Sevgili okuyucular,
Geçtiğimiz gün yeni bir ses kaydı ve tape yayınlandı, sosyal medya yeniden çalkalandı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Kanunu’na muhalefetten Aydın Doğan aleyhine açılan davayı takip eden Başbakan Erdoğan, davanın nasıl beraatla sonuçlandığını sorguluyor. Ergin, Başbakan’a yanıt olarak davanın hâkimi Abuzer Kara’nın “Alevi olduğunu” söylüyor. Doğan Medya grubu imtiyaz sahibi, Aydın Doğan hakkında bir duruşma yapılmaktadır. Duruşmaya, davanın hâkimi olarak Alevi kökenli bir hukukçu başkanlık etmektedir.
Bu davaya dışarıdan müdahil olan, daha doğrusu müdahale eden başbakan R.T. Erdoğan, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergini arayarak, davanın seyrinin değişmesi konusunda müdahale etmektedir. Başbakan davanın neden kendi, ‘arzuladığı’ olmadığını, ‘sorgulayarak’ Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den hesap sormaktadır.
Muhtemelen, Başbakanın telefondaki başbakanın sesi, karşısında panikleyen, Türkiye Cumhuriyetinin, ‘adalet bakanı’ Sadullah Ergin, ‘hazır ol’ vaziyetine geçmiştir. Bir adalet bakanı, başbakanın telefon da sorgulaması karşısında, ‘evet efendim’ ‘emret efendim’ diyerek, bir Adalet Bakanından beklenmeyen, ‘performansı’ gösterebilmektedir.
Başbakanın, ‘’dava görüldü, kararı verdi adam’’ ‘’Abuzer Kara, kararı verdi’’ Adalet Bakanının verdiği cevap; ‘’mahkemenin hâkiminin alevi olduğu yönünde bir bilgi de, var’’ ne kadar ‘büyük bir ‘suç’? Bir hâkimin Alevi olması? Eğer bir Alevi hukukçu, yasaların kendine verdiği yetkilere dayanarak, vicdani kararlarına uygun bir davranış gösterir, karar verirse, büyük bir ‘suç’ işlemiş olur. Neden? Çünkü hukukçu, hâkim, savcı veya bir avukatın, mesleğini icra etmesi için, iktidar erkini gasp edenlerin inancına sahip olması gerek. İşte size, ‘ileri demokrasinin’ nimetleri! Aleviler, hâkim, savcı, avukat, hukuk insanı olmadan önce, inançlarını, ‘değiştirip’ ‘ biat etmeleri’
istenmektedir. Ne yapalım, ‘demokratik’ ‘laik’ ‘inançların özgür olduğu’ Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz!
Başbakan, ‘ısrarlı’ bu kararın, ‘mutlaka değişmesi’ gerek. Yargıtay onaylarsa, orada da, belki olabilir ki, Alevi yargıçlar varsa, ne yapılacak? Yapılacak, şudur. Bunun önüne geçmek için, ‘adalet bakanı’
emir eri, ‘önlemlerini, tedbirlerini’ almalıdır. Hat’ta, Yargıtay’dan çıkacak sonuçların, Başbakan R.T. Erdoğan’ın arzuladığı gibi olması için, Ceza genel kurulunda tedbir alınmalı.
AKP ve kurmaylarının bu kadar aleni Alevi düşmanı, Alevileri rencide etmek için çaba harcanmasını anlamak için, bir noktanın altını çizmede yarar vardır. Tarihsel sürece bakıldığında, sadece Alevi inancına sahip oldukları, kendileri gibi inanmadıkları, düşünmedikleri, Maviye ve Yezidin yolunu takip etmedikleri için sürekli olarak, potansiyel ‘suçlu’ algılanması çabası veren bir intikam duygusudur. AKP ve kurmaylarının, tarihsel hafızasında yatan gerçeklik budur.
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanın yaptığı bu olumsuz davranışı, aslında bir nefret uyandırma kapsamında algılanmalıdır. Bakan açıkça, nefret suçu işlemektedir.
Türkiye görsel ve yazılı basını, yayınlanan ses kayıtları ve tapelerin sadece, hukuksal yönüyle ilgilenmektedir. Başbakanın ve Adalet Bakanın, mahkemelerin verdikleri, ‘kararlara’ müdahil olmayacaklarını dillendirmektedirler. Evet, burada bir hukuk katliamı yaşanmaktadır.
Bunun altı kalın çizgilerle çizilmelidir.
Peki, görsel ve yazılı basının, kamuoyunun doğru bilgi alması, bağımsız, halka yönelik yayıncılık açısından, yaklaşması gerektiğini ne zaman anlayacaktır.
Burada, yayınlanan ses kayıtlarında, tapelerde açıkça, Türkiye toplumunun % 30 yakın bir bölümünü oluşturan, sadece farklı inançlara sahip olmalarından kaynaklanan, ‘suçlama’ ve ‘aşağılama’ ile karşı-karşıyadır. Bu tarz açıklamalar, üstelik ilk defa yapılmamaktadır. Alevi toplumu, sürekli olarak AKP kurmayları ve Başbakan R.T. Erdoğan tarafından aleni hakaretlere uğramakta, rencide edilmektedir. Açıkça, Alevilere karşı söylemlerinde, AKP ve kurmayları nefret suçu işlemektedirler.
Unutulmasın ki, bu vatan, bu ülke, üzerinde yaşadığımız topraklar, tüm toplumsal katmanlar kadar, Alevi inancına sahip topluluğunun da, ortak değeridir. Ama bir gerçek de vardır k, anlaşıldığı kadarınca, bu topraklar üzerinde şekillenen devlet aygıtı, Alevilerin değildir.
Olmamaya da, gayret göstermektedir. Türkiye Cumhuriyetini Devletini yönetenlerin bu ısrarları açık ve nettir.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile,
04 Mart 2014
Twitter: AliekberP
Facebook: aliekberpektas