„Dandini dandini dasdana

Tayyip girdi bostana

Kov bostancı Tayyip’i

Yemesin memleketi!”

17 Aralık 2013 tarihinden beri konuşulan konu aynı olsa da, konunun ele alınışı artık aynı değil. Türkiye’de politikanın ünlü yöntemi yine işlerlik kazandı: „Alıştır ki yeniden daha büyüğüyle kazıklayabilesin!“ „Yetmez ama evet!“ „Yetmez ama, buna da çok şükür, gerisi gelir elbet!“ „Yetmez ama belki yağlı kazık geridedir, kim bilir!“

Ne diyor Sezen Aksu “Hadi Bakalım” isimli şarkısında?

“Bir yanımız hep duruma müsait / Ne kadar uyarsa o kadar ister!”

Bazı insanlar “Bıktık be, başka konu mu yok” demeye başladılar. Hatta “Ben istifa ediyorum, başbakan da istifa etsin” diyen bakanın kısa bir süre sonra ortaya çıkıp; “Pişmanım, başbakanımdan özür diliyorum, istifamı da geri alıyorum” demesi bile pek ilginç gelmiyor kimseye. Yolsuzluktan, rüşvetten tutuklananlara da iktidar tarafından mesaj gönderildi: “Bir kaç ay daha yatın, bir şey olmaz, biz yasaları hazırlayacağız, oradan tertemiz çıkacaksınız! Sizi bakan bile yaparız!”

Hırsızlar, rüşvet yiyenler, yolsuzluk yapanlar, meydanlarda insanları kurşunlayanlar, zehirli gazla boğanlar, uçaklarla insanları bombalatan katiller iktidarda. Recep Tayyip Erdoğan kendi partisinden seçilip milletvekili olan, sonra da istifa eden kişileri „Tuzluk“ diye isimlendirdi. Ol nedenle o ülke bir muz cumhuriyeti değil, bostanında hırsızların kol gezdiği, tuzlukların milletvekili seçildiği tohumluk hıyarlar cumhuriyetidir!

„Dandini dandini dasdana..“

Avrupa’da yaşanılan bazı olayları birlikte anımsayalım:

1-Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un siyasi yaşamını bitiren olay özetle şuydu: “2008 yılında film prodüktörü Groenewold Wulff’u Münih'e davet etti. 750 euroluk geceleme masrafını film prodüktörü ödedi. Wulff bu jest karşılığında büyük bir Alman şirketine mektup yazarak prodüktörün bir film projesinin maddi bakımdan desteklenmesini istedi. Şirketin genel müdürü bu isteği geri çevirdi. Savcı; Wulff'un rüşvet aldığı gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti ama mahkeme sadece çıkar sağlama iddiasının mahkemede görülmesine karar verdi.”

2- İspanya Kralı’nın kızı Prenses Cristina, “Vergi kaçırma ve para aklama” iddiasıyla yargılanıyor. Olay basına yansıdı. Hakim sorularını sordu, Prenses de „Para işleriyle ilgilenmiyorum, kocam ilgileniyor, ona güveniyorum“ dedi.

Şimdi Türkiye’ye dönelim: Gazetelere geçen haber şöyleydi: “İstanbul'da başlatılan rüşvet operasyonu kapsamında evinde arama yapılan Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinde kütüphanedeki ayakkabı kutuları içerisinde 4,5 milyon Dolar bulundu. “

Halk Bankası kimin?

Halk Bankası’nın %51 hisseyle 1. ortağı “T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı”. Halk Bankası’nın yönetiminden de denetiminden de Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı sorumlu. O bankada ister gelişme, ister yolsuzluk olsun, ilk sorumlu Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’dır.

Evindeki ayakkabı kutularının içinden 4,5 milyon Dolar çıkan Halk Bankası genel müdürünü savunan kim? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

Halk Bankası’na Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu yeni genel müdür seçen, daha doğrusu „Atayan“ kim? Başbakan Yardımcısı Ali Babacan.

Yolsuzluk iddiasıyla tutuklanan Halk Bankası eski genel müdürü hakkında Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından açılan resmi bir soruşturma var mı? Yok!

„Dandini dandini dasdana..“

Bir falcı Recep Tayyip Erdoğan’ın falına bakıyormuş:

-Efendim, falınızda kasalar görünüyor!

-Haaa, onlar mı? Yoksullara dağıttığımız domateslerin kasalarıdır.

-Efendim bir de ayakkabı kutuları var falınızda.

-Olur elbet, inkar mı edelim, yoksul çocuklara dağıttığımız ayakkabıların kutuları onlar.

-Efendim fincanın bir yerinde villa gibi bir şeyler, öteki yerinde de yelkenliler, gemiler…

-Eee, uzattın ama, cemaatçi misin nesin? Ne yani koskoca başbakanın çocukları gecekondu da mı yaşasınlar, takaya mı binsinler?

„Dandini dandini dasdana..“

Daha bitmedi elbette. Tayyip Erdoğan yeni “İnternet yasası” ile ilgili olarak dedi ki:

“Bunu sansür olarak algılamak insafsızlıktır. Hatta bu yasa interneti daha özgür hale getiriyor.
Milli iradenin gücünü daha da kuvvetlendireceğiz. Özel yaşamı ihlal etmek özgürlük değildir. Yasak diyerek, sansür diyerek insanları dışarı dökmek isteyenler başka amaçların peşindedirler.“

Kimse çıkıp demiyor ki: İyi de başbakan efendi; 9-10 yaşındaki çocukları İMAM NİKAHIYLA nikahlamayı "SÜNNET" sayıyorsunuz!
-Tecavüze uğrayan çocuklar için "TECAVÜZ EDENLE EVLENSİN" diye emrediyorsunuz.
-Tecavüze uğrayan bir kadın hamile kaldığında kürtaj yapmasına izin vermiyor, "DOĞURSUN, DEVLET BAKAR" diyorsunuz.
-Gençlerin el ele gezmeleri bir yerlerinize batıyor!
-Gençlerin aynı dairelerde yaşamaları beyninizin içinde porno sahneleri yaratıyor.

-Kadın yalanmazsa erkek dolanmaz, diye höykürüyorsunuz.

-Kadınlar tahrik edici şekilde giyiniyor, tecavüze kapı aralıyorlar, diyorsunuz,

-Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksiniz, diye meliyorsunuz,

-Beyniniz iki bacağınızın arasına sıkışmış, bir türlü yukarıya çıkamıyor. Sonra da „Efendim internette porno seyrediyorlar“ diye yakınıyorsunuz.

„Dandini dandini dasdana!“

Şimdi elbette AKP’liler ve onların gizli dayanışmacıları çıkıp diyecekler ki: „Adam hepinizin iyiliğini, cennete gitmenizi istiyor. Siz de anlamadan dinlemeden adama „Çökelekten Diktatör“ diyerek saldırıyorsunuz. Sonra Taksim’e gidip olay çıkarıyorsunuz, „İnternetime dokundurtmam“ diye bağırıyor, halkı rahatsız ediyorsunuz. Gelmez mi TOMA’lar üzerinize, sıkmazlar mı kimyasal karışımlı suyu derinize, tepenizde patlamaz mı biber gazı fişekleri.. Sırtınıza inmez mi demir coplar? İnternet serbest kalsın da „Porno“ izleyesiniz, ahlakınız mı bozulsun? Birileri de kalkıp „Bilalim Bilalim, yediklerinin hepsi benim helalim“ diye kasetler mi yayınlasın internette? Sizi gidi vatan hainleri sizi, Tayyip bilmiyor mu sizin „Kökünüzün“ nerede olduğunu?“

Ne bileyim ben, sanki her şey „İşte öyle dandini gibi bir şey“ oldu o ülkede.

Sevgiler.

[email protected]