Isparta'da yaklaşık 3 hafta önce açılışı yapılan Cemevi'nde yaşananlardan ötürü yazdığım makalelerden çok olumlu tepkiler aldım. Açılıştaki o fotoğrafa bakarak eleştiren vatandaşların düşüncesinin değiştiğini fark ettim. „Biz bunları bilmiyorduk“ diyenler var.
Isparta'nın genel durumunu bilmeyen, Isparta'da yaşayan insanların Dersim Sürgünü ile başlayan göç dalgası ve akabindeki asimilasyon siyasetinden habersiz olanların bakış açısı haliyle değişti.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar görürüyorum. Tarafsız bir şekilde „Isparta Gerçeğini“ yansıtmaya çalışıyorum. Isparta'yı ve oradaki Alevileri çok iyi bilen biri olarak saçma sapan tartışmalardan ötürü yazmayı bir zorunluluk olarak hissettim. Özellikle Dersim kökenli insanların neler yaşadığını bir fotoğrafa bakarak yorum yapmak, eleştirmek çok yüzeysel bir bakış olur. Aslında o fotoğrafın arka planı çok önemlidir. Olup bitenleri iyi analiz etmekte fayda var. Bende bunu yapmak istedim.
Haliyle çoğu okurda makalelerin sonuç olarak nereye bağlanacağını ve benim yorumumum ne olacağını merak ediyorlar. Bende genel kapsamda herkesin dilinde olan soruları hatırlatarak kendi düşüncelerimi, yorumunu yazarak sonuçlandırmak istiyorum.
Açılışın normal akışı devam ederken olay kürsüye çıkan Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı Gani Kaplan'ın diyaneti eleştirmesiyle patlak vermişti. Kürsüdeki konuşmacı kim olursa olsun, ne söylerse söylesin herkes demokrasi kuralları çerçevesinde saygı duymalı ve müdahale etmemelidir, bu bir kuraldır. Söz hakkı ve sırası geldiğinde bir önceki konuşmacıyı eleştirme hakkına sahiptir. Ancak bu böyle olmadı ve Isparta Belediye Başkanı Şürkü Başdeğirmen, Gani Kaplan'a müdahale etti ve kürsüye yürüdü. Üstelik hiç kimseye hakaret edilmemişti.
CEMEVİ CAMİ'YE ALTERNATİF DEĞİLDİR
Aldığım duyumlara göre AKP Genel Merkezi ile arası iyi olmayan Şükrü Başdeğirmen'in bu olayı kullandığı iddia ediliyor.
-Türkiye'de Cemevi etkinliklerine belediye başkanları davet edilmiyor mu? Şükrü Başdeğirmen'in davet edilmesi yanlış mı?
Belediye başkanları hemen hemen bütün şehirlerde hangi partiden olursa olsun davet ediliyor ve çoğu belediye başkanları da etkinliklere katılıyor. AKP'li, CHP'li, HDP'li veya MHP'li belediye başkanları Alevilerin etkinliklerine katılmaktadırlar. Burada çeşitli nedenlerden ötürü sorun yaşanıyorsa, Alevi haraketi devlet-Alevi ilişkisini yeniden gözden geçirmelidir.
2019 yılında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Mersin Cemevi'ni ziyaret etmiş ve dernek başkanı Hasan Kılavuz'a Kuran hediye etmişti.
-Peki Gani Kaplan'ın diyaneti eleştiren konuşması doğru muydu? Açılışta böyle bir konuşmaya gerek var mıydı?
Gani Kaplan'ın konuşmasında hiç bir şekilde yanlışlık görmüyorum. O konuşmanın altına imzamı atar ve daha fazlasını söylerim. Diyanet Alevi vatandaşların hakkını yiyiyor. 9 bakanlık bütçesinden fazla bir parayla yönetilen diyanet adeta Şeyhülislam gibi fetva veriyor.
Alevilerin laik noktası temelinde eşit vatandaşlık taleplerinin hiçe sayıldığı diyanet işlerini eleştiren Gani Kaplan'ın sadece yönetemini yanlış buluyorum. Gani Kaplan, eleştirilerini farklı bir uslüpla dile getirebilirdi. Çünkü doğru bir ortamda değildi. Diyanetin eleştirilmesini camiyi eleştirmekle aynı kefeye koyan bir zihniyet varken, bu konuşmanın yöntemi yanlıştır. Cemevi sünni bir mahallede ve o mahallede Cemevi inşaatı başlarken kendini kepçenin önüne atan „Burada Cemevi Yaptırmayız“ diyen kadın gibi düşünenler varken bu yöntemle konuşmaya hazır olmayan bir ortamda farklı bir yöntem kullanılmalıydı. „Cemevi, Camilere alternatif değildir. Aleviler, bütün inanç mekanlarına olduğu gibi Cami'ye de saygı duyar. Alevilerin sorunu Cami değil, diyanettir“ Aleviler aynı saygıyı kendileri için beklerler. Hala Cemevi Türkiye'de yasal bir statüde inanç yeri olarak kabul görmüyorsa, burada vicdanlı, inançlı sünni vatandaşlarının da desteği gereklidir.
AKP'Lİ BAŞKANIN ŞAHSİ DESTEĞİ GERİ VERİLSİN
-Isparta Belediye Başkanı „Cemevi'nde kapısında, çimentosunda benim de payım var“ gerekçesiyle bir hakka sahip midir? Cemevi'ne istediği gibi müdahalede bulunabilir mi?
Öncelikle şunu belirtmeliyim; AKP'li Belediye başkanı açılışta, Gani Kaplan'a „burada benim katkım var“ diyerek diyanetin eleştirisine tahamül edemiyor, ancak 90 yıldan beri Alevilerin hakkı yenilmesine tahamül edebiliyor. Bu nasıl bir yaman çelişki anlayamıyorum. Türkiye genelinde Alevi vatandaşladan alınan vergilerle diyanetin yönettiği camilerde Alevilerin rıskı yok mu?
Aynı şekilde Isparta'da Alevilerden de vergi alınıyor ve diyanete bağlı 711 Cami'ye elektirik, su gibi giderlere gidiyor. Şayet Belediye Başkanı Başdeğirmen, belediye bütçesinden Cemevi'ne katkı sağlamışsa, Alevilerin hakkıdır. Ancak, kendi cebinden kapı, cimento almışsa geri verilmelidir.
-Cemevi Başkanı Sabriye Aydın'ın tutumu nasıl değerlendirilir?
Avrupa'da özgür bir şekilde örgütlenen, bilinçlenen insanlar Türkiye'de siyaset yapmanın zorluğunu elbette biliyorlar. Orada insanlar konuşurken, dikkat etmek zorunda. Birde Isparta'nın genel durumunu göz önünde bulundurun. Henüz yeni kurulan bir Cemevi ve donanımlı olmayan bir yönetim. Çok şey beklememekle birlikte Cemevi'nde başkanın, o andaki korku ve endişesini göz önünde bulundurmama rağmen AKP'li belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen'i destekleyen tavrı kesinlike yanlıştır.
„Burayı ben yaptım, biz yaptık“ diyen Başdeğirmen'e „evet, evet“ diyen başkana tepki gösteren ve bana yazan vatandaşlar, „Kampanya yapıldı ve para toplandı. Madem Belediye Başkanı bu kadar destek verip Cemevi'ni yapmış. Bizim paralarımız nereye gitti“ diyorlar. Benim tavsiyem bir an önce dernek yönetimi şeffaf bir şekilde bir hesap çıkartmalıdır. Belediye başkanı ne kadar yardım yaptı, ne kadar para toplandı. Ne kadarı, nasıl ve nerede harcandı.
Şeffaflık noktasında buna gerek duyulmaktadır.
ELEŞTİRYOR MUYUZ, LİNÇ Mİ EDİYORUZ?
-Isparta Cemevi vakasından sonra özellikle sosyal medyadan diyanet krizi patladı ve açılışta bulunan federasyon temsilcilerinin eleştirilmeleri doğru mu?
Öncelikle şunu net vurgulamamda fayda var. Avrupa'daki Alevi hareketinin Türkiye'deki Alevi örgütlenmesine katkısı inkar edilemez. AABF Isparta'daki durumu bildiği için Cemevi'ne katkı sağlamak istedi. Asimilasyonla karşı karşıya olan Ispartalı Alevilerin yanında oldu. Cemevi tören atma törenine de katıldılar. Türkiye'de ne Hacı Bektaş Veli, ne de Pir Sultan Abdal Dernekleri Federasyonu Isparta Cemevi'ne hiç bir katkı sağlamadı.
Cafer Kaplan, Veli Aydın, Soner Solmaz ve Özkan Lafatan Cemevi açılışındaydı. Aslında AABF Genel Başkanı Hüseyin Mat'ta katılacaktı. Açılışta yaşanan krizden sonra eleştiriler başladı. O fotoğrafa göre eleştirilebilinir, herkes özgürdür eleştirmekte. Fakat eleştiri sosyal medyada yerini linç furyasına bıraktı. Diyanet krizi adeta Alevileri böldü. Alışılmış bir durum değil. Eleştiriler yerini hakaretlere bıraktı. Kimileri yol düşkünü ilan edildi, kimleri ihbarçı, ihanetçi oldu.
30 yıldan beri Alevi hareketine katkı vermiş bu insanlar linçi haketmediler. Hiç kimse bu linçe pozitif bir anlam veremez. Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen'in bir hareketi 30 yıllık güçlü Alevi hareketini bölmeye yetti mi? Avrupa'daki Alevi hakaretinin başarısını çekemeyenleri sevindiren bir durum oldu. Gelsenkirchen'de Isparta vakasını değerlendiren Alevi kurum temsilcileri artık durumun ve gidişatın farkına vardıkları kanısındayım.
Bununla birlikte orada ikinci şube açmanın mantıklı bir fikir olmadığını düşünüyorum.