İstanbul'da gözaltına alınarak Ankara'ya getirilen Şebnem Korur Fincancı, çıkarıldığı Ankara Adliyesi 3. Sulh Ceza hakimliğince tutuklanarak Sincan Kapalı Kadın Cezaevine gönderildi.

İSTANBUL TABİPLER ODASINDAN AÇIKLAMA

İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan soruşturma yürütülen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya destek vermek amacıyla basın açıklaması yaptı.

Yanardağ: "Cumhuriyet'i yıktılar ama yenisini inşaa edemiyorlar" Yanardağ: "Cumhuriyet'i yıktılar ama yenisini inşaa edemiyorlar"

Erdoğan, İstanbul Tabip Odası'nda yaptığı basın açıklamasında, Fincancı'nın sözlerinin şahsi ifadesi olduğunu ve gözaltının hukuka aykırı olduğunu savundu.

Erdoğan, "Tarihin her aşamasında ve her koşulda halkın sağlığı ve iyi hekimlik için çalışan, ülkenin demokratik yaşamında vazgeçilmez bir yeri olan TTB gibi köklü bir kuruma yapılan saldırı ve kapatma girişimi demokrasi ve özgürlükler anlamında çok ciddi yıkımlara yol açacaktır." diye konuştu.

Eski TTB Başkanı Gençay Gürsoy da Fincancı'nın TTB Başkanı olarak değil, bilimsel kimliğiyle kendisine gösterilen raporları ve videoları yorumladığını, kurumun itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını öne sürdü.

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Saffet Ercan ve eski İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez de açıklamalarda bulundu. Konuşmaların ardından slogan atan katılımcılar, İstanbul Tabip Odası önünde pankart açarak fotoğraf çektirdi.

Öte yandan TTB Başkanı Fincancı'nın savcılık ifadesi açığa çıktı.

Fincancı ifadesinde şunları kaydetti:

"19 Ekim 2022 tarihinde Almanya'nın Berlin şehrinde bir konferansa katılmak için bulunduğum süre zarfında Medya Haber TV'den şahsen tanımadığım bir kişi sabah saatlerinde canlı bağlantı için bana ulaştı. Benim cep telefonu numaram herkeste olduğu için numaramı nereden aldıklarını bilmiyorum. Söz konusu haber kanalının PKK silahlı terör örgütüyle bir irtibatı olup olmadığıyla hekim olarak bilmiyorum ve ilgilenmiyorum da. Almanya'da Roza Lüksemburg Vakfı'nın 'Cezaevi Ve İnsan Hakları' konulu bir konferansında yine nerenin vatandaşı olduğunu bilmediğim, o ortamda tanıştığım bir meslektaşım içinde bulunduğum hekim arkadaşlarıma bir video gösterdi. Bizler bu videoyu izleyip karşılıklı fikir alış verişlerinde bulunduk. Benim Medya Haber TV'de canlı yayında yaptığım bağlantı öncesinde video hakkında böyle bilgi sahibi oldum. Bana sormuş olduğunuz incelenen görüntüler kapsamındaki kimyasal, toksik ve zehirli gazlarla ilgili yorum bir ön değerlendirmedir. Hekimler arasında yapmış olduğumuz video değerlendirmesi ile canlı bağlantıya çağrılmam arasında bir irtibat yoktur. Benim yaptığım bu ön değerlendirme de de herhangi bir kurum ve kuruluşa müracaatımız olmuyor. Uluslararası Cenevre Sözleşmesinde bir araştırma yapılması için devletler tarafından başvuru yapılmasını gerekmektedir. Yine ekranda görünen kulaklık ile yapmış olduğum bağlantıda ben karşıda sadece spikerin yüzünü görmekteydim. Benim haricen bir cep telefonuyla bir görüşmem olmadı. Doğrudan Skype üzerinden bağlandım. Kapatmam suretiyle bağlantım sonlandı. Kalmış olduğum otelin odasında otelin interneti ile bu bağlantıyı sağladım. Benim bundan önce Medya Haber TV gibi kimyasal silah kullanımına ilişkin canlı bağlantım olmamıştır. Yine kimyasal silahlar üzerinde Türk Tabipleri Birliği bünyesinde oluşturulan, Adli Tıp uzmanları derneğinin de aralarında bulunduğu 20 branş derneği tarafından 'Kimyasal silahlar Gösteri Kontrol Ajanları' ve 'Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarıyla Temas edenleri Sağlık Sorunlarını Değerlendirme Raporu' isimli iki ayrı kitabın hazırlanmasında bizzat aktif olarak rol almıştım. Ayrıca Forensic Science International dergisinde bu konuda bilimsel makale ve yayınları da mevcuttur. 2012 yılında Bahreyn'de 2016 yılına kadar Galatasaray Üniversitesinde Hukuk Fakültesi öğrencileriyle otopsilere katıldım. Soruşturma konusu olayla ilgili olarak kimyasal gazlara ilişkin biber gazı, siyen gazı, siyester ve göz yaşartıcı gazlar nedeniyle yaşanan olaylara ilişkin otopsilere katılmışlığım vardır. Bu olaylara ilişkin örnek almışlığımız da vardır. Yine bu konuda otopsisi önce yapılıp değerlendirme için bize başvurulduğu durumlarda vardır.

Ben Kuzey Irak yerini IPPNW raporunda okumak suretiyle öğrendim. Kapalı bir alan olduğu anlaşılıyordu ve rapor kapsamında Kuzey Irak'ta olduğundan bir bilgimiz rapor kapsamında yoktur. Bu hususu da yine yukarıda belirtmiş olduğum gibi videonun izlendiği hekim arkadaşlarımın grubunda söylemiştir. Medya Haber TV'de canlı bağlantı için arayan kişiyi tanımıyordum. Yine söz konusu yayın kuruluşunun PKK silahlı terör örgütünün irtibatlı ve geçmiş haberlerini, yayınlarını bilmiyorum. Çünkü ben hiç haber izlemeyen, hatta kendi bağlantı yaptığım programları da sonrasında izlemeyen bir insanım. Yakın dönemde Türk Tabipler Birliği görevim ve otopsili pek bir olay olmadığı için aranmamıştım ancak Türkiye İnsan Hakları Vakfında bulunduğum dönemde hak ihlallerinden dolayı daha sık aranıyor ve haber niteliği paylaşımlar ve adli tıp içerikli bilgime danışılıyordu. Ben salı gecesi saat 01:00 sularında Türk Tabipler Birliğinin Merkez Konseyi toplantısı bitiminde ikametgahımda iken o gecenin sabahı 06:00 sularında kolluk birimleri tarafından gözaltına alındım. Devamında İstanbul ilinden Ankara'ya getirildim. Sonrasında kolluktaki savunmam gece çarşamba gününe sabaha karşı 01:00 sularına kadar devam etti. Sonrasında 05:45 gibi emniyetten çıkarılarak adliyeye geldim. Tüm bu süreç benim için çok yorucuydu. Bu kapsamda üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum."