Artık her 8 Mart’ı daha büyük acılarla karşılıyoruz!

Önceki yıl Şubat-Mart ayında; Afrin’de düşenlerin, en çok da çocukların görüntüleri hepimizi yakmıştı! Ve daha önceki yıllara göre çok ama çok kalabalık bir 8 Mart’tı yaşadığımız.

Tam da; “alışıldı savaşlara, kanıksandı, duyarlılık azaldı. Tiyatro gibi başlatıp bitiriyorlar...” derken, yeni nesil bize başka şeyler göstermeye başladı:

Genç yüreklerin haykırışlarından ve çocuk ağlayışlarından-gülüşlerinden öğrenmeyi asla unutmamamız gerektiğini!!! “Sevgi, umut” dediğimiz şey; onların haykırışlarında, ağlayışlarında-gülüşlerinde henüz taptaze çünkü! Gelecek onlar çünkü!

***

Bu yılki 8 Mart’a da savaşlar, sığınmacılara yönelik saldırılar damgasını vuracak.

Saldırılar görüldü. Facebook’larda görüntüler paylaşıldı. Protesto edildi, bitti...” derken, gençler bunun hiç de böyle olmadığını bize gösterdi.

Önceki gün, dün ve bugün; Almanya’nın onlarca şehrinde protesto gösterileri gerçekleştirildi. Bu gösterilere binlerce kişi katıldı. Gösterilere katılan parti temsilcileri; “sığınmacılara kapı açılmasını savunuyoruz” deseler de, mülteci anlaşmalarında hiçbir değişiklik yapmayacakları kesinleşti. Ve gençler yine onlarca şehirde buna karşı spontan gösteriler yapmaya devam etti.

Bununla da yetinmediler! Yunanistan’da sokağa dökülen binlerce kişiye eşlik etmek üzere, küçük gruplar halinde Yunanistan’a gittiler! (Yeterli paraları olsaydı, yüzlercesi atlayıp giderdi).

***

Kadına yönelik erkek şiddeti türlü sahnelerle, çırılçıplak ve sık sık; “insan beyni çok gösterilen şeyi kanıksar” açıklamalarını yapan bilimadamlarının açıklamalarını benimseyerek sergilendi-sergileniyor.

Onlar bu sergileyişe devam ededursunlar, kanıksatmaya yönelik bu faaliyet de artık işe yaramıyor! Yaklaşık 20 yıldır, aralıksız sürdürülen bir savaş var. Ve dünya çapında, bu savaşa tanıklık etmeye ara veremeyen bir gençlik var.

Fridays For Futur aktivistlerinden Seebrücke aktivistlerine, Ortadoğu ülkeleri gençleri ve bu ülkede yaşayan gençlerin kurdukları “Enternasyonal Anti-fa” gruplarına, bizim toprakların gençleriyle de elele yürüyebilmelerine vb. bakıldığında; bu gençler yaklaşık iki yıldır hiç azalmadılar: Aksine! Hiç susmadılar: Aksine! Ve bunların içerisinde erkeklerden çok kızların olduğunu söylersek, sanırım abartı olmaz.

Dünyanın “yasaklı” ülkeleri için de bu durum böyle. Türkiye gibi bir ülkede, böyle bir zamanda ve yine “Gece Yürüyüşü” yapılma kararı alınmış! Selam olsun onlara!

8 Mart’ın tarihe kanla yazılışının üzerinden yüzyıllar geçse de; “bataklıkta mı boğulacağız, onurumuzla mı ayakta kalacağız” diyenlerin sesi, hep direnen ve katledilen kadın işçilerin haykırışlarıyla birlikte akacak. Peki sonu ne olacak? Bunun hiç önemi yok!

Ta ki çocukların yüzü gülene dek” diyen yürekler bu dünyada hep varolacak!