SİNOP’TA ANAMIN KÖŞESİ
Bizim köyde bir gelin varmış, adı “Eringen Rükiye”. Hep övünürmüş: “Yok benim gibi ekmek açan!”. Lakin adı gibi gerçekten de çok üşengeç ve bahane uydurmakta büyük ustaymış. Yine de bir gün onu komşu kadınlar „ekmek etmeye“ çağırmışlar. Bizim köyde adettir, kadınlar bir evde buluşur, o gün o evin ekmeğini pişirirler ve sırasıyla her evin ihtiyacı giderilir. Rükiye hamurun başına oturmuş ve bir türlü işe girişmemiş bu yüzden Döndü kadın:
„Gız, ne bekliying, ekmağı açsana!“ demiş.
Meğer Rükiye o evdeki oklavayı beğenmemiş.
“Bizim eving oklağası olaydı da, beni öyle göreydingiz.”
Döndü hemen kızını salmış, istediği oklavayı getirtmiş.
“Buyur, gızım.”
Rükiye birkaç dakika uğraşmış, ama olmamış.
“Bu iskamlağa heç ıraat dağıl!”
“Olur, gelin gızım. Evingizden onu da getirek.”
İskemle gelmiş, ama yine olmamış.
“Döndü Bacı, iskamlağa gelik, ama harada minderimiz? Bana o da gerek!”
Döndü’nün kızına acıyan Ümmü hemen oradan kendi kızına seslenmiş:
“Gız Fadıma, Rükiye bacıng gile var da, Türkan Ana’ngdan o minderi iste!”
Aradan dakikalar geçmeden Fadime minderle dönmüş.
İskemlenin üstüne minderini sermiş, eline oklavasını almış ama yüzü yine doğrulmamış, ekmeği hâlâ açamamış.
“Ümmü Bacı, biliying mi, ben hamırı hep bizim ekmek tahtasında açıyim. Bu sizinki heç olmıyi.”
“Rükiye, gaynanang o tahtayi, bizim döllere inanmaz, varıp ben alıyim.” demiş Döndü kadın ve birkaç dakika geçmeden ekmek tahtasıyla gelmiş.
Döndü’yle Ümmü birlikte:
“Gızım, hadi başlayak, çok ağleştik. Aşam olmadan ekmağımızı edek!”
Fakat Rükiye’nin sorunları henüz bitmemiş.
“Eyi diying da, gene olmıyi.”
“Gız, gavurung gızı, şimdi neying ağsik?”
Rükiye’nin yanıtı:
“Anamıng köşesi!”
SİNOP’TA ANAMIN KÖŞESİ
Bizim köyde bir gelin varmış, adı “Eringen Rükiye”. Hep övünürmüş: “Yok benim gibi ekmek açan!”. Lakin adı gibi gerçekten de çok üşengeç ve bahane uydurmakta büyük ustaymış. Yine de bir gün onu komşu kadınlar „ekmek etmeye“ çağırmışlar. Bizim köyde adettir, kadınlar bir evde buluşur, o gün o evin ekmeğini pişirirler ve sırasıyla her evin ihtiyacı giderilir. Rükiye hamurun başına oturmuş ve bir türlü işe girişmemiş bu yüzden Döndü kadın:
„Gız, ne bekliying, ekmağı açsana!“ demiş.
Meğer Rükiye o evdeki oklavayı beğenmemiş.
“Bizim eving oklağası olaydı da, beni öyle göreydingiz.”
Döndü hemen kızını salmış, istediği oklavayı getirtmiş.
“Buyur, gızım.”
Rükiye birkaç dakika uğraşmış, ama olmamış.
“Bu iskamlağa heç ıraat dağıl!”
“Olur, gelin gızım. Evingizden onu da getirek.”
İskemle gelmiş, ama yine olmamış.
“Döndü Bacı, iskamlağa gelik, ama harada minderimiz? Bana o da gerek!”
Döndü’nün kızına acıyan Ümmü hemen oradan kendi kızına seslenmiş:
“Gız Fadıma, Rükiye bacıng gile var da, Türkan Ana’ngdan o minderi iste!”
Aradan dakikalar geçmeden Fadime minderle dönmüş.
İskemlenin üstüne minderini sermiş, eline oklavasını almış ama yüzü yine doğrulmamış, ekmeği hâlâ açamamış.
“Ümmü Bacı, biliying mi, ben hamırı hep bizim ekmek tahtasında açıyim. Bu sizinki heç olmıyi.”
“Rükiye, gaynanang o tahtayi, bizim döllere inanmaz, varıp ben alıyim.” demiş Döndü kadın ve birkaç dakika geçmeden ekmek tahtasıyla gelmiş.
Döndü’yle Ümmü birlikte:
“Gızım, hadi başlayak, çok ağleştik. Aşam olmadan ekmağımızı edek!”
Fakat Rükiye’nin sorunları henüz bitmemiş.
“Eyi diying da, gene olmıyi.”
“Gız, gavurung gızı, şimdi neying ağsik?”
Rükiye’nin yanıtı:
“Anamıng köşesi!”
Bizim köyde bir gelin varmış, adı “Eringen Rükiye”. Hep övünürmüş: “Yok benim gibi ekmek açan!”. Lakin adı gibi gerçekten de çok üşengeç ve bahane uydurmakta büyük ustaymış. Yine de bir gün onu komşu kadınlar „ekmek etmeye“ çağırmışlar. Bizim köyde adettir, kadınlar bir evde buluşur, o gün o evin ekmeğini pişirirler ve sırasıyla her evin ihtiyacı giderilir. Rükiye hamurun başına oturmuş ve bir türlü işe girişmemiş bu yüzden Döndü kadın:
„Gız, ne bekliying, ekmağı açsana!“ demiş.
Meğer Rükiye o evdeki oklavayı beğenmemiş.
“Bizim eving oklağası olaydı da, beni öyle göreydingiz.”
Döndü hemen kızını salmış, istediği oklavayı getirtmiş.
“Buyur, gızım.”
Rükiye birkaç dakika uğraşmış, ama olmamış.
“Bu iskamlağa heç ıraat dağıl!”
“Olur, gelin gızım. Evingizden onu da getirek.”
İskemle gelmiş, ama yine olmamış.
“Döndü Bacı, iskamlağa gelik, ama harada minderimiz? Bana o da gerek!”
Döndü’nün kızına acıyan Ümmü hemen oradan kendi kızına seslenmiş:
“Gız Fadıma, Rükiye bacıng gile var da, Türkan Ana’ngdan o minderi iste!”
Aradan dakikalar geçmeden Fadime minderle dönmüş.
İskemlenin üstüne minderini sermiş, eline oklavasını almış ama yüzü yine doğrulmamış, ekmeği hâlâ açamamış.
“Ümmü Bacı, biliying mi, ben hamırı hep bizim ekmek tahtasında açıyim. Bu sizinki heç olmıyi.”
“Rükiye, gaynanang o tahtayi, bizim döllere inanmaz, varıp ben alıyim.” demiş Döndü kadın ve birkaç dakika geçmeden ekmek tahtasıyla gelmiş.
Döndü’yle Ümmü birlikte:
“Gızım, hadi başlayak, çok ağleştik. Aşam olmadan ekmağımızı edek!”
Fakat Rükiye’nin sorunları henüz bitmemiş.
“Eyi diying da, gene olmıyi.”
“Gız, gavurung gızı, şimdi neying ağsik?”
Rükiye’nin yanıtı:
“Anamıng köşesi!”