Sevgili okuyucular,

AKP devleti temsilcileri ile HDP ve İmralı heyeti 28.02.2015 Cumartesi günü saat 11 00’de bir araya gelerek, toplantı sonrası ortak bir açıklama yaptılar.

Ortak açıklamalar tabii ki ülkemiz ve halklarımız açısından önem arz etmektedir. Bu gerçeklik, ortak açıklamayı yapan tarafların halklarımıza güven verdiği anlamına gelmemektedir. Açıklamanın tarafı AKP devletinin 12 yıllık iktidar tarihi pratik yaşam tarafından kanıtlanmış bir gerçeklik ortada durmaktadır. AKP devletinin bu vb. açıklamalara imza atmış olması, arkasından pragmatik çıkarları doğrultusunda, kendi yaptıkları açıklamalara bağlı kalmadıklarını, kamuoyumuz bilmektedir.

Ortak açıklamanın önemi ‘silahsızlanma’ çağrısıdır. Bu ülkemiz coğrafyasında halklarımızın önemsediği ve ‘hasretle’ beklediği bir açıklama ve çağrıdır.

AKP devleti ve HDP heyetinin ki, Abdullah Öcalan’ın adına yapılan ortak açıklamasında öne çıkan ve önem arz eden konuları bu yazının çerçevesi ekseninde ele alıp analiz etmeye çalışalım. Ortak açıklamanın öne çıkan en ciddi yanı, ‘silahsızlanma’ nedir ve nasıl olacak. Her şeyden önce bu açıklamada öne çıkan, PKK’nın silahsızlanacağını, sonuç olarak algılamak bence doğru değildir. Ama bunu bir silaha ve silahlı eylemlere ülke zemininde başvurulmayacağı olarak algılamak daha doğrusu olacaktır.

Bölge coğrafyasında önemli sorunların yaşandığı, Ortadoğu bataklığında alabildiğine bir kirli savaşın yaşandığı bir ortamda, PKK’nın silahlarını bırakmasını talep etmek, sorunu kavramamak demektir. IŞİD gibi karanlık cani bir örgütlenmenin olduğu, bu cani organizasyonun insanlığı ve Kürtleri hedef aldığı bir ortamda, Kürtlerin savunma örgütlerinin silahsızlanmasını talep etmek ve bunun kabul göreceğini içselleştirmek, biraz saflık olur.

Yine altını çizmede yarar var. Burada okumamız gereken, PKK’nın silahlı güçleri Türkiye’yi, Türkiye cumhuriyeti devletini hedef alan silahlı eylemlere başvurmayacağı algısına ulaşmak daha gerçekçi olacaktır. Yani Türkiye ve Anadolu coğrafyasında çatışmalı ortamın olmayacağını anlamak olacaktır.

Ortak açıklamada HDP heyetinin ki, Abdullah Öcalan’ın çağrısında bahar aylarında ‘PKK’nın bir konferans yaparak, ‘silahsızlanmaya’ yönelik karar almasını önermektedir.  Bu telkinin yerinde ve önemli olduğuna inanıyorum. Bu telkin, ortam oluştuğunda, bölge coğrafyası buna elverişli bir ortama ulaştığında, gerçekten önemlidir ve halklarımız için bir şeyler ifade eder.

Ortak açıklama sadece, ‘silahsızlanma’ üzerine kurgulanmamalıdır. Silahların bırakılmasına yönelik çabalar, önemsenmemelidir demiyorum, ama sadece bir nokta üzerinde yoğunlaşırsak, ortak açıklamanın mahiyetinin kaçırmış oluruz, buda pek sağlıklı olmaz.

Ortak açıklama da, HDP ve İmralı heyeti ki, Abdullah Öcalan adına yapılan açıklamada 10 madde den oluşan deklarasyon niteliğinde bir açıklama olduğunu ve analizlerimizi bu gerçeklik üzerinden yapmamız gerektiğine inanıyorum.

Bugünkü yazımın ana eksenini, AKP devletinin açıklamalar konusunda samimiyeti üzerinde durmak isterim.

AKP devleti umarım bu açıklamalara sadık kalır ve kan dökülmesinin, yeni-yeni canların yanmasının önüne geçilmiş olur. AKP nin, 12 yıllık pratik iktidar yaşamından elde ettiğiz sonuçlara bakıldığında, seçim dönemlerine yakın süreçlerde bu vb. taktiklere başvurduğu bilgimiz dâhilindedir.

AKP devletinin, geleneksel devlet anlayışından devir aldığı, rakiplerini tuşa getirme, kendi çıkarları olduğunda, sadece söz düzeyinde kalan ve pratik aşamaya geldiğinde yan çizen bir grafiği vardır.

Çok pratik bir örnek, bir taraftan TBMM parlamento çatısı altında, ‘güvenlik yasası’ olarak faşist yasalar, tahammülsüz bir tavırla, çıkarılırken, diğer taraftan Türkiye’nin AKP devleti tarafından ‘demokratikleştirileceği' öngörüsünde olmak, saflık olur derim.

Türkiye’nin, son günlerde sürüklenmek istenilen orta doğu bataklığında kirli bir savaşın içine çekilmek istenildiğini görmek durumundayız. Ve burada AKP devletinin sorumluluğunu görmemezlikten gelmek, halklarımıza karşı sorumluluğumuz yerine getirmemek demektir.

Bu nedenle AKP devletinin Haziran 2015 genel seçimleri ve cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın başkanlık sistemine yönelik çabaları dikkatten kaçmamalıdır.

Türkiye Ortadoğu bataklığı ile birlikte, ekonomik olarak sorunlarla boğuşan ve sıcak paranın, (siz bunu önemli bir bölümünü kara para olarak algılayın) ülke zeminini terk etmesi, yolsuzluk, rüşvet ekonomisinin yürütülebilir bir ekonomi olmayacağını gözlemlemekteyiz.

Bu gerçeklik AKP devletinin giderek faşizme doğru eğrilerek bir diktatörlüğe doğru yol aldığını görmekteyiz.

AKP devletinin pragmatik çıkarları için ileri sürülen 10 maddeden oluşan ‘demokratikleşme’ paketini uygulayacağına kuşku ile yaklaşmaktan yanayım.

AKP’nin tüm çabaları seçim endeksli olacağından, bugün birçok konuda, ‘taviz’ vermiş gibi gözükmesi bizleri aldatmamalıdır.

Bir sonraki yazım, ortak açıklamada yer maddelerin neler ifade edildiği ve uygulanabilirliğine yönelik olacaktır.

01 Mart 2015

Face:aliekber.pektas

Twitter: @Aliekber