Konya Katliamı:
Yaşar Dedeoğlu
Barış Dedeoğlu
Serap Dedeoğlu
İpek Dedeoğlu
Metin Dedeoğlu
Sibel Dedeoğlu
Serpil Dedeoğlu
Konya Katliamı! Daha önce de tehdit edilen bu aile, bir akşam taranıyor. Tarandıkları yetmiyormuş gibi, ardından ev yakılıyor. Cenazeler yanan evin kapısının önüne diziliyor. Avukatların tahkikat yapmasına dahi izin verilmiyor. Fotoğrafları dahi henüz edinilemedi.
Yeter mi? Yetmez! Katliam protestoları sırasında basın emekçilerine saldırıldı, gözaltına alınan onlar oldu. Yeter mi? Yetmez!!!...
***
Her katliam sonrasında mutlaka protestolara katılan, kızını da şehit vermiş olan bir Kürt Ana: “Cehennem neresidir ki? Aha işte cehennemdeyiz!” diyor nefes nefese.
“Yakılan ormanlar, katledilen insanlar. Ormanları tüketip terörist avlayacaklar. Yalan ki yalan, valla villa yapacaklar. Görün hele, yaşayalım görelim hele. Biz çok dinledik bu masalları. Amma azdılar da azdılar, daha da azdılar. İlla da Kürtler, illa da Kürtler. Aha bak Başkale’de sel. Sanki orası başka ülkedir. Kurtarmaya gelen yok. Gitmişler köpek kurtarmaya. O da candır kurtarsınlar. Amma Kürde el uzatan yok. Çamurda kalmış bedenler. Birliğimizi-dirliğimizi bozamadılar. Soyumuzu kurutacaklar. Tek silahları öldürmek. Biz biter miyiz?” diye haykırıyor, yine acıyla.
Eylem bitiyor, herkes günlük yaşamının yoluna koyuluyor. Bu Kürt Anacık susamıyor, gidemiyor:
“Aha Avrupa’ya katledenleri şikayet ettik. Aha Avrupa’dan yine adalet istedik.
Bu Avrupa’dan adalet gelmez. Biliriz elbet, amma ne çare.
Eve mi gideceğiz yine? Yemek mi yiyeceğiz şimdi? Nasıl boğazımızdan geçecek?
Uyku mu girecek gözümüze? Haram bize haram! Lokmamız haram, yediğimiz ekmek haram, uyku haram. Gözyaşım akmıyor aha bak, kurudu!
Edi Bese! Edi Bese!
Daha nasıl cehenneme çevirilir bu dünya! Onlar her işe Allah adıyla başlıyor. Ellerinde kan kurumuyor! Hayvan bile Kürt’ten daha kıymetli onlara. Kürtler’in tırnağına kurban olsun onlar!
Edi Bese! Edi Bese! –Yakasını silkeliyor sürekli, acıdan nefes alamıyor-
Yemekte miydi ölenler? Aaaah ne edem ne edem! Yanlarında da değiliz ki! Su mu içiyordu biri? Ekmek mi kaldı ağzında? Bağrı yanan bilir bu acıyı. Biz bu acılardan başka ne hayat bildik ki. Aaaah kurban olam o gidenlereeee, ardlarında bıraktıklarınaaaaa....
Aha ben kızımı kaybettim. Canımız seyyar, kendi canımız mı var! Canım feda, canımız feda, kanımız kurumadıkça aha bitmez bu dava!”
Bu Kürt Ana’nın lafının üzerine, daha ne söyleyelim!
Edi Bese! Edi Bese!