Selahattin Demirtaş, Canan Kaftancıoğlu derken Erdoğan şimdi de en büyük rakiplerinden Ekrem İmamoğlu'nu siyasi arenadan safdışı etmeye çalışıyor ve elbette hukuku kendi siyasi emellerine alet ederek.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasının ardından oklar, kararın açıklandığı esnada Saraçhane'de bulunmak yerine Almanya'ya giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelmişti ki, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den beklenmedik bir destek aldı.
Bahçeli'nin; ''Kılıçdaroğlu’nu tuzağa düşürmek için manevra yapanlara en iyi cevabı CHP’ye oy veren kardeşlerim verecektir. Saraçhane kumpası tutmaz..... Kılıçdaroğlu’nu katakulliye getirip İmamoğlu’nu parlatma arayışı ve amacının cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesiyle ilgili olduğu kesindir.'' sözleri, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın, ''Saraçhane'de düzenlenen miting, Kılıçdaroğlu'na yönelik bir operasyondu.'' demesi aslında iktidar cephesinin, 6 ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşılarında kimi aday görmek istediklerinin en açık, en bariz örneğidir.
Tam da aynı günlerde Sabah'tan Yeni Akit'e, CNN Türk'ten Hürriyet'e kadar iktidar medyasının Kılıçdaroğlu aşkı kabardı, hele A Haber'in bir, ''Kılıçdaroğlu’na 14 Aralık darbesi!'' başlıklı bir haberi var ki izleyenin midesi bulanır.
Şimdi İmamoğlu’na siyasi yasak getiren karar önce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinafa taşınacak, Bölge Adliye Mahkemesi, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararını onarsa bu sefer karar Yargıtay’a taşınacak.
Süreç uzun gibi görünüyor, yani İmamoğlu bu uzun süreceği tahmin edilen süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine devam edebilir, hatta Cumhurbaşkanı adayı da olabilir.
Ancak bu noktada Selahattin Demirtaş Twitter hesabından; "Bana verilen ceza üst mahkemede Saray'ın açık talimatıyla 41 günde, Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı'ya verilen ceza ise 35 günde onaylandı. Üzgünüm ama sarı öküzü vermeyecektiniz. Yine de geç değil. Şimdi hep birlikte direnme ve hep birlikte kazanma zamanıdır" dedi.
Yani süreç jet hızı ile noktalanabilir ve İmamoğlu'na siyasi yasak getirilirken Kılıçdaroğlu en büyük parti içi rakibinden kurtarılmış olur, karşılığında da İstanbul Büyükşehir Belediyesi yeniden AKP'ye geçer.
Önceki gün Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesi yapıldı. İYİ Parti Genel Başkanı görüşmenin ardından, altılı masa dağılmayacak mesajı verirken, Kılıçdaroğlu iyi ve faydalı bir görüşme olduğunu söylemekle yetindi.
Burada Akşener'in 'Altılı masa dağılmayacak' vurgusu önemli, Akşener daha önce de adayı altılı masadaki genel başkanların vereceğini açıklamış, Babacan, ''Altı partinin de desteklediği bir isim gerekiyor. Partilerden birisi desteklemiyorsa altılı masanın adayı olmaz" demişti.
Peki ya Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı hayalinden vazgeçmezse ne olacak?
Türk futbolunu az çok takip edenleriniz bilir, mağlup olunan birkaç maç sonrası kamuoyunda teknik direktörle yolların ayrılacağı yazılıp çizilmeye başlar, sonra kulüp başkanı basının karşısına çıkar ve teknik direktörle yollarına devam edeceklerini açıklar, işte tam da kırılma noktası burasıdır çünkü bir süre sonra mutlaka o teknik direktörle yollar ayrılır.
Şimdi 'Altılı masa dağılmayacak.' açıklamasını bu yönüyle tekrar düşünmek gerek.
Umarım altılı masa en doğru aday üzerinde anlaşabilir ve umarım bu öyle bir aday olur ki; AKP rejiminden bıkmış insanlar yürüyerek değil, koşa koşa sandığa giderler.