Başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinde iri, küçük bütün gazete, radyo ve TV yayınları “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Avrupa ülkelerini tehdit ediyor” diyor. Bu başlık altında tartışmalar, köşe yazıları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her gün Almanya ve Hollanda’ başta olmak üzere Avrupa Birliği, NATO hakkında söylediği eleştirel içerikli cümleleri vererek yorumluyorlar. Partiler kendi içlerinde ve panel oturum konuşmalarında Türkiye ile ilişkiler ve Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli insanların geleceği de masaya yatırılarak konuşuluyor, tartışılıyor.
“Özellikle Cami dernekleri içinde ve çevresinde örgütlenen insanlar, Suriye, Irak başta olmak üzere İslam ülkelerinden gelen ilticacılar içinde bir hayli IŞİD sempatizanın da geldiğini ve bunların Erdoğan sempatizanlarını etkileyerek önümüzdeki gün, ay ve yıllarda terör içerikli eylemlere girişeceğini“ konuşuyorlar. "Erdoğan’ın bu söylemleri ve tehditleri onun bunlar üzerindeki etkisini ve ilişkisini gösteriyor” deniliyor.
Ayrıca “Erdoğan’ın NATO, ABD ve AB'ye karşı tavrı eğer "Evet" oyları öne çıkarda ‘Tek adam’ olarak seçilirse peşinde başta var olan partiler olmak üzere tüm sosyal kurumları kapatacaktır. ABD, NATO ve AB ile önce ilişkilerini kesecek ve Sultanlığını ilan edecektir. Türkiye halkını da buna hazırlıyor “ düşüncesinde olanların sayısı her geçen gün artıyor.
Özellikle “Bizim önce Allah’ımız vardı. Hz. Muhammed’imiz vardı, bir de Erdoğan’ımız var” diyen bir ümmet toplum yarattı” deniliyor. Buna Erdoğan’ın Köln’deki 10 binden fazla bir katılım olduğu bir etkinlikte bunları TV muhabirlerine söyleyen bir kadının sesli fotoğrafını da sık sık TV ekranlarında veriyorlar.
Bu söylemler ve tartışmalar biz Avrupa ülkesinde yaşayanlar için hangi anlama gelir?
Bunun anlamı başında şunu söylemek gerekir AKP ve Cumhurbaşkanı sadece Türkiye’nin çıkarlarına uluslararası arenada zarar vermekle kalmadı. Biz Avrupa’da yaşayan Türkiye ve diğer İslam ülkelerinden gelenleri toptan terör olaylara katılabilecek insanlar durumuna düşürdü. Herkese şüpheli yanaşacaklardır.
Burada fabrikalarda, devlet kurumlarında, büyük işletmelerde iş alma şansımıza büyük bir darbe vuruldu.
Şimdiden okullarda, gençlik kurumlarında çocuklarımız sorunlar yaşamaya başladılar.
Bu tartışma sürerse, özellikle EVET kazanırsa Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya gibi yatırımcı ülkeler yatırımlarını Yunanistan, İran, ve Mısır'a kaydıracaklar.
Ayrıca kapalı kapılar arkasında konuşulan önemli bir konuda “Türkiye kökenli insanlar yaşlandı genç kuşağını da Türkiye ile ilişkisi var. Bu ülkeye, Avrupa Birliği'ne büyük bir yük oluyor. Bu altı milyona (6.000 000) yaklaşan insanı Türkiye’ye yollamalıyız. Buna karşı genç ilticacılar almalıyız. Bu genç kuşak daha verimli olur ve bu ülkede üretimde bulunmayanı da geri geldiği ülkeye yollamak kolay olur. Örnek olarak eski sosyalist ülkelerde gelen savaştan kaçanların, geri dönüş ve yollanmasını örnek” veriyorlar.
Kısacası AKP ve Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan bir saltanat sevdası için sadece Türkiye halkının dost ülkelerle sorun yaşatmakla, ülkeyi ekonomik iflasın eşiğine getirmekle kalmayacaktır. Biz Avrupa ülkelerinde yaşayan altı milyon civarındaki huzurunu bozuyor ve geleceğini tehlikeye atıyor.
Bunu engellemek için sandığa gitmeliyiz ve HAYIR demeliyiz.
23 Mart. 2017