Avrupa'nın 7 ülkesinde 2010 yılından bu yana faaliyetler yürüten Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) tarafından Frankfurt'ta düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddete Hayır" başlıklı panele, yoğun ilgi gösterildi.
HEDEP İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu ile Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) Temsilcisi Sultan Ulusoy'un konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü gazeteci Ufuk Evla Bostan yaptı.
MÜCADELEDE KAYBEDİLENLER ANILDI
Dominik Cumhuriyeti'nde faşist rejim tarafından katledilen ve kadına yönelik şiddetin haftasına, mücadelesine özellikle kapitalist erkek egemen diktatörlüğe karşı mücadelede yükselmiş olan Mirabel kız kardeşleri anarak söze başlamak istiyorum diyen HEDEP İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, " Devrim ve sosyalizm mücadelesinde kaybedilen kadın devrim şehitlerini saygıyla anarak başlamak istiyorum. Bu mücadelenin neferi olmuş, özgürlük ve eşitlik mücadelesinde bedel ödemiş hapishanelerdeki tüm kadın yoldaşlarıma, siper yoldaşlarıma selam ve sevgilerimi iletiyorum." şeklinde bir kısa bir giriş konuşmasıyla başladı.
AKP REJİMİNİN KENDİ AİLE KURUMUNU OLUŞTURMA MÜCADELESİNİ GÖRDÜK
HEDEP İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, "AKP faşist rejimi iktidara geldiği andan itibaren tek yaptığı bir şey oldu. Kadın özgürlük mücadelesinin kazandığı tüm hak ve arayışları yok etmek oldu. Bunu sadece AKP iktidarı kendi politik, islam, faşist rejimindeki kendi aile yapısını güçlendirmek için yapmadı. Kapitalist hareketlerin yarattığı ve son dönemde gelişen faşist hareketlerin devlet, tanrı, aile üçgeninde nasıl AKP rejiminin kendi aile kurumunu oluşturmak için mücadele ettiğini her an gördük." dedi.
KADINI EVİN KÖLESİ YAPMA POLİTİKASI
AKP'nin ilk iktidara geldiğinde işgalci ve sömürgeci politikaları nüfus politikaları olarak belirlediğini söyleyen Çiçek Otlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kadınları kısırlaştıran, Kürt halkının kendi geleceğini yok etme anlayışını buralardan oluşturdu. Ve Mehmet Ali Çelebi gibi birini kendi partisine üye ederken de söylediği bir cümle vardı. Çok çocuk yapın dedi, Kürt halkının çok çocuk olması politikasının önüne geçin dedi. Aile politikasını buralardan oluşturmaya çalıştırdı bize yönelik. Aile politikasını oluştururken ilk yaptığı şeylerden biri de Türkiye cephesinde kadınları eve göndermek oldu. Çalışan kadınlar olarak kreş hakkımız vardı. AKP rejiminin ilk yaptığı şey kreş hakkını almak ve kadını evin kölesi yapmak için bir politika izledi. Daha sonra ise kürtaj hakkını kadınların elinden almak ve üç çocuk doğurun mesajı vermek oldu."
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ÇOK ARTTI
Türkiye'de AKP rejiminin kadına verdiği görevin "Evinize gidip oturun, çocuk doğurun, iyi bir eş olun, ev köleliğinizi burada örgütleyip yürütün" demek olduğunu dile getiren Otlu, "İktidarın kadın ve aile bakanlığını bozdu, kadın sosyal bakanlığı yaptı son olarak aile ve hizmet bakanlığına dönüştürdü. Kadına diyor ki yerin ailedir, yerin erkeğe ve çocuğa hizmet etmektir. Eğer işte çalışıyorsanız iş mesainiz, ev mesainiz bir de yatak mesainiz oluyor. Yani bu üç mesaiyi yapmayan kadın makbul kadın olarak görülmüyor, milli yerli kadın olarak görülmüyor. Kadına biçilen rolde de bunu politik olarak belirlemiş oldu. Kadının ev kölesi olması için pandemiyle birlikte hayat eve sığar dedi ve kadınları eve hapsetti. Bu dönem kadına yönelik şiddetin en çok arttığı dönemdi."
KADINLARA EV BİR MEZARA DÖNÜŞÜYOR
İktidarın kadın politikalarını çok sert bir dille eleştiren HEDEP Milletvekili Otlu sözlerine şöyle devam etti:
"Bu dönemde bir de nafaka yasası gibi bir yasa çıkarılmaya çalışılıyor. Kadınların boşanma hakkını elinden almak isteniyor. 2500 lira nafaka hakkıdır, süreç çok uzun ve yıpratıcı olduğu için birçok kadın bundan vazgeçiyor. Sığınma evlerinin de kapatıldığı için ev bir mezara dönüşüyor. Şiddeti, erkek egemenliğinin tahakkümünü kabul eden ve evde de kendisi makbul değilse öldürülmeyi, yani evi bir mezar olmaya başlıyor. 11 ay içerisinde dört yüz kadın arkadaşımız katledildi silahlı bir şekilde.. Çoğu da şüpheli ölüm. Mahkemelerde şöyle geçiyor; İntihar etmiş oluyor, bir yerden düşmüş oluyor. Yargının bugüne kadarki cezasızlık politikasını çok defa gördük. En son Pınar Gültekin davasında gördük. Ne işi vardı orada, bir erkekle ne yapıyordu, bütün özel yaşamı gazetelerde ortaya serildi. Şule Çet gibi bir kadın arkadaşımız gece plazada ne işi vardı deniliyor, böyle giyinmemeliydi deniliyor. Birçok kadın cinayetinde çok geç kahvaltı hazırlıyor, çok fazla duş yapıyor ve bu nedenle beni aldattığını düşünüyorum diyen erkeklere onurumla oynadı dediği için birçok mahkemede cezasızlık politikası uygulandığı ya da cezai indirim alıp çok az hapishane yattığını görüyoruz. Cumhuriyetin 100'üncü yılında af diye yaptıkları şeyde ise ya cinsel istismarda bulunan erkeklerin tahliyesini açıkladılar ya da kadına yönelik şiddet uygulamış birçok erkeğin tahliyesine karar verdiler."
SERMAYEYE UCUZ İŞ GÜCÜ GEREK!
Benim onurumla gururumla oynadı diyerek eşini öldüren erkeğin 2 yılının yarı açık toplam 4 yıl cezaevinde geçtiğini ifade eden HEDEP İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, "AKP rejiminin yapmaya çalıştığı tek bir şey var. Aileyi güçlendirmeye yönelik diyorlar. Bunu cemaat ve tarikatlarla da yapmaya çalıştı. Hiranur Vakfı'nın başındakinin 9 yaşındaki bir kız çocuğunu cemaat üyesiyle evlendirmesi aslında Diyanet İşleri'nin uygulamaya çalıştığı anlayış AKP tarafından uygulanmaya başlandı. Ailenin güçlendirilmesi demek sermaye egemenlerinin güçlendirilmesi demektir. Bizim bu LGBT+ nefret cinayetlerinin artması bu harekete yönelik ötekileştirme politikasının nedeni onlar tarafından bu tarz ilişkilere itiraz etmesi ya da olumsuzlaması değil. Bu tarz evliliklerin önünü açıyor diyerek İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçme politikası değil. Sermaye egemenliğini güçlendirecek bir hareket olmadığını düşünüyor. Sermaye için ucuz iş gücü gerekiyor. Kadının ev köleliğine yöneltilmesinin tek nedeni bu. Hem politik İslam rejiminin güçlenmesi hem de sermaye egemenliği için ucuz iş gücü gerekiyor. AKP ayrıca ucuz iş gücü yanında bir militaris savaş gücüne de ihtiyacı var. Kadınları 3 çocuk doğurması ev köleliğine mahkûm edilmesi önemli bir şey oluyor." dedi.
HERKESİ ÖRGÜTLÜ OLMAYA DAVET ETTİ
Aynı zamanda Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü olan Milletvekili Çiçek Otlu sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Kadınlara susun, itaat edin ve korkun politikası işlendi. Bizim kadın hareketinin çok güçlü çıkışları oldu. AKP'nın erkek egemen rejimine karşı hamlelerimiz oldu. 8 Mart'ta yasakları tanımayan duruşumuz AKP rejimini geriletti. Ama istediğimiz politikayı elde edemedik. Bir diğer zayıf kalan yanımız kadın dili ve tarzıyla bütün siyasal gelişmelere söz söylememiz gerekirdi. İşçi ve emekçi hareketin mücadelesinde kadın diliyle sözümüzü söylemeliyiz. Protestocu tarz önümüzdeki dönem bakımından AKP'nin haklarımızı ve kazanımlarımızı alacağını gösteriyor. Daha fazla aile güçlendirilme politikasıyla kadın cinayetlerinin artacağı tahmin ediliyor. Kapitalist erkek egemen rejime karşı bir politika izlemeliyiz."
MİRABEL KARDEŞLERİN DRAMI ANLATILDI
Bir diğer konuşmacı Sosyalist Kadınlar Birliği'nin (SKB) temsilcisi Sultan Ulusoy, Dominik Cumhuriyeti'ndeki faşist saldırganlığa karşı mücadele eden kuvvetlerin tutuklanıp hapishane ziyareti sonrası, yani Mirabel kardeşlerin işkence edilerek katledildiği bilgisini paylaştı.
GAZZE'DEN ROJAVA'YA EN ÇOK KADINLAR ZARAR GÖRÜYOR
Erkek şiddetinin devlet şiddeti olarak ortaya çıktığını söyleyen SKB temsilcisi Sultan Ulusoy sözlerine şöyle devam etti:
SULTAN ULUSOY: ŞİDDETE KARŞI DİRENEN KADINLAR VAR
"Dünyanın her yerinde bu şiddet arttı. Rojava'daki, Filistin'deki, Gazze'deki saldırıları bir düşünelim. Bu hamlelerde en çok zarar gören kadınlar ve çocuklar oluyor. Irkçılıkta tüm dünyada yükseliyor. Erkek egemenliğinden kaynaklanan şiddetin yanı sıra devlet şiddetinden bahsetmekte yarar var. Bu şiddete karşı direnen mücadele eden kadınlar var. Savaş hukukunu hiçe sayarak kadınlar işkencelere uğruyor."
Avrupa'da da şiddetin çok ciddi arttığını söyleyen Ulusoy, ülke ülke istatistikleri de paylaştı.
Erkek katılımcların da olduğu panele sinevizyon sunumu ve soru cevaplarla devam edildi.