Gündem zengini ülkemizde gündemleri kaçırmadan izleyebilmek hiç de kolay değil. Gündemleri izlemeye çalışırken şu gerçek ortaya çıktı, mevcut iktidar azımsanmayacak derecede yıpranmış durumda.
Bilindiği gibi, RTE'nin araştırma şirketlerinin elde ettiği sonuçlardan söz etme alışkanlığı olsa da, araştırma şirketlerinin çalışmalarından söz edemez hale geldi. Çünkü yandaş araştırma şirketi bile eğer erken seçim yapılırsa, sonuçların Cumhur İttifakı aleyhine olacağını açıklamak zorunda kaldı.
İktidarlar güç kaybetmeye başlayıp, işler tersine dönmeye başlayınca kaçkınlar çoğalır. Yandaşlar cenahında çözülme başlar. Hatta “Beşli Çete” içinde yer alan Cengiz-Limak arasında bile ihale kapışması oldu.
Sedat Peker itirafları, iktidarı tepe tepe kullananlar arasındaki kapışmanın örneklerinden biri. Kontrgerillanın kullandığı mafya babası şefliği başkasına devredilince yurtdışına çıktı. Bir süre sonra, tripotlar karşısında “birlikte yürüdükleri” yola ilişkin belgeli, kayıtlı itiraflara başladı. Belirlediği hedef doğrultusunda, Soylu'dan Binali Yıldırım'a, Mehmet Ağar'dan Burhan Kuzu'ya mafya-siyaset ilişkiler ağını teşhire yöneldi. Kayda alınan yatak odaları videolarının katkısıyla her türlü kirli işi çekip çevirdikleri dile getirildi.
Burhan Kuzu'nun eski danışmanı Sinan Çiftçi, 8 Ağustos 2021'de Bizim TV Youtube kanalındaki açıklamasında şöyle dedi;
“Burhan Kuzu, ciddi paralara iş takibi yapardı. En çok Berat Albayrak'ı kullanırdı. Fuat Oktay, Mustafa Şentop'a da çok iş çözdürdü. Bu olaylar daha da büyümesin diye Zindaşti dosyasını kapatmak için hastanede Burhan Kuzu'nun fişini çektiler diye düşünüyorum.”
Güç bende diyenlerin hiçbir kaygı duymadan yürüttükleri mafya-siyaset ilişkiler ağının düzeysizliği ortaya çıktı. Sezgin Baran Korkmaz ile ortaklarının ABD'de kazık atarak kazandıkları paraları “özel” uçakla Türkiye'ye getirmelerinden tutun, Paramount Oteli'ne, Yalıkavak Marina'ya kadar her yere çöküldüğü bir dönem yaşanmaktadır.
“128 milyar dolar nerede?” sorusunun günlük konuşma diline girdiği günlerde, Merkez Bankası'ndaki “kefen paraları”nın bile kullanıldığı ortaya çıktı. MB rezervlerinin eksi 40 milyar dolar noktasına nasıl taşındığı sorularına ikna edici yanıt veremeyen iktidar, yabancı ülkelerle swap anlaşmaları yaparak ekonomik krizini öteleme çabasında.
Orman yangınları felaketi başlayınca, THK'yı kayyum atayarak yok ettiği gerçeği tekrar dile getirildi. Kayyum atanan THK, yangın söndürme uçaklarının depolarının 100 litre eksik olduğu gerekçe gösterilerek ihalelerden dışlanmıştı. Tatil bölgeleri ve Dersim'de ormanlar yanarken, Tarım ve Orman Bakanı bir tane bile yangın söndürme uçağımızın olmadığını açıkladı.
Orman yangınları, 28 Temmuz geceyarısı kanunuyla orman alanlarındaki yapılaşma tasarrufu Orman Bakanlığından alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkisine verildiğinde başladı. Kanun imzalanır imzalanmaz, orman yangınları başladığında, THK'nın yangın söndürme uçakları 4 milyon dolarlık harcama yapılmadığından kullanılamaz haldeydi. Üstüne üstlük, yeterli sayıda yangın söndürme helikopteri de yoktu...
Yangınlar söndürülemez hale gelince Rusya, Ukrayna, İspanya gibi ülkelerden yangın söndürme uçakları kiralayarak karizmalarını çizdirmemeye çalıştılar. Yunanistan'daki orman yangınlarını söndürmek üzere iki uçak göndereceklerini açıkladıklarında, sosyal medya ayağa kalktı. Orman yangınları başladığında tek uçağımız bile yokken, bu iki uçak nereden çıkmıştı?
Üstelik, tek sıkıntı orman yangınları ile sınırlı değildi. Orman yangınlarına seller, heyelanlar eklendi. Dünyaya hükmetme iddiasındaki iktidar orman yangınlarından kurtulmaya çalışırken sele kapıldı.
Ülke topraklarını yakıp yıkan sadece yangınlar, seller, heyelanlar değildi. Geçmişte AKP İstanbul İl Başkanı olan ve şu anda da Gelecek Partisi G.Başkan Yardımcısı olan Selim Temurci, konuk olduğu Tele1'de, kayıp silahlarla ilgili olarak şunları söyledi:
"Sedat Peker geçtiğimiz aylarda bir açıklama yapıyor, tweet atıyor ya da bir video yayınlıyor. Onunla ilgili çok kısa bir süre içerisinde ya bir videoyla ya da bir kişi tarafından söyledikleri doğrulanıyor. 'Acaba' diyorum altını çizerek, bu silah teslimatı iddiasıyla ilgili olarak Sedat Peker’in elinde bir video var; AKP bunu biliyor ve korktuğundan dolayı mı açıklama yapmıyor?Yalanlanmaktan korkuyor olabilirler..." (Cumhuriyet gazetesi, 11 Ağustos 2021)
Kayıp silahlar, silahlı milisler, cihatçılar tartışmasının önemliliği, ülkede ve yurtdışında birbirini takip eden saldırılar ile ortaya çıktı. Bir süreden beri pek çok muhalif gazeteci, siyasetçi saldırıya uğrayıp, tehdit edilmekteydi. Ülkedeki saldırılara, yurtdışına çıkmak zorunda kalan gazeteci Erk Acarer'in Almanya'da silahlı bir grup tarafından saldırıya uğraması eklendi. Avrupa Şampiyonu boksör Ünsal Arık, muhalif olduğundan dolayı ikinci kez saldırıya uğradı. Erk Acarer saldırısının ardından soruşturma yürüten Alman polisi, Avrupa'da yaşayan 55 kişiye yönelik bir ölüm listesi ele geçirildiğini açıkladı.
Orman yangınları sırasında, canlı yayın yapan Halk TV çalışanları saldırıya uğradı.
Konya'da bir Kürt aileden 7 kişi kurşuna dizilerek katledildi, evleri yakılmak istendi.
Orman yangınlarına gidenlerin yolunu uzun namlulu silahlarla kesen bir grup, Aydın'da iki kişiyi darb etti.
Ankara Altındağ Battal Gazi Mahallesi'nde yüzlerce kişi tekbir sesleriyle Suriyeli göçmenlerin oturduğu ev ve işyerlerini taşladı. Sivas, Çorum, Maraş, Madımak'ın yeni örneklerinden biri denendi. Bu toplu saldırı göçmenlere yapılsa da, tüm muhalefete iletilen tehdit mesajıydı. Kürtler ve sol muhalefet karşıtı demeçler eşliğinde ırkçı, faşist saldırılar hız kazandı.
Aslında bu saldırıların arka planına bakmak gerekiyor. Son dönemdeki toplumsal göstergelere bakıldığında “Abbas yolcu” diyebiliriz. Ne var ki, iktidar mevzilerini terketmek istemiyor. Tıpkı Tunus'da denendiği gibi, meclisin tüm yetkileri (Meclis zaten yetkisiz) elinden alınıp, tüm seçimlerin ertelenmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Kaldı ki, seçimler yapılacak olsa bile, seçim hilelerinin önüne ne kadar geçilebileceği de bilinmiyor. Ayrıca, seçimi kaybettiklerinde, hile yapıldı gerekçesiyle seçim sonucunu tanımayabilirler. Tıpkı 7 Haziran-1 Kasım 2015'de olduğu gibi, kayıp silahlarla eğittikleri cihatçı güçleri sokaklara salabilirler.
Yolcu olduğunu farkeden Abbas, iktidardan gitmemek için elinden ne gelirse ardına koymayacaktır. Bu yanıyla, eğer seçim yapılırsa, Abbas'ın yolcu olacağı kolaycılığına kapılmamak gerekiyor. Çünkü, hiçbir diktatör kendi isteğiyle iktidardan gitmek istemez.
Tüm kazanımların tek anahtarı direnmektir. İç savaşa göre örgütlenenlerin karşısına direnerek çıkmanın hazırlıklarının yapılması kaçınılmaz.
“Yaşamak direnmektir! Berxwedan jiyane!”
“Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.” (Ahmet Arif)