İnci Hakbilen bir kaç yıldır Avrupa’nın “göbeğinde”, kapitalizmin dibe vurduğu, insanların neon ışıklı eğlence merkezlerinin içinde ne yapacaklarını şaşırdıkları bir şehirde, Hamburg’ta Kürdlerin tarihi giyimini “spots” ışıkları ile buluşturmanın ısrarında direniyor, Simurg kuşu gibi..
O nedenle defile o adla yapılıyor...
„Simurg Anka Kuşu“, Bilgi Ağacının dalında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Ve bu kuşun özelliği ise gözyaşlarının şifalı olması, yanarak kül olup kendi külünden yeniden dirilmesiymiş.
Diğer kuşlar Simurg´a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünür, her ters giden bir olayda Simurg´u beklerlermiş. Ortadan kaybolan Simurg´u bulmak ve yardım istemek için günün birinde yola düşmüş kuşlar.
Ancak yuvası Kaf Dağı’nın tepesinde olan Simurg´a ulaşmak çok zormuş. Oraya ulaşmak o kadar zormuş ki, yola düşen tüm kuşlar tek tek geri dönmeye başlamışlar, birisi benim sevdam kaldı demiş, diğeri benim özlemim demiş, bir başkası ise renklerim ve gücüm...
Ancak otuz kuş Kaf Dağı’na ulaşmış. Oraya ulaştıklarında ise anlamışlar ki Simurg otuz renk, otuz kuş demekmiş.
Ve bu kuşların hepsi Simurg´muş.
Kuşlar “ kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız...” diyor. Simurg efsanesinin özü budur kısaca, yani olmayanı yaratmak, denemek ve başarmaktır.
6 Ekim Hamburg’da sergilenecek olan 4. Rengên Mezopotamya, Kürt Moda Defilesi „Simurg“ başlığını taşımakta.
“Hepimiz birer Simurg kuşu olabilmemiz ve kendimizi kendi küllümüzde yeniden yaratmamız lazım“ diyerek, efsane misali, kaf dağına ulaşan 30 kuşu örnek alarak işe koyulan Kürt Moda Tasarımcımız İnci Hakbilen aynı amaçla gerçekleştirmek istediği defile hazırlıklarını sürdürmekte.
Çalışmalarında Kürt Modasını yeniden tasarlama, unutulan, unutulmaya yüz tutmuş motif, nakıs, takı ve renklerimizi yeni nesile yansıtmayı hedeflediği gibi, dünden bugüne Kürt Modası da diyerek klasik, geleneksel giysilerimizi Avrupa modası ile birleştirerek, var olan estetik yapılanmaya artı bir değer katmayı da amaç edinmektedir.
Kültürü ve tarihi çok zengin coğrafyamızın ortaya çıkarmış olduğu farklı kumaşların, sembollerin ve motiflerin korunmasını amaçlayan bu çalışmalar “ Rengên Mezopotamya” (Mezopotamya'nın Renkleri) adı altında yürütülmekte.
Günümüzde hala renklerimize, giysi ve destanlarımıza önem veriyorsak, bunu bu günümüze taşıyan ve kültür elçiliği görevi üstlenmiş kadınlarımıza borçluyuz. Kadının köyünden çıkmamış olması, dış etkenlerden uzak kalması, kullandığı dili, kendisinin de miras aldığı gelenek ve toplumsal değerlerin bugüne taşınmasını sağlamıştır. Bu dil, din, ritüeller, yaşam biçimi ve yaşamın bir çok alanının korunmasından da çok önemli bir rol oynamaktadır.
Günümüze kadar taşınan ve bize bırakılan bu kültür mirasın korunması, güncel kalması için İnci Hakbilen´in senelerdir emek, gayret ve özveriyle sürdürdüğü çalışmalarının gözlemcisiyiz ve sarf edilen emeği gördüğümüz için, bu çalışmaların desteklenmesinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.
Küçük adımlardır bu çalışmalar belki ve bir damladır bu kültür nehrinin içinde ama en küçük bir damlanın da ne kadar önemli olduğunu görmemiz gerek.
Bir halkın ne kadar özgür olmaya ihtiyacı varsa, sanata ve sanatın her dalına da o kadar ihtiyacı var.
Hepimiz birer Simurg kuşu...
Ve kendimizi küllümüzden yeniden yaratalım... Sanatımızla, dilimizle, türkülerimiz, renklerimizle...
Defileye ayrıca Şener Yıldız, Mehmet Akbaş ve Renas Miran gibi sanatçılar sanatları ile destek sunacaklar. Ayrıca sanatın her alanında çalışan bir çok kişi bu defileye davet edilmiştir...