Sevgili okuyucular,

‘‘AKP’nin bilgisayarlı gençliği‘‘  Başbakan R.T. Erdoğan yeniden döktür‘dü! TRT‘ de ‘Enine Boyuna‘  tartışma proğramına konuk olarak katılan Başbakan R.T. Erdoğan, OTDÜ bileşenlerinin tepkisinden, O’kadar etkilenmiş ki, yeniden, ‘dindar‘ pardon ‘kindar‘ gençliğe yüzünü dönmüştür.

Anlaşılan, OTDÜ bileşenlerinin eylemleri, dik duruşları başbakan Erdoğan‘ın rüyalarına girip, bir ‘kabus‘ gibi  uykularını kaçırmaktadır. Anlaşılan ODTÜ’de yakılan ateş, tutuşturulan fitil, devrimci direniş heleneği giderek yaygınlaşmaktdır.  Başbakanın, AKP kurmaylarının ağızlarının tadını kaçırmaya devam edecektir.

Gelelim Başbakan R.T. Erdoğan’ın, "birileri ellerinde döner bıçaklarıyla, molotoflarla, sapanlarla, demir bilyelerle, kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" iddiasına.

Birincisi küllüyen bir yalanla karşı karşıyayız. Başbakan ya, yanlış yönllendiriliyor  veya bilerek toplumu manipüle etmeye yönelik tavırlara giriyor. Bir anlamda gerçekler toplumdan gizlenerek, yanlış bilgiler ifşa ediliyor. Polisin saldırganlığını, ‘hasıraltı’ edebilmek için, başbakanın ağzından doğru olmayan, tek taraflı bigiler aktarılıyor. Başbakanın son dönemlerde TV kanallarını dolaşarak, OTDÜ’ü, gündemde tutması ve ODTÜ bileşenlerini yermesi, tesadüfü olmaması gerek.

İçişleri bakanı İdris Naim Şahin dahi, ODTÜ’de polisin tavrının, ‘’orantısız bir güç kullanma olduğunu’’ açıklayabilmişken, başbakanın bunları, ‘makul’ göstermesi ve OTDÜ bileşenlerini suçlaması anlaşılabilir değildir.

Bu nedenle, "birileri ellerinde döner bıçaklarıyla, molotoflarla, sapanlarla, demir bilyelerle, kilit taşlarıyla’’ dolaşmıyorlardı. Polisin saldırganlığı karşısında kendilerini savunma refleksi göstermelerini anlamak zor olmayacaktır. Bunları anlamalarını başbakan’dan beklemek tabiki zor olacaktır.  Çünkü başbakan, bir vaka’ya ön yargılarıyla yaklaşırsa, vaka’daki gerçekleri kavramması mümkün olmayacaktır.

Başbakan R.T.Erdoğan diyorki, ‘’AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" başbakan  kusura kalmasın ama,  kuşağınız olan, Akıncıların tarihteki çikinliklerini anlatmak için düzinelerce kitap yazmak gerekecektir. 12 Eylül faşist darbe öncesi yaşanılanlar henüz hatıralardan silinmedi. Solcu gençlere, palalı, döner bıçaklı, silahlı saldırıları düzenleyenler henüz hafızalardadır.  Bu ve benzeri saldırları yapamalar, sizinde kuşağınızdan olan, Milli Selamet Partisi, MSP’nin gençlik kollarından oluşan çeteler değilmiydi. Yoksa bunlar, ’müslüman gençler’ değilmiydiler. Malatya,Maraş, Çorum ve Sivas’ta katliamlara katılan, ‘islam’ adına, ‘tekbir’ getirerek, ‘allahu ekber’ naralarıyla, ‘saldıranlar’ kimlerden oluşuyordu.

Bu saldırıları düzenleyenlerin, kendilerine Akıncılar denen, yobaz ve faşist güruh olduğunu unutamayız.  Bugün ellerine bilgisayar, ‘vermeye çalıştığınız’ bir kısım gençlerin ‘ataları’  bu akıncılardan oluştuğu gerçeğini hafızalardan silemezsiniz.

Ellrinde bilgisayarı, ‘düşürmediğini’ söylediğiniz gençler, şu anda Suriye’de sokak sokak katliam yapanlar değilmidir. Kendinden başka herkese, ‘düşman’olan bu güruhun kendilerine, ’müslüman kardeşler’ derken neler hissediyorsunuz. Katliamda dahada canileşebilmek için, Suriye sokaklarında palalarla satırlarla dolşarak ve insan ‘kellesi’ keserek, ‘avlanmaya’ çıkanlar, sizlerin desteklediği, ‘müslüman kardeşler’ değil midir?

Aslında, yetiştitmek istdiğiniz, ‘dindar’ ‘kindar’ gençliğin örnek aldıklarıın mazisi O’kadar karanlıktır ki, bunları anlatırken, bigisayarımın hafızası dahi yetmeyecektir.

Gelelim ODTÜ bileşenlerine, bizzat sizin iddia ettiğiniz gibi, uzaya gönderdiğiniz GÖKTÜRK  haberleşme uydusuna can verenler, emek verenlerdir. Bu gerçekleri, ‘inkar’ ettiğinizde, sizin deyiminizle, ‘çarpılırsınız’ unutmayın. Bilim yuvalarını, ‘dindarlaştırmak’ kendinize, ‘biat’ edercek gençlik  yaratmak, ‘müslüman kardeşleri’ ülkemizde hortlamak demektir.

Sömürü ve talan düzeninin devamlılığı, emperyalist sermayeye bağiımlılığının devamlılığını savunmak demektir.

Ülkemizin insanlarının özlemleri, tabiki bağımsızlı, barış içinde yaşayan özgür bir toplum, refah seviyesinin yükselmesi ve demokrasidir. Bu realiteyi yakalamak içinde, ülkemiz gençliğine, özellikle de, bilim yuvası olan Üniversitelerimze ve bileşenlerine önemli görevler düşmektedir. Bu bizim ülkemiz insanın en büyük özlemidir. Bu gerçeklik, ‘dindar’ ‘kindar’ yetiştirmekle olmayacaktır.

OTDÜ bileşenleri gibi başka bilim yuvalarının ortak çabalarıyla olacaktır!

 29.12.12