Ekrem İmamoğlu, Batı Almanya Şansölyesi olarak görev yapmış (1974-1982) sosyal demokrat politikacı Helmut Schmidt Vakfı'nın davetlisi olarak Berlin İletişim Müzesi’nde düzenlenen “Adil Bir Demokrasi İçin” konulu etkinlikte konuştu.
İmamoğlu, Berlin ziyareti kapsamında vakıfta yaptığı konuşma öncesinde Berlin Eyalet Parlamentosu oturumuna misafir olarak katıldı. Burada Berlin Eyalet Başbakanı Kai Wegner ve Türkiye kökenli milletvekilleriyle bir araya gelen İBB Başkanı, Kreuzberg’de esnafları da ziyaret etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Berlin’de düzenlenen etkinlikte işleyen bir demokrasinin başarı kriterleri üzerine net ifadelerde bulundu. İmamoğlu, “Adil bir demokraside her ses duyulur ve her bakış açısı kabul edilir. Bu, canlı bir çeşitliliği teşvik eder ve adaletin, herkes için eşit fırsatların temeli olmasını sağlar,” dedi.
İmamoğlu, 500 kişinin katıldığı“Adil Bir Demokrasi İçin!” başlıklı etkinlikte çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Peer Steinbrück’ten İmamoğlu’na Övgü
Konferansı açan BKHS Yönetim Kurulu Başkanı Peer Steinbrück, İmamoğlu’nu şu sözlerle takdim etti: “O, demokratik temel değerlere, şeffaflığa, hesap verebilirliğe ve açık diyaloğa sarsılmaz bir bağlılık gösteriyor. İdeolojik sınırların ötesine geçerek insanların ihtiyaçlarını merkeze koyması, onu Helmut Schmidt’in kamu yararı ve demokratik diyalog için gösterdiği çabayla aynı çizgide konumlandırıyor.”
“Popülizm Yerine Demokratik Halkçılık”
Konuşmasında “democratic peopleism versus populism” (demokratik halkçılık vs. popülizm) kavramını açıklayan İmamoğlu, siyasi eylemlerde birlik, adalet ve saygının merkeze alınması gerektiğini söyledi. Bunun, demokrasinin sadece hayatta kalmasını değil, aynı zamanda gelişmesini sağlayacak şehirler ve toplumlar yaratmak için bir fırsat sunduğunu ifade etti:
“Bu değerleri benimsemekle yalnızca İstanbul’u ileriye taşımakla kalmayıp, adil bir demokrasinin neler başarabileceğine dair küresel bir standart belirleyebileceğimize inanıyorum.”
"Sonlarının geldiğini görüyorum"
Buradaki konuşmasında son dönemlerde yeniden yaşanmaya başlayan kayyum atamalarına da değinen İmamoğlu, “Türkiye'de, otokrat bir anlayışla üretilen kötü rejimin çıktıları üzerinden uygulamalarıyla bizi köşeye sıkıştırırken, toplumda artan karşılığımız, desteğimiz, onların öfkesini daha çok arttırıyor. Ve bu sefer de kendi ellerindeki gücü, kötü olarak vatandaşın aleyhine, Türkiye'deki demokrasinin aleyhine kullanmaya devam ediyorlar. Ben, onların stresinin arttığını, kötülükleriyle beraber önümüzdeki seçimde sonlarının geldiğini görüyorum. Dolayısıyla, ‘bana nasıl bir karakter yükleniyor’ derseniz, böyle bir ortamda, vallahi güçlendikçe güçleniyorum. Yani mücadele gücümü, tarif bile edemiyorum, enerjimi tarif bile edemiyorum” diye konuştu.
Almanya-Türkiye İş Birliğinin Önemi
İmamoğlu, Almanya’nın Türkiye için güçlü bir ortak olduğunu belirtti ve Almanya’daki 3,5 milyonluk Türk toplumunun, ülkedeki demokrasiye önemli katkılarda bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olduğunu ve iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu iş birliğinin sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde demokrasinin karşı karşıya olduğu tehlikelerle mücadelede kritik bir rol oynayacağını söyledi:
“Demokratlar, küresel zorluklarla başa çıkmak için net bir yol haritasına ihtiyaç duyuyor.”
Demokrasiye Yeni Bir Perspektif
Konferansın sonunda, demokrasinin yeniden düşünülmesi gerektiğini belirten İmamoğlu, barışın yalnızca ulusal sınırlarla sınırlı kalamayacağını, dünya barışının ancak içeride sağlanan barışla mümkün olabileceğini söyledi.
Sonraki panelde ise İmamoğlu, Dr. Nathalie Tocci, Dr. Elisabeth Winter ve moderatör Kristie Pladson ile birlikte, işleyen bir demokrasinin başarı kriterlerini ve bu kriterlerin nasıl güçlendirilebileceğini tartıştı. Tartışmada, Donald Trump’ın yeniden seçilmesinin etkileri ve Almanya’daki koalisyon hükümetinin dağılmasının geleceği üzerindeki olası etkileri gibi konular da ele alındı.