Teşekkür mahiyetinde, Kuzey Irak’taki Amerikan üssü’nü biz inşa ettik. Erbil Havalimanı’nı biz yaptık. Süleymaniye Havalimanı’nı da... Rahat gidip gelsinler diye, tarifeli uçak koyduk.
*
Şahane kampuslarıyla üniversiteler yaptık. Türkiye’nin güneydoğusu’nda dünyaya geldiysen, bu üniversitelere sınavsız kabul ediyorlar. Yurt ücretsiz.
200’er dolar harçlık veriyorlar.
*
İçişleri Bakanlığı binasını, Kültür Bakanlığı binasını, Merkez Bankası binasını, Kürdistan Başbakanlık Binası’nı biz yaptık. Kuzey Irak’taki Amerikan
Elçiliği binası da bizim eserimiz.
*
Elektriği kim veriyor? E biz tabii... Üstelik, kendi vatandaşımıza kilovatsaatini 20 kuruştan veren hükümetimiz, Kuzey Irak’a 10 kuruştan veriyor. Kullandıkları “ampul” de bizden.
İçme suyu şebekesini, kanalizasyonu, arıtma tesislerini, sulama kanallarını, enerji iletim hatlarını, otoyollarını, demiryollarını, köprülerini, tünellerini, viyadüklerini biz yaptık. Plazalar, iş kuleleri, 14’er katlı apartmanlar, bahçeli, havuzlu villalar yapıyoruz.
*
Petrol ve doğalgazı bize satsınlar diye, kendimize, kendi ellerimizle boru döşedik.
*
Sosyal yaşam gelişsin diye, spor salonlarını, alışveriş merkezlerini, sinemalarını, kültür merkezlerini inşa ediyoruz. Çocukları mutlu olsun diye,
sevabına oyun parkları kuruyoruz.
*
Yaralı pkk’lıların tedavi gördüğü hastanelerini biz yaptık. Erbil’deki hastanede çalışan bi Türk doktorun röportajı vardı geçenlerde, “buraları İstanbul’dan güvenli” diyordu.
*
Erbil caddelerindeki okaliptüs ağaçları savaş sırasında kurumuştu, vah vah, derhal devreye girdik, sosyal sorumluluk projesi kapsamında, para almadan, palmiye ağaçları diktik.
*
Türk müteahhitlerle ortak iş tutan peşmerge işadamı Hacı Süleyman’a mikrofon uzattı bizim televizyonlardan biri, “geleceğin Dubai’si olacağız, açılımı destekliyoruz” dedi adam.
*
Çöpçülük de bizim... İnsanın koltukları kabarıyor. Belediye binalarıyla beraber, caddelerin, sokakların temizlik ve çöp toplama işini yapıyoruz, ne kadar gurur duysak azdır yani... Kamu hizmetlerindeki garsonluk ve “uşaklık” işine de talibiz, layık görülmemiz an meselesi.
*
2 bin 500 firmamız, 5 bin mühendisimiz, 100 bin işçimiz harıl harıl çalışıyor...
Ki, güzelleşsin Kuzey Irak.
Mesela, en son 7 yıldızlı bi otel yaptık Süleymaniye’de, ismi Güzellik Şehri!
*
Hal böyleyken...
Evlatlarımızı şehit edenler, elini kolunu sallaya sallaya nereden geliyor?
Oradan.
*
Karakollarımız nasıl?
Barakadan.
*
Bildiğin, briket.
Çatıları, teneke.
Gerek yok rokete...
Mermiyle süzgeç gibi oluyor tavan.
*
Bakın, iddia ediyorum...
Sınırdaki kampları, Kandil’deki mağaraları şöyle insanca yaşanır bi hale getirmek için ihaleye çıksın Murat Karayılan...
İşi Türkiye kapmazsa, yüzüme tükürün.
*
Petrol ve doğalgazı bize satsınlar diye, kendimize, kendi ellerimizle boru döşedik.
*
Sosyal yaşam gelişsin diye, spor salonlarını, alışveriş merkezlerini, sinemalarını, kültür merkezlerini inşa ediyoruz. Çocukları mutlu olsun diye,
sevabına oyun parkları kuruyoruz.
*
Yaralı pkk’lıların tedavi gördüğü hastanelerini biz yaptık. Erbil’deki hastanede çalışan bi Türk doktorun röportajı vardı geçenlerde, “buraları İstanbul’dan güvenli” diyordu.
*
Erbil caddelerindeki okaliptüs ağaçları savaş sırasında kurumuştu, vah vah, derhal devreye girdik, sosyal sorumluluk projesi kapsamında, para almadan, palmiye ağaçları diktik.
*
Türk müteahhitlerle ortak iş tutan peşmerge işadamı Hacı Süleyman’a mikrofon uzattı bizim televizyonlardan biri, “geleceğin Dubai’si olacağız, açılımı destekliyoruz” dedi adam.
*
Çöpçülük de bizim... İnsanın koltukları kabarıyor. Belediye binalarıyla beraber, caddelerin, sokakların temizlik ve çöp toplama işini yapıyoruz, ne kadar gurur duysak azdır yani... Kamu hizmetlerindeki garsonluk ve “uşaklık” işine de talibiz, layık görülmemiz an meselesi.
*
2 bin 500 firmamız, 5 bin mühendisimiz, 100 bin işçimiz harıl harıl çalışıyor...
Ki, güzelleşsin Kuzey Irak.
Mesela, en son 7 yıldızlı bi otel yaptık Süleymaniye’de, ismi Güzellik Şehri!
*
Hal böyleyken...
Evlatlarımızı şehit edenler, elini kolunu sallaya sallaya nereden geliyor?
Oradan.
*
Karakollarımız nasıl?
Barakadan.
*
Bildiğin, briket.
Çatıları, teneke.
Gerek yok rokete...
Mermiyle süzgeç gibi oluyor tavan.
*
Bakın, iddia ediyorum...
Sınırdaki kampları, Kandil’deki mağaraları şöyle insanca yaşanır bi hale getirmek için ihaleye çıksın Murat Karayılan...
İşi Türkiye kapmazsa, yüzüme tükürün.