İkinci Dünya savaşı sonrası karşı devrimcilerin sosyalist yönetimlere ”totaliter” rejim yakıştırmaları ve bu konudaki ısrarları Sovyetler Birliğinin son yıllarında ve yıkıldıktan hemen sonra karşılığını buldu.
Bugün Kapitalizmin ve Emperyalizmin Sovyetler Birliği çözüldükten sonra Dünya’yı ne hale getirdiğini, eşitsizliklerin, yoksulluğun arttığı bir Dünyada Özgürlüklerinde olamayacağını acı deneyimlerle insanlık öğrenmiş oldu. Bulgaristan Sosyalist Cumhuriyetine ve kurucusu Dimitrov’a dair yazılmayı hak eden birçok şeyi ileriki yazılara bırakıp devam edeyim.
Karşı devrimcilerin ”totaliter sanat müzesi” olarak tanımladıkları 7500 metrekarelik alana kurulan bu müze şehrin dışında bir alana kurulmuş.
Şehir merkezinden metroya binildiğinde Dimitrov durağında inerek bu müzeye ulaşılıyor.Müzenin girişinde Sovyetler Birliği çözüldükten sonra Komünist partisi binasından sökülüp şehrin dışına taşınmış bulunan yıldız, müzeye gelen misafirlerini karşılıyor.
Müzede devasa Lenin heykeli göze çarparken bir diğer ilgi çekici heykel ise G.M. Dimitrov’un ki oluyor. Dimitrov'un şehrin hiçbir yerinde olmayan heykeli bu müzede birçok farklı yerde karşımıza çıkıyor. En dikkat çekicilerinden birisi konuşma yaparkenki anının heykelleştirilmesi sanırım. Dimitrov 1933’te Reichstag Yangını’ndan sorumlu tutulan komünistler arasındadır. Leipzig savunması olarak bilinir. İyi bir hatip oluşu o heykeli yapanlara ilham vermiş olmalıdır.
İkinci dünya savaşı esnasında faşizme karşı mücadele etmiş partizan erkek ve kadınların birlikteliğini simgeleyen heykellerin yanı sıra işçi kadın ve erkeklerinde ve Savaş esnasındaki çocukların, heykelleri müzedeki yerini almış. Devasa heykeller dikkat çekerken insanın göz göze geldiği birçok heykelde bulunmakta.
Müzede yer alan heykeller 1950 ile 1980 arasında Bulgar sanatçılar tarafından yapılmış. Müzenin yanında bulunan binada resim sergileri de yapılıyor.”Bugün yarının dünüdür” temalı bir resim sergisi vardı. Sergi İtalya, Venezüella, İran, Belçika gibi Ülkelerin fotoğrafçılarının sokakta çekmiş oldukları fotoğraflardan oluşuyordu.
Marks, Engels, Stalin gibi Sosyalizm mücadelesinde önemli yerleri olan bu isimlerin heykellerinin orada olmaması diğer dikkat çekici yanını oluşturuyor müzenin.
Sofya’nın eski Sovyet şehri olmasından kaynaklı güzelliklerinin şehirde hala kendisini hissettiriyor oluşunu yazmaya devam edeceğim. Ekim devriminin 104. Yılında yeni devrimlere yol alacağımızı bilerek tarihimize baktığımızı da belirteyim.
Özgür Hüseyin Akış