Obama’nın Başkanlığının, ABD politik yelpazesini daha da sağa doğru çekmiş olduğu konusunda çok miktarda kanıt mevcuttur. Obama, birçok yerel siyaset ve dış siyaset meselesinde Cumhuriyetçi halefini aşan ve süreç içinde, son on yılın barış hareketi ile toplumsal hareketlerinden geriye kalan her ne varsa hepsini yıkıma uğratan aşırı bir siyaseti benimsemiştir. Ayrıca, Obama’nın Başkanlığı, baskıcı siyasetlerin ve sosyal güvenlik ve sağlık kesintilerinin başkanlık seçimleri sonrasında daha da yaygınlaştırılması için zemin hazırlamıştır. Zengin bağışçılardan milyonlarca dolarlık kampanya fonları almak için rekabete tutuşanlar, bu fonları, seçim sonrasında milyarlarca dolarlık kurtarma, teşvik, vergi indirimi, emek ve çevre karşıtı politika önlemleriyle geri vermeye hazırlanmaktadır.
Obama’nın kampanyası boyunca tek bir olumlu öneri ortaya atılmamış; ancak sayısız militarist ve baskıcı sosyal politika öne çıkartılmıştır. Obama, Romney-Çay Partisi ittifakının gerici önermeleri ile yarışan bir korku kampanyası yürütmüş; benzeri görülmemiş askeri harcamalar, birbirini izleyen savaşlar, göçmenlerin sınır dışı edilmesi, mortgage iflasları ve Wall Street kurtarma operasyonları konusundaki sicilini tekrarlamıştır.
Süreç içinde, eleştirel liberaller, dikkatleri Obama’nın militarist-gerici sosyal siyasetlerinden “şerlerin büyüğü” dedikleri “Romney’e karşı muhalefete” doğru kaydırarak, onurlarını teslim ettikleri bir sınırı aştılar. Obama’nın politik aygıtının sahtekârlıklarını büyütüp ikiye katladılar. Güncel anlamda “Şerlerin büyüğü” dedikleri Romney’e muhalefet etme adına, kendi “ehven-i şer” adayları Obama tarafından işlenen ahlaksız politik suçları ve muazzam sosyo-ekonomik adaletsizlikleri belirsizleştirmeye cüret ettiler.
“İlericiler” oyunu dürüstçe oynayıp şunu açıkça ifade etmediler: bizler, “yüzergezer eyaletlerde” Obama’yı destekledik, çünkü “sadece” 10 bin Afgan’ı ve 5 bin Iraklıyı öldürdü, sadece 75 milyon İranlıyı yaptırımlarla aç bıraktı, İsrail’e milyonlarca Filistinliyi yerinden etmesi için 3 milyar dolar verdi, ABD yurttaşlarının keyfi biçimde infaz edilmesine kişisel olarak nezaret etti ve cinayetler listesini daha da genişletmeyi vaat etti…. Ama Romney daha da beterini vaat ediyor…. “Ehven-i şer” savunucularından dürüstlük beklemek, iki seçim arasında dile getirdikleri eleştirileri ciddiye almak gibi zorlama olacaktır.
Toplumsal hareketler ve ABD işçi sınıfı ise Obama’nın başkanlığı döneminde benzeri görülmemiş bir siyasal yıkım yaşadı; bu yıkım daha büyük toplumsal gericiliklere ve daha büyük emperyalist savaşlara zemin hazırlamıştır.
Obama Başkanlığının Politik Sonuçları: Geçmiş, Bugün ve Gelecek
Obama’nın Başkanlığı ve eski-yeni seçim kampanyalarını sürdürme biçimi barış, sendikal haklar, göçmenlik, anayasal haklar ve ekolojik düzenlemeler gibi konularla uğraşan popüler sosyal hareketler üzerinde yıkıcı etkilerde bulunmuştur.
Liderlerinin, destekçilerini Obama’nın seçilmesini sağlayacak faaliyetler yürütmeye mecbur bıraktığı barış hareketi bütünüyle yok olmuştur. Obama onları askeri harcamaları tırmandırarak ve yedi ülkede doğrudan veya dolaylı olarak birbirini izleyen savaşlara girişerek, yıkım ve dehşet saçarak ödüllendirmiştir. Darmadağın olan eski barış eylemcileri koltuk kapmak ve yürütülen savaşları meşrulaştırmakla uğraşırken, Obama son derece sınırlı bir muhalefetle karşı karşıya kalmıştır. 2012 itibarıyla artık hiçbir destekçisi kalmamış olan barış hareketinin liderleri ise, Obama’yı desteklemek için aynı sloganı tekrarlayıp durmuş; “Romney’i alt edelim” kervanına katılmıştır.
Göçmen hakları hareketi, Obama’nın 2008’de seçilmesinden önce, Demokrat Parti’den gelen Meksikalı kökenli Amerikalı politika çeteleri tarafından nüfuz edilip ele geçirilene ve bu çeteler için siyasal mevki sağlayan bir aygıta dönüştürülene kadar, milyonlarca insanı harekete geçirebiliyordu. Obama ise göçmenleri, görev süresi boyunca 1,5 milyon göçmeni ele geçirip, hapse atıp, sınır dışı ederek ödüllendirmiştir. Kitlesel göçmen hakları hareketi büyük ölçüde dağıtılmış ve Demokrat Parti’nin politika avcıları büyük ölçüde örgütsüzleşmiş göçmen oylarını ele geçirmek için bir propagandacılar ordusu kiralamıştır.
Afrika kökenli Amerikalılar da, Obama döneminde, ABD işçi sınıfının en çok ihmal edilen kesimi oldular: en yüksek ve uzun işsizlik düzeylerini ve konut iflaslarını yaşadılar. Obama kendisini “siyah Başkan” olarak etiketlemeye çalışan Beyaz ırkçıları sakinleştirmenin yollarını ararken, siyah işçiler politik anlamda görünmez hale getirildiler. Düzen-içi siyasal ve dinsel siyah önderlik ve medya ünlülerinin tamamı, “ırkçıların ekmeğine yağ süreceği” gerekçesiyle tabandaki görüşlerin her türlü ifadesini bastırdı; Obama’nın Wall Street Beyazlarını kurtarmak ve iflas eden milyonlarca siyah ev sahibini mahvetmek için yaptıklarını görmezlikten geldiler.
Hareketleri veya önderlikleri olmayan binlerce siyah işçi, ekonomik ırkçılık sorunu karşısında Obama’nın başkanlığı altında bir dört yıl daha görünmez hale getirilmeyi çare gibi görerek, burunlarını bile kaldıramadı ve “Sütlü kahverengi” Obama’ya oy verdi.
Occupy Wall Street (Wall Street’i İşgal Et) hareketi, tam da Demokrat Parti’den bağımsız olduğu ve Obama’nın Wall Street’e top yekûn teslimiyetinden bıkıp usandığı için, her iki siyasal partiye muhalif geniş bir Amerikalılar kitlesi açısından geçici bir adres oluşturdu. Yerel ve eyalet düzeyindeki Demokrat görevliler ise, önce “davayı” alkışlayıp sonra hareketi bastırdılar.
Siyasal bir yönelimi ve alternatif bir siyasal önderliği olmayan kendiliğinden hareket, Obama rejimiyle kapışmakta yetersiz kaldı: hareket geriledi ve dağıldı, birçok sempatizanı Obama’nın “ehven-i şer” propaganda kampanyası tarafından emildi. Wall Street’i hedef alan kitlesel popüler öfke, Obama’nın, 4,5 trilyon doları bankerlerin ceplerine boşaltarak “ekonomiyi” felaketten kurtardığı iddiasıyla dağıtıldı.
Anayasal haklar da Obama’nın, askeri girişimleri, Bush dönemi işkencelerini, Başkanın ABD yurttaşlarını mahkemesiz infaz etme yetkisi gibi yürütmenin yetkilerinin artırılmasına ilişkin önlemleri savunmasıyla birlikte tahrip edildi. Yasal örgütler sivil özgürlükler için iyi bir mücadele verirken, liberallerin büyük çoğunluğu polis tarafından gözetlenen 40 milyon Amerikalının, özellikle de Müslüman yurttaşlarla göçmenlerin hakları için verilen her türlü demokratik mücadeleye sırtlarını dönmeleriyle öne çıktılar. Demokrat Başkanlarını utandırmamayı tercih ettiler: bir polis devleti Demokratının yeniden seçilmesini, anayasal hakların savunulmasının üzerine ve önüne koydular. Aman ha sivil haklar için hiçbir kitlesel yürüyüş yapılmasın; İçişleri Bakanlığı asla protesto edilmesin; İsrail’i eleştirme hakkının iptal edilmesine dair hiçbir üniversite eylemi örgütlenmesin.
Sendika konfederasyonu ve emekli yurttaşlar hareketi on yıllardır sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarını savunmak için mücadele veriyordu. Obama döneminde, sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarının kapsamında büyük kesintiler ve gerici uygulamalar açıkça ilan edilir ve hazırlıkları başlatılırken, hiçbir ciddi protesto eylemi düzenlenmedi. Yarım yüzyıldır dokunulmaz sayılan sosyal güvenlik ve sağlık harcamaları, Obama’ya göre, reforma ve ayarlamalara tabi tutulmak üzere masanın üzerine yatırılmış durumda. Milyarder sendika patronları 150 milyon dolarlık fonları kabul ederek, küçük bir kampanyacılar ordusunu istihdam edip, emeklilere ve yoksullara yönelik sağlık programlarında muazzam kesintiler yapmayı vaat eden Başkanın yeniden seçilmesi için çalıştılar. Obama, aşırı sağın gerici sosyal politikalarını meşrulaştırırken, Demokrat Parti her türlü sendikal muhalefeti ve eylemi bastırdı.
Son olarak ama belki de en önemlisi, Obama rejimi, ilerici liberal sosyal eleştirmenleri, kapalı kapıların arkasında sağlanan desteklerle devşirdi. Chomsky ve Ellsberg gibi ilerici köşe yazarları, “Romney’e muhalefet” adına, işi Obama’yı yeniden seçtirmek için, Wall Street ve Silikon Vadisi milyarderleriyle, Pentagonlu militaristlerle, İç Güvenlik uzmanlarıyla ve Siyonist ideologlarla ittifak kurmaya kadar vardırdılar. İlericilerin desteği pek de açıkça duyurulmamakla birlikte elbette kabul görmektedir; ancak Obama’nın seçim sonrası siyaseti üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır: hepsi prezervatifler gibi bir kerelik kullanımdan sonra çöpe atılacaktır.
Gelecek: Seçim sonrası sonuçlar
İster yeniden seçilsin, ister seçilmesin, Obama rejimi ve siyaseti, çok daha gerici ve baskıcı bir sosyal gündemin zeminini oluşturmuştur: sağlık, sosyal güvenlik gibi harcamalar da dâhil, yaşam standartlarında ciddi kesintilere gidilecektir. Afrika kökenli Amerikalılar polis ve ırkçı yargı sistemi haricinde görünmezliklerini sürdüreceklerdir. Göçmenler avlanıp evsiz ve işsiz halde sürgün edilecek: göçmen öğrencilerin hayalleri, korku ve sürgün dolu bir kâbusa dönüşecektir. Ölüm mangaları, dolaysız ve açık savaşlar, iflas etmiş ABD imparatorluğunu kurtarmak için seferber edilecektir.
Güvenilmez ve ikiyüzlü ilericiler o zaman vites küçültüp seçtikleri başkanı eleştirmeye başlayacaklardır; kamu harcamalarında yeni kesintiler yapılacak ve iklim değişikliği tartışmaları gündelik hayatın ve temel altyapının daha da çökmesiyle; daha fazla sel, yangın, hastalık ve iflasla sonuçlanacaktır.
New Yorklular tuvalet sularını arıtmayı öğrenecektir. Olur da bir zaman, içmek ve banyo yapmak için ihtiyaçları olursa diye![Global Research sitesindeki ingilizce orijinalinden Sendika.Org tarafından çevrilmiştir.]