Göçmen Gazeteciliğinde Kalite Sorunu veya HTBB 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Kutlama Etkinliği
Göçmen edebiyatında kalite sorunlarını sıkça işlememden yola çıkan gazeteci arkadaşlarım yer yeri beni yakaladıklarında gazetecilikten geldiğimden dolayı, göçmen gazetecilikliği ile ilgili eleştirilerimi de merak edip sorarlar. Ortamını buldukça ben de çekinmeden bu konudaki fikirlerimi, yorumlarımı, değerlendirmelerimi aktarırım. Onların sorusu samimi, meraklı ama bilgilenmek içindir. Benim eleştirilerimde dürüst, samimi ve yapıcıdır genellikle. Ama birkaç gün önceki 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Kutlaması ile ilgili olup bitenleri duyunca artık bu konuda bir şeyler karalamanın vazife olduğunda karar kıldım.
HTBB, Hamburg Türk Basın Birliği'nin kısaltılmışı. 1990'lı yıllarda özel savaş kurumlarının tavsiyesi üzerine kurulmuş bildiğimiz onlarca sivil toplum kuruluşlarından herhangi birini çağrıştırıyor. Tabiki adında Türk olan her yapı itici benim için,Basın Birliği veya Hamburg Basın Birliği neden yetmiyor sormalı. Bu ismin değiştirilmesi gerektiğini, çağın gerisinde olduğunu söylediğimde hemen herkes hemfikir ama nedense bir araya gelince herkes taraftar. Yanlış anlaşılmasın ben her adlandırmasında Kürt, Kürdistan olan yapılanmaları da itici buluyorum. Senin adlandırdığın dil, isim zaten senin kimliğini ele vermeye yeter. Bu acemilik, daha açık söyleyeyim aşağılık kompleksi ne, ne için? Ben bu isimden bu arkadaşların ve yapının topunun Türkçü, devletçi, yelpezenin sağında olduklarını anlıyorum. O yüzden kurumsal anlamda kendilerine hep uzağım. Ama bu yaptıklarını, yazdıklarını izlemediğim, bu konuda bir fikrim olmadığı anlamına gelmiyor.
Kaliteden başlamışken hemen söyleyeyim, arkadaşlar haber ilginç, güncel, önemli ve gerçek bir olayın her türlü subjektif değerlendirmeden, laf ebeliğinden uzak, kısa, öz ve yalın bir dille, kim, ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden kuralının yazıya dökülmesinden başka bir şey değildir. Yani her ay düzenli kahvaltılarınızın hiç bir haber değeri olmadığı gibi haber bile değildir. Ha bir yıl dönümü olur, başka bir güncelliği, ilginçliği olur buna kimsenin itirazı olmaz. Ben okurken artık rahatsız oluyorum yeter.
Örneğin her hangi bir toplantı haberinde neden o toplantıya katılan insanların isimlerini tek tek yazma ihtiyacı duyuyorsunuz. Gezetecilikte bunun sizlerden başka yapılan ikinci bir örneği yok. Tek tek o toplantıya katılan birkaç kişiyi önemsiyor diğerlerini önemseme mi diyorsunuz? Ne anlama geliyor bu? Çekilen fotoğraflarda yeteri kadar anlaşılmıyor mu, yoksa yapılan toplantıya ilişkin söylenecek bir şeyler mi bulamıyorsunuz? Haberciliği ayaklar altına alıyorsunuz, gazeteciliğinizi kalitesizleştitiyorsunuz yapmayın. Bu türden bir gazetecilik sadece Hamburglu gazetecilere, bir kaç Almancı gazeteciye ait çok anlamsız ve yakışıksız bir alışkanlık. Gazeteci toplumun ardından değil önünden gider.
Hepimiz nice emekler vererek yıllardır bu işlerle uğraşıyorsunuz. Ciddi bir saygıyı hak ediyorsunuz. Oy kullanmak için onca STK'yı kutlama gecenize oy kullanmaları için davet etmeniz çok sevindirici bir gelişme. Duyduğumda artık kendi kendilerini durduk yere haber yapıp oy kullanmayacaklar diye sevinmiştim. Ama öyle değil de salona her gelen veya getirilenin oy kullanıp kendine yakın insanları seçmesi ve buna izin verilmesi ayıp, utanç verici ve gülünç. Birlik bu konuda hemen kamuoyuna bir özeleştiri vermelidir. Zira okuru aptal yerine koyan bu sonuç Hamburglu basın severleri, okurları üzmüştür. Birkaç günde bir sayfasına haber asanların yılın gazetesi seçilmesi sadece bir örnek açısından bile utanç vericidir. Hertürden yüzeysel haberciliği, magazin olmaya bile uzak hafiflikteki yayını yılın yayıncısı seçmeniz veya diğer benzerleri çok büyük haksızlıktır, yanlıştır. Diğer nice emeğei geçenleri, her şeyden önce dinleyiciyi ve okuru bozar.
Gelelim bu anlamlı güne. Türkiye'deki gazeteci ve gazetecilik katliamı ayyuka çıkmışken, Türkiye basın ihlalleri ile ilgili sıralamada listenin 180. sırasına atılmışken haksız yere tutuklanan, cezaevlerine atılan gazetecilere değinmemek, döne dolana bunun tekrar tekrar altını çizerek konu etmemek Hamburg Türk Basın Birliği'nin çok büyük bir ayıbıdır. Gazeteci ne yandaştır ne de karşıt. Onun kutsalı haber ve okurdur, objektif habercilik ve gerçeğe sadık olmaktır. Gerisi tabiri caizse eğer kepazelikten başka bir şey değildir.
Süleyman Deveci, 12.01.2018