Sevgili okuyucular,



 Türkiye uzun bir aradan sonra, ‘sivil’ bir anayasa hazırlığında belli bir aşamaya geldiği kamuoyunca bilinmektedir.


Yeni anayasanın hazırlanmasında ve yeni anayasa da, Alevilerin taleplerini dikkate almalıdırlar. Aleviler bu ülkenin kadim topluluklarındandır. Alevilere artık, ‘üvey evlat’ muamelesi yapmaktan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri vazgeçmelidir.


Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş itibari ile Alevileri sistemin dışında, ötekileştiren politik argümanlarıyla yok saymıştır.


Türkiye politik sahnesinde yer alan, istisnasız tüm partiler, Alevileri sistemin yedeklenmesi, ihtiyaç durumunda başvurulabilecek bir topluluk olarak algılamak uğraşındadırlar.


Ülkenin, ‘efendisi’ olduklarını iddia eden bir kesim, kendileri gibi düşünmeyen, inanmayan ve konuşmayanları kabullenmek istemiyorlar. Bu kesim kendilerini, ‘beyaz Türkler’ ve fazla ‘inanalar’ ‘dindarlar’ olarak adlandırıyorlar.


Bu kesim, anayasa hazırlanmasında da, kendilerini ‘toplumun önde gidenleri’ olarak algılayıp, kendilerinin sundukları talepleri esas almak istemektedirler. Bu nedenle farklı inançların etnik grupların taleplerine kulaklarını, gözlerini kapamayı tercih etmektedirler.


AKP’nin, Başbakan R:T: Erdoğan’ın bu konudaki bakış açısını, zihniyetini bilmekteyiz. TBMM çatısı altında yer alan partilerden MHP’nin de, zihniyetini tartışma konusu bile yapmak istemiyoruz.


Kendine ‘Sosyal demokrat’ sıfatını yakıştıran ve başında Alevi bir liderin bulunduğu, Cumhuriyet Halk Partisi, CHP’nin bakış açısı nedir? Bilmek isteriz. Alevilerin anayasasal olarak güvenceleri ne olacak? Yeni anayasada hangi haklara sahip olacaklardır. Hazırlanan yeni anayasa da, Alevilerin talepleri ne kadar dikkate alınacak? Aleviler cephesinden bu vb. sorunların açıklığa kavuşması önemlidir.


Yukarda gündeme aldığımız sorular, aynı orantıda TBMM çatısı altında yer alan, Barış Ve Demokrasi Partisi BDP içinde geçerlidir. Kürt sorununda, gereken özeni gösteren BDP anayasal çerçeve konusunda Alevilerin taleplerini, ne kadar dillendirmekte ve özen göstermektedir.


Kürt sorunun çözümüne ilişkin, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın önermesi dikkate alındığında,
‘’Bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.’’


Bu önermenin realist olmaktan uzak olduğu ve bu konudaki Alevilerin hassasiyetleri nasıl dikkate alınacaktır. ‘İslam bayrağı’ önermesi tarihsel olarak acı ve yok saymalarla anımsanmaktadır.

Diyanet altında yaşanan, yüz yıllık ‘İslam bayrağı’  kısada geçmişte olsa, Cumhuriyet tarihinde bir şeyler çağrıştırmakta mıdır? Bu çağrışım, neyi ifade etmektedir.

  

Son yüz yıla damgasını vuran, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin inançlara bakış açısını ifade eden, Diyanet konusunda, CHP ve BDP ne düşünmektedir?


Aleviler cephesinden bakıldığında Diyanet çağrışımı, asimilasyon, yok sayma kendilerine zorla benzeştirme anlamını taşımaktadır. Aleviler diyanet kurumunun, demokratik, laik bir ülkede yer
alamayacağını ve inançların kendi çabalarıyla kendilerini ikame etmelerini savunmaktadırlar. 


CHP ve BDP bu konudaki yaklaşımlarını toplumsal katmanlarla açıklıkla paylaşmak durumundadırlar.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti yeni ve demokratik bir anayasaya kavuşacaksa, ülke nüfusunun % 25 oluşturan Alevilerin anayasal haklarının güvence altına alınması ve farklı taleplerinin anayasa da yer alması doğal bir durumdur.

Aksi durumda, ‘eski hamam, eski tas’ söylemi ve uygulaması devam edecektir. Aleviler artık bu vb. söylemlerden yeterince rahatsız olmaktadırlar.


100 yıla yakın bir süredir, askerlerin yaptıkları anayasa ile yönetilen bir ülke durumundaydık. İlk defa, ‘sivil’ bir anayasa yapılmak istenmektedir. Yapılacak anayasanın, sivil ve demokratik bir anayasa olması, anayasa da, toplumsal güçlerin temsiliyeti ile mümkündür. Yeni anayasa, toplumsal güçlerin küçük bireysel haklarına kadar güvence altına alındığı, herkesin kendini ifade edebildiği bir anayasa olmak durumundadır.


Yeni anayasa, farklı inançların, farklı milliyetlerin kendilerini özgürce ifade ettiği ve bu anayasa demokratik bir anayasa’dır, diyerek sahiplendiği bir toplumsal mutabakat sonucu oluşturulan bir metin olmalıdır.


Umarım ülkemiz gerçekten sivil, demokratik, bütün toplumsal güçlerin çıkarlarını gözeten bir anayasa ya kavuşur. Ülkemiz insanına yakışır bir anayasa metni oluşur.


22 Mayıs 2013