2004 yılında “Tevhid ve Cihat” adıyla Ebu Musa Zerkavi tarafından Irak’ta kurulan ‘Irak-Şam İslam Devleti ‘(IŞİD) adlı dinci terör örgütü, İslam adına bu dininin mensubu Müslümanlar başta olmak üzere herkesi katllediyor. IŞİD, bir proje olarak, kendi kafasındaki İslam anlayışını şiddet yolu ile herkese dayatarak, İslam ile hiç bir ilişkisi olmayan şeriatçı bir rejimi inşaa etmenin arayışı içindedir. PKK’de, etnik milliyetçilik yaparak hedefine (ayrıntılı bilgi için (http://www.avrupa-postasi.com/saflari-siklastirin-cocuklar-bu-kavga-hurriyet-kavgasidir-makale,1141.html) ulaşmak istemektedir.
Yezid Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de parlamenter sistem yerine, henüz teorik yapısı dahi olmayan bir ‘Başkanlık’ rejimi ile kendisini ‘Yeni Yezid’ ilan etmek için, içerde PKK bağlantılı olayları kullanırken, dışarda ise güya Süriye’ye karşı durma bahanesi ile, Türkiye'nin çevresinde mezhepçi bir anlayışla IŞİD destekli ‘Emevi İslam Coğrafyası’ kurmayı hedeflemektedir. Bunun için de her seçimde Kürdleri de kullanabileceğini hayal eden Yezid Tayyip Erdoğan, IŞİD'e karşı mücadele ettiği bahanesi ile, PKK kamplarını bambalattırarak bir erken seçimi olanaklı kılacak şartları oluşturmanın peşindedir.
PKK, 13 yıllık Yezid’in iktidarı döneminde tarihinde hiç olmadığı kadar güçlendi ve AKP’nin yarattığı ortamdan faydalandı. PKK’nin yanı sıra, yabancı basın başta olmak üzere Türkiye’yi yakından takip eden herkesin de çok iyi bildiği üzere; IŞİD, Yezid Recep Tayyip Erdoğan tarafından yıllardan beri çok yönlü beslenmektedir.
Erken seçim, Yezid'i de kurtaramayacaktır. CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu'nun her türlü fedekarlığına, yapıcı uslübuna ve çabasına rağmen, AKP, CHP’ye "koalisyon teklifi yapmadı, sadece seçim hükümeti önerdi" ve böylelikle Yezid’in vesayetinde olan AKP’nin CHP ile bir koalisyon kurması engellenmiş oldu. Erken seçim ile AKP’nin tek başına anayasal değişikliği yaparak Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yezid’liğinin anayasal zeminini oluşturacağı hesaplanıyor. Anayasal açıdan henüz başkan olmayan Yezid Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk vatandaşlarına yaşattığı ızdırap, resmi Başkan olması durumunda daha da katmerleşecek ve Türkiye Ortadoğu’nun Emevi Devleti olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin, açık ve inandırıcı bir biçimde Yezid Tayyip Erdoğan, IŞİD ve PKK şeytan üçgenine karşı ortak bir platformda buluşamamaları, ne yazık ki, Türkiye’de bir iç savaşı kaçınılmaz kılmaktadır. Dolaysıyla barış istiyorum demekle barış olmaz. Barışın olabilmesi için, şiddet eylemleri ve katliamlara da şartsız hayır denilmelidir.
Kendi düşüncesini halkımıza silah zoruyla dayatan ve böylelikle kardeş kanı akıtarak bundan nemalanan güçlere karşı da kararlı mücadele etmek şarttır. Ve bu mücadele, etnik ya da mezhepsel temeller üzerinden değil; eşit yurttaşlık, çoğulcu demokrasi, her inanca eşit mesafede laik eğitim veren bir devlet, Almanya’da olduğu gibi yerel geleneklerin, kültürlerin, inanç ve dillerin (isteyen herkesin Zazaca, Kürtçe, Ermenice, Rumca...) birer zenginlik olarak korunup güçlenmesi için gereken alt zemin oluşturulmalı ve evrensel değerler temelinde yürütülmelidir.
Siyasi, hukuksal, sosyal ya da kültürel talepleri dile getirmenin önündeki tüm yasal engeller kaldırılarak, terörden arındırılmış özgür bir ortamda isteyen herkes, isterse PKK’nin ve AKP’nin düşüncelerini rahatlıkla savunabilmeli ve isteyen herkes de PKK’ye, AKP’ye veya IŞİD’e karşı kendi düşüncelerini yasal yollardan demokratik yöntemlerle rahatlıkla dillendirebilmelidir.
Bu öneriye özellikle PKK sıcak bakıyorsa hepimiz Kürdü, Türkü, Alevisi ve Sünnisi ile şeytan üçgeninden kurtularak, siyasi istikrarı rayına oturmuş, ekonomik refahı yüksek, toplumsal barışı kalıcı ve inanç özgürlüğü pekişmiş çağdaş bir Türkiye’nin eşit yurttaşları olarak, tüm sorumluluğu sırtlayarak laik ve demokratik bir Türkiye’yi ve bütünlüğümüzü de güçlü bir şekilde inşa ederek ebediyeten yaşatabiliriz. Buna var mısınız?
14 Ağustos 2015