Nasıl Olacak?
Biraz önce bir paylaşım izledim. Daha doğrusu izleyemedim.
İki karanlık kişi 4-5 yaşlarında küçük bir kızı izbe bir sokağa götürüyorlar. Bir yere varıyorlar, mezbaha gibi, masaların üzeri çocuk kadavralarıyla, dolu, bir başka masada bir çocuk cesedi, birileri üzerine yumulmuş parçalıyor, küçük sarı kız ortalıkta ağlayarak dolaşıyor, sırasının gelmesini bekliyor.
Dayanmak mümkün değil.
Ülkenin geldiği durum, organ mafyası alenen film çekimleriyle çalışıyor.
Tarikatlar İstanbul'un göbeğinde çocuk gelinlerle toplu gösteriler yapıyor,
mahallelerde uyuşturucu fuhuş mafyası kol geziyor,
kadınlar sokağa çıkamaz olmuş,
toplu işten çıkarmalar,
.....saymakla bitmez.
Yıllar önce taksicilik yaparken, bir gece bir Alman müşterimle sorun yaşadım. Bir MC Donald parkında müşteriyle tartışırken, bir araba durdu, içinden bir delikanlı geldi, camı tıkladı, açtım; 'abi ters bir durum mu var, müdahale edelim mi' diye sordu.
Siz kimsiniz dedim.
Biz Türk gençleriyiz dedi. Geceleri böyle devriye dolaşıyoruz, zor durumda olan vatandaşımız var mı diye bakıyoruz.
O anı unutamıyorum. O delikanlının yüzü gözlerimin önünden gitmiyor, sesi, ömrüm boyunca hep yanımda olacak.
Nasıl sevdim onu, onları, nasıl taktir ettim, nasıl gözümde efsaneleştiler.
Köln gibi, Avrupa'nın en tanınmış metropollerinden birinde, gençler kendi aralarında böyle bir duyarlılık oluşturmuşlar, kendi aralarında, sessiz sedasız, bağırıp çağırmadan, ortalığı velveleye vermeden, geceleri tur atıp sıkışana yardım ediyorlar.
Türkiye'de onlarca sol örgüt, o kadar Atatürkçü grup, siyasi Partiler, demeçler, basın açıklamaları, gösteriler, sürekli bağırıp çağırıyorlar, sırf vaveyla. Elle tutulur bir yanları yok.
Sokaklarda çocuklar kaçırılıyor, kimse farketmiyor,
Sokaklarda kadınlar tecavüze uğruyor, kimse görmüyor,
Sokaklarda gençler linç ediliyor kimse duymuyor.
sokaklarda insanlar işsiz, sahipsiz, kimsesiz.
Sokaklara sahip çıkmak, meydanlara çıkıp birkaç pankartla slogan atıp gösteri yapmakla sınırlı değil.
Sokaklardaki insana sahip çıkmak gerekli.
Halk komiteleri, direniş komiteleri, dayanışma komiteleri, paylaşım komiteleri, yardımlaşma komiteleri, adına ne derseniz deyin, sokaktaki aça, sokaktaki yaşlıya, sahipsiz kediye, küçük çocuğa sahip çıkmayı kendine iş edinen, o sokağın insanları o sokakta kalıcı birliklerle bir araya getirmeye, var mısınız?
Bırakın proleteryayı, teorileri, kitapları bir yana, insana bakmaya, insana ulaşmaya var mısınız?
Her sokağın kendi sakinleri ile, kendi sokağındaki açlara birer tas çorba komitesi kurabiliyor musun, sokağındaki yaşlılara bakkaldan bir somun taşıma komiteleri oluşturabiliyor musun?
Sokağındaki kadınları koruma komiteleri örgütleyebiliyor musun, kadınlar, bizim koruyucu meleklerimiz oldukça bize kimse dokunamaz diyebiliyor mu? Kadınlara o güveni verebiliyor musun.
Sokağındaki çocuklara sahip çıkma komiteleri örgütleyebiliyor musun?
İşte o zaman efsane olursunuz. İşte yeni Kuvva-i milliye böyle ayağa kalkar. İşte Denizler, Dev Gençler böyle devleşir.
Ülkenin önündeki en büyük engel, kafalarımızı ve ellerimizi kelepçeleyen kendi ideolojilerimiz.
Kırın artık zincirlerinizi.
Sokağına sahip çıkmadan, memleket kurtarılmaz. Memleket dediğin sokakların toplamından ibaret.
Aşk ile.