Sevgili okuyucular,
Başbakanlık makamı, fetva makamı mı? Başbakan sürekli olarak fetvalar vermekte, toplumu yönlendirmeye yönelik olarak, sürekli emirler yağdırmaktadır.
Ülkenin sorunları çözümsüzlük içinde, toplum çaresizlik içinde kıvranırlken, sorunların çözümünde başbakan R.T. Erdoğanın tavrı sadece, itaat ve biat kültürü yaratmaya yöneliktir.
İtaat ve biat karşısında boyun eğmeyenlere karşı sürekli olarak santaj silahını kulllanmaktan’da, çekinmemektedir. Bu nedenle başbakan R.T. Erdoğan santajcı olarak Türkiye tarihin’de yerini alacağını söylersek yanılmış olmayız.
Bu fetva emirlerini topluma dayatırken, kendi yaptıkları anayasal kurallara dahi uymamakta, anayasa karşısında suçlu bir duruma düşmektedir. Anlaşılan Başbakan, 'yasaları bir kez delmekle bir şey olmaz’ diyenlerin yolundan yürümekte kararlıdır.
Başbakan R.T. Erdoğan, bir taraftan ülke gündemini değiştirmeye yönelik, bir yandan’da, karşıtlarını, kendine muhalif edenleri ekarte edebilmek için her türlü yönteme baş vumaktadır. Bu yöntemler bazan, ‘akıl tutulması’ olarak ifade edilen tavırlarıda içermektedir.
Başbakan bir bakarsınız, ‘idam’ tartışmasını diline dolar. Bir bakarsınız, Suriye’ye saldırı planlarını gündeme getirir. Bir bakarsınız, bağımsız blok milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması şantajını kullanır.
Gelinen noktada, alenen bağımsız blok milletvekillerini TBMM çatısı altından, ‘kovmayı’ kendine bir görev olarak algılamıştır. Başbakan R.T. Erdoğan.
Aslında TBMM çatısı altında, birçok milletvekili için fezleke bulunmaktadır. Bunlardan bir çoklarıda, Başbakan R.T. Erdoğan hakkında bulunan fezlekelerdir. Başbakan hakkındaki fezlekeler nelerden oluşmaktadır. Başbakan, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ ‘belediyelerdeki usulsüzlüklere karışmak’ ‘kamu malına zarar vermek’ suçlarından yargılanmaya yönelik fezlekelerle karşı karşıyadır. Bu ve benzeri suçları, birçok AKP milletvekili ve TBMM çatısı altında yer alan partilerin milletvekilleri içinde geçerli olduğunu belirtmek isterim. Bu ve benzeri suçlar, gerek anayasal olarak ve gereksede, toplumumuz nezdinde yüz kızartıcı suçlar olarak algılanmaktadır.
Peki, bağımsız blok milletvekillerinin hakkında düzenlenen fezlekede atfedilen, ‘suçlar’ nedir? Kürt olmaları, Kürt sorununda görüşlerini ifade etmeleri, PKK’lı gerillalarla kucaklaşmaları vb.
El kaida militanları ile kucaklaşmak, hatta onlara silah mühümmat sağlamak, sınırlarımızda savaş oyunları oynatmak suç sayılmıyor.
Bu yazıyı yazdığım dakikalar’da TV haber kanalları, Suriye Şam’da, bir okula bombalaı saldırı düzenleyen, çapulcu takımı manşetlere taşımışlardı. Türkiye’nin desteklediği finanse ettiği çapulcular, El kaida militanları, bombalı saldırları sonucu, 28 öğrenci ve bir öğretmenin katledilmesini sağlayacaktır. Bu masum insanların katledilmesini destekleyenlerin suçları nasıl bir cezai işleme tabidir. Milletvekili olmak, vicadanları rahatlatırmı?
Kendiniz, ‘terörist başı’ olarak yargılacaksınız, ‘terör örgütü’ olarak topluma lanse edeceksiniz. Ama Norveç.Oslo'da bunlarla oturup, Başbakan R.T. Erdoğan adına temsilen görüşülecek, başkaları görüşürse, ‘suç’ sayılacak. Kendiniz görüşürseniz, doğal karşılayacaksınız.
Benim kişisel kanaatim, kanı durduracaksa ve Kürt sorununda çözüme yönelik her demokratik adım, görüşmelerde dahil, meşrudur!
Başbakan R.T. Erdoğan dokunulmazlık konusunda, grup kararı almak, alenen görüş belirtmenin anayasal olarak suç olmasına rağmen, görüşlerini açıklayabilmektedir. Bu konuda, AKP içinde Aklı selim davranmak isteyen milletvekillerini’de, ‘tehdit’ etmekten geri kalmamaktadır.
Başbakan grup toplantısında, ‘vicdanımızla’ hareket edeceğiz diyebilmektedir. Bizde soruyoruz, hangi vicdan?
Ülke dışına çıktığında, ‘demokrat’ ülkede diktatör olma, ‘vıcdanı mı? Sahiplendiğiniz, ‘ecdatlarınızın’ katliamlarımı, ‘vicdannınız?
Filistin için sahte, ‘gözyaşı’ Türkiye de, Roboski için sessiz kalma, ‘vicdanı mı?
Yoksa, Malatya Kürecik'te, İsrail ‘i, korumak için yerleştirilen, füze rampalarıyla oluşturulan, ‘vicdan mı?
Avrupa da, ‘asimilasyon var’ diyeceksin, Türkiye’de Kürtleri ve alevileri asimile etmek için elinden gelen yapma, ‘vicdan mı?
Veya, Sivas Madımak katliamının sorumluları hakkında, ‘zaman aşımı’ davasında, ‘hayırlı olsun’ diyerek, katilleri aklayan, ‘vıcdan mı? Ama bütün bunlara rağmen, Başbakanı kendi ‘vicdanıyla’ baş başa bırakalım.
Eğer sadece, bağımsız blok milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldığında, olacaklar iyi düşünülmelidir. Kürt sorununda kriz dahada derinleşecektir. Krizin derinleşmesi, daha çok kan, daha çok ölüm demektir. Barış ve güzel gün özlemlerimiz, bir başka ‘bahara’ ertelenecektir.
Akacak kanın, ölümlerin sorumlusu, başbakan ve AKP olacaktır!
Umarım aklı selim davranış, milletvekilleri için bir çıkış yolu olur!
Başbakanın fetva ve emirleri sonuçsuz kalır! R.T. Erdoğanın, başbakanlığı fetva ve emir verme makamı olarak kullanması, engellenir! Ülkemiz yeniden kan gölüne çevrilmesinin önüne geçilir!
04.12.12