Sevgili okuyucular,

Dokunulmazlık zırhı! Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetim erkinde yer alan herkes, ‘dokunulmazlık’ zırhına sahiptirler. Yargı mensubları, yasama mensubları yürütmede yer alanlar, emniyet mensubları, asker kökenliler ve yönetim kademesinde bulunan tüm herkes, ‘dokunulmazlık’ zırhıyla korunmaktadır.

Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM’de, parlamenter düzeyde temsil gücü olan herkes kendini, ‘dokunulmazlık’ zırhıyla donatmışlardır.

Hırsız, nitelikli dolandırıcılık, taciz’de bulunmak, hortumculuk yapmak, katliamlarda rol almak, TBMM çatısı altında yer alanlar için bir şey ifade etmemektedir. Çünkü ‘dokunulmazlık' zırhı ile kendilerini anayasal olarak koruma altına almışlardır.

Demokratik ülkelerde, parlamenterlerin, yasama organlarında yer alanların tabiki, dokunulmazlıkları olmalıdır. Ama dokunulmazlık sadece kürsü dokunulmazlığı ve siyasi görüşlerini ifade etmekle sınırlı olmalıdır.

Aksi durumda, TBMM çatısı altında ne kadar hırsız, dolandırıcı, hortumcu ve tacizci varsa yuvalanırlar.  Gelinen aşamada, TBMM çatısı altında yer alan bir çok parlamenter, ‘dokunulmazlık’ zırhına sığınmışlardır. Bilinmektedir ki, birçoklarının yüz kızartıcı suçları ve haklarında fezlekeler düzenlendiği kamuoyuna yansımıştır. TBMM başkanlığından yapılan açıklamaya göre, BDP liler dışında ‘260 civarında’ fezleke bulunduğu kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

Buna paralel olarak, ‘siyasal suçlar’ için düzenlenmiş fezlekeler kabarık dosyalarla, meclis gündemini meşgul etmektedir.

Siyasi beyanda bulunmak, farklı siyasal tercihlerini  dile getirmek, görüşlerini özgürce ifade etmek, suç sayılabilir mi? Ülkemizde, malesef suç sayılmak istenmektedir.

Bu fiileri suç saymak, ancak demokrasiden uzak, diktatörlüklerde mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti demokratik olduğunu iddia ediyorsa, söz konus fiiller suç sayılmamalıdır.

Siyasal çağrışımlar da, ‘şiddeti çağrıştıran’ fiiller varsa farklıdır. Bu suçlar konusunda yargı yolu açılabilir.

 Barış ve Demokrasi Bloku,  ve BDP’li parlamenterlerin her konuşmasını, her hareketini, ‘şiddet’ içeriyor olarak algılarsak ve bir, ‘suç’ arama sevdasına kapılırsak yanlış yapmış oluruz.

Aynı tarz suçları, başbakan ve AKP kurmayları sürekli olarak işlemektedirler. Başbakan, Dış işleri bakanı ve İç işleri bakanı, her konuşmaların da,  ‘şiddet ve nefret’ içeren suçlar bulunmaktadır. Beyanatlarında kendisi gibi olmayan, farklı düşünenlere karşı kışkırtıcı, ‘şiddet’ fiilleri kapsayan suçları işlemektedirler.

Özgür Suriye Ordusu gibi, çapulcu takımına her türden, gerek silahlı ve gerekse propoğanda yoluyla destek vermek başlı başına, ‘şiddet’ içermektedir.

AKP ve kurmaylarının ÖSO’nu desteklemek yoluyla, ‘şiddeti teşvik’ ettiklerini, bilmeyenler var mıdır? AKP kurmayları bu suçları sürekli işlemektedir.  

Kürsü dokunuzmazlığı özenle korunmalıdır. Ama, kürsü dokunulmazlığını kapsamayan konularda, suç işleyenlerin dokunulmazlıkları kaldırılmalı ve yargılanmalarının önü açılmalıdır.

Hangi parti ve gruptan olursa olsun, suçları kürsü dokunulmazlığını aşıyorsa gereken yapılmalıdır.

AKP milletvekillerinin hakkında TBMM’de, 52 tane fezleke olduğu kamuoyunca bilinmektedir. AKP milletvekilleri hakkında fezlekeler genel olarak, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ ‘belediyelerdeki usulsüzlüklere karışmak’ ‘kamu malına zarar vermek’  vb. Gibi birçok yüz kızartıcı fiillerde bulunmaktan oluşmaktadır.

Başbakan R.T. Erdoğan hakkında düzenlenmiş fezlekeler bulunmaktadır. Bunların başında, İstanbul belediye başkanı iken karıştığı suçlar gelmektedir. Başbakan, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ ‘haksız kazanç sağlamak’ ‘İETT biletlerinde sahte bilet dağıtılmasından, haksız kazanç elde etmekle suçlanmaktadır. Bu vb. suçlar,  toplumda yüz kızartıcı suçlar olarak algılanmaktadır. Aynı şekilde İç işleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında da, benzeri fezlekeler TBMM başkanlığında bulunmaktadır.

Daha düne kadar, TBMM çatısı altında, birbirlerini, ‘tacizcidir’  ‘’bir bayan milletvekilinin yanın oturmasını sakıncalı’’ bulanlar. Yine birbirlerini, ‘namussuz, şerefsizlikle’ suçlayanların bulunduğu ve hatta katillerin bulunduğu bir meclis çatısı, manidar değil midir. Acaba?

Bütün bu ve benzeri suçları işleyenler, TBMM çatısı altında yer alıyor ve haklarında hiçbir yargısal işlem yapılamıyorsa, düşündürücüdür.

29.11.12