2013 barış için çok başarılı bir yıl olmadı. Milyonlarca sivil insan acımasız savaşların kurbanı oldu. Ama barış umudum da tam ölmedi. Sınırlı da olsa barış bazı ülkelerde savaştan daha fazla yol aldı.

Türkiye’de 2013'e yeni bir barış sureci ile girmiştik, ama aynı anda ‘Paris'te Üç Kürt Kadının Katliamı’ ile karşılaştık! Tarihe böyle geçecek bu olay! Bu sürecin ilk kurbanları oldular. Sürece baştan suikast yapılarak, karşı mesaj verildi! Onların şahsında Kürtlere size barış değil, olüm yakışır demek istediler! Kürt-Türk barışın zorluğu bir kez daha ortaya çıktı! Süreç bu suikastın altında kalmadı. Bu katliamın sorumlularının açığa çıkması ve yargılanmaları 2014'de beklediğim en önemli şeylerden birisidir. Süreçte ilerleme olamaması ise, 2014 çok korktuğum şey olacak! Barışın başarılı olmadığı yerde silahlar konuşur!

2013’ün sonunda barış süreci zorlanarak devam ediyor ! RTE son yolsuzluk olaylarının üzerine gidilmesini bir bahane ve sürece suikast olarak da değerlendirdi. Bunu yapanları devlete sızmış çete örgütü olarak değerlendirdi ve üzerlerine gidiyor ! Bir bildiği vardır! Ben de öyle düşünüyorum. Bu yolsuzluk yoktur anlamına gelmiyor ! Yolsuzluk Türkiye’nin açık yarası!

2013 yılı boyunca iki taraflı ateşkesin devam etmesi ve İmralı, Kandil ve Ankara eksenli görüşmelerin süreklilik arz etmesi, son 20 yılda Kürt sorununa barışçıl çözüm açısından kendi başına büyük bir başarıdır.

2013'te Roboski katliamın sorumluları da açığa çıkmadı! Aradan iki yıl geçti ! Devlet üstlendi, tazminatla üstünü kapatmak istedi! Vijdanlar bunu kabul etmedi! Bu da çözüm surecin nasıl yürüdüğünü gösteriyor! Süreç yürüyor, ama zorlanıyor.

2013 21 Mart'a Newroz'da yeni bir dönem resmen duyuruldu ve Mayıs ayında Geri Çekilme başladı. Çok olumlu hava oluştu. Hükümet Akil İnsanlar Komisyonunu kurdu ve süreci esasta kendi tabanına anlatmaya çalıştı. Kendisine bu insanlar tarafından bir çözüm raporu sunuldu. TBMM'de Çözüm Komisyonu kuruldu, CHP ve MHP bunu boykot ederek işlevsiz bıraktılar. Buna rağmen bir rapor çıkardı! Öcalan’ın önerisi üzerinde barış surecini güçlendirecek üç tane Barış ve Demokrasi Konferansları yapıldı ! Belli bilinen sol ve bazı liberal çevrelerin dışında çok yeni çevre katılmadı ! Her barış girişimi girişimsizlikten daha iyidir!

2013 Gezi olayları olarak bilinen, bir aylık eylemlilik ve halen tartışmalı bir sürece tanık oldu. Barış sürecini merkezine alamayan bu Taksim dayanışması, özünde bir park protestosu olmaktan öte gidemedi. Gezi hükümetin değişik projelerine karşı çıkarken, demokratikleşmenin ve şeffaflığın barış sürecin başarısından geçtiğini önemli bir kesim bilerek veya bilmeyerek anlamak istemedi. Gezicilerin önemli bir kesimi barış sürecini desteklemek hükümet kuyrukçuluğu olacağını düşündü.

Ama bence bu kesimlerin tavırları hükümete yaklaşımın ötesinde bir olgudur. Kurt sorununa Öz itibarıyla Türkiye sosyal demokratları, milliyetçileri, kafatasçı ulusalcıları, Türk-islam tarikatları , çok sayıda sivil toplum kuruluşu, en büyük sendika konfederasyonları , mesleki odalar ve iş adamları dahil Kürt sorunun çözümü için bir masa etrafında ve bir gündemle barışın müzakere edilmesi gerektiği konusunda hazır değiller. Halen PKK ile tekrar silahlı çatışmayı dışlamıyorlar. Barışın cephesi halen çok zayıf. Irkçı, sosyal şovenist, Kemalist, milliyetçi, Türk-Islam cephesi sömürgeci işgalci Osmanlı Kültürü geleneğine sahip çıkarak, Kürtleri diğer tüm uluslar gibi tanıyıp tüm demokratik haklara sahip oldukları olgusuna karşılar. Barışın önündeki en büyük engeller bunlardır. AKP’nin büyük çoğunluğu bu kesimlerden farklı düşünmüyor.

Kürt Barış Cephesi her ne kadar objektif olarak daha güçlü ise, içine alması gereken daha çok önemli kesimler vardır. Gerçek bir Kürt Barış cephesinin oluşması için Kürtlerarasi barışın halen ayağı tam yere basmıyor. Ama bunun oluşması için nesnel ve öznel koşullar vardır.

Temmuz ayında itibaren Rojava'da İslami güçlerle beklenmeyen bir silahlı çatışma yaşandı. Kürtler Türkiye’yi kendilerini zayıflatmak için İslami güçlere destek vermekle suçladılar. Kuzey ve Rojava ilişiklerini sınırlamak amacıyla sınırda duvarlar örüldü! Bu Kuzey'de yaşanan çözüm sürecini kotu etkiledi. Her şeye rağmen, Kürtler Suriye’de daha etkili bir konuma geldiler. Geleceğin Suriye’sinde Kürtlerin Türkiye’de sahip olmadıkları bir statükoya sahip olacakları kesin.

2013 de e Rojava'da 2012 yılında yapılan bir anlaşmaya rağmen, Kürtler arasında ilişkiler bozuldu ve bu da yapılmak istenen Kürdistan Ulusal Kongresi çalışmasını çok olumsuz etkiledi. Kuzey ve Güney Kürdistan arasındaki ilişkilerde Rojava'daki olumsuz gelişimlerden dolayı bozulma noktasına geldi. Medya üzerinde yürütülen eleştiriler olumsuz etki yaptı. Bu arada Güney yönetimi sınırlı açık olan tek Semalka sınır kapısını insani yardım dahil her şeye kapattı.

2013’te AKP Hükümeti söz verdiği yeni bir demokratikleşme paketini kabul etti, ama bu Kürtleri çok az tatmin etti. Sürece uygun olmadığı şeklinde değerlendirildi. Kürt siyasi tutuklularından bazıları hak etmedikleri uzun bir süre cezaevinde kaldıktan sonra parça parça bırakıldılar. Binlere varan siyasi tutuklu bir koz olarak adeta rehin alınmıştır. Yasa değişikliğine rağmen, CHP'li bir milletvekili serbest bırakılırken, aynı koşullarda tutuklu tutulan Kürt Milletvekilleri halen içerdeler. Buda süreci provoke etmek isleyenlerin bir işi olarak değerlendirildi. Çifte adaletin bir kez daha uygulandığına dair Kürtlerde derin bir kanı oluştu. Hükümet tutuklu vekillerin sorunu çözmek yasal düzenleme sözü verdi.

15 Ekim'de barış sürecinin birinci aşamasının sonuçlandığı Öcalan tarafından ilan edildi ve yeni bir aşama için çalışmaların devam ettiği mesajları verildi. Barış sürecinin 2014 de farklı bir formatta, müzakereler şeklinde yürütülmesi beklenmektedir.

RTE kendinse göre süreci ileri götürmek için tek taraflı bir şekilde Mesut Barzani'yi ve Şivan'i Amed'e davet etti! Bu hem olumlu karşılandı, hem de sadece bir seçim yatırımı olarak değerlendirildi. Erdoğan ilk defa Güney Kürdistan yönetimini kendi ismiyle andı. Bu Türk milliyetçi ve ırkçı cephesinde tepkilere mal oldu. Şivan'in bu ziyarete katılması aynı zamanda olumsuz tepkilere neden oldu.

Barış süreci Gever'de üç sivilin katledilmesi ile provokasyonla karşılaştı! Tansiyon yükseldi! Paralel bir devletin yeni bir girişimi olarak değerlendirildi !

Yani inişli çıkışlı bir barış süreciyle karşı karşıyayız! Ama devam eden bir süreç! Kimileri süreç yok diyor! Tek taraflı diyor ben çift taraflı ve halen var olmasını kişi olarak 2013’un çok önemli bir kazanımı olarak görüyorum.

Son yolsuzluk olayları ile sallanan ve çalkalanan Türkiye’de, hükümet barış sürecinde yeni bir yol ayrımına geldi. Bu sürecin seçimlere endekslenmemesi ve bağımsız bir stratejisi olması, başarısı için en önemlidir.

Suriye’deki gelişmeler İkinci Cenevre Konferansı ile yeni bir döneme girecek. Türkiye Suriye sorununda izlediği istikrarsız ve yanlış politikalar sonucu, en yakın müttefikleri ile bile ters düşmüştür. Kürtler ise bu sürece hazırlıklı, ama bölünmüş bir şekilde giriyorlar. Bu bölünmüşlüğün sonuçları ağır olabilir. Son günlerde bu bölünmüşlüğü aşmak için yeni girişimler söz konusu. Bakalım ne olacak!

2013’te Kürt medyası özellikle Rojava konusunda hiç yapıcı rol oynamamıştır. Siyasi temsilcilerden daha fazla siyaset yapmıştır. Halbuki medya yoluyla halkın birliğine katkı yapacak yayınlar ve barışma surece destek veremleri çok daha etkili olabilirdi.

2013 tabi sadece Türkiye ve Kürdistan ‘la sınırlı kalmadı. İran'la Batı arasında beklenmedik Atom bombası üretilmemesi anlaşması yapıldı. Suriye iç savaşın sonuçları Lübnan’da yeni bir iç savaşın belirtileri ortaya çıktı. Filistin Israil barış görüşmeleri yeniden başladı, Filipinler'de Müslüman Moralar ve Hükümet Arasında yeni bir Barış Anlaşması imzalandı. Kolombiya’da 2012’de başlayan barış müzakereleri devam ediyor, Birmanya’da Hükümetle onlarca Silahlı Ulusal hareket arasında 2011’e başlayan barış görüşmeleri ilerliyor. Nijerya’da, Mali’de, Somali’de Kongo’da, Hindistan’da, Yemen’de Sudan’da Merkez Afrika’da Güney Sudan’da bir çok ülkede silahlı çatışmalar devam ediyor. Libya’da, Irak’ta Afganistan’da silahlı çatışmalar artarak devam etti. Taylandya’da, Pakistan’da İran’da etnik ve dini çatışmalar susmak bilmiyor. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’da Abhazya, Güney Osetya ve Dağlık Karabağ’da çözümsüzlükler devam ediyor. Aynı şekilde Bati Sahra sorunu Fas’ın işgalinden dolayı çözümsüz kalırken, Kuzey Kıbrıs’ın da halen Türkiye’nin işgali altında olmasından dolayı çözümsüz kalmıştır.

Anlayacağımız 2013 barış için çok başarılı bir yıl olmadı. Ama barış umudum da tam ölmedi. Sınırlı da olsa bazı ülkelerde barış savaştan daha fazla yol aldı. 2014 yılında barış için çalışanlara sağlık ve mutluluk diliyorum

Kürtler için de 2014 yılının barış ve özgürlük yılı olması için, hepinize başarılar! Sarsala veya nu piroz be !