Zeki RÜZGAR / DUISBURG

Popülizm ve Tarihi Seçimler Yılı” başlıklı seminerde moderatörlüğünü Sosyal Pedagog ve aynı zamanda Tele1 Televizyonunun Almanya Temsilcisi olan Gazeteci Mehmet Tanlı yaptı. 

Seminerde bir sunum yapan Max Planck Enstitüsü ve Köln Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ebru Ece Özbey, popülizm ve popülist politikaların seçimler üzerindeki etkileri üzerine geniş açıklamalarda bulundu.

Özbey yaptığı sunumda, popülizmin tanımında ortaklaşılamadığını ancak “Popülizm: Kısa Bir Giriş” kitabının yazarı Cas Mudde'nın formüle ettiği şekilde, yani “Toplumu nihayetinde iki homojen ve antagonist kampa ayrılmış olarak gören; 'saf halk' ve 'yozlaşmış elit' olarak adlandırılan bu kampları karşı karşıya getiren ve siyasetin halkın genel iradesinin bir ifadesi olması gerektiğini savunan ince merkezli bir ideoloji” olarak tanımlamanın genel kabul gördüğünü söyledi. 

Popülizmin, üç bileşeni içine aldığını söyleyen Özbey, bunları şu şekilde sıraladı: 

-Halk merkezcilik: Halkın, bir bütün olarak belirli bir siyasi yapıda meşru egemen birim olarak görülmesini ifade eder.
-Elit Karşıtlığı: Hesap verebilir olmayan ve halkın egemenliğini zedeleyen, küçük bir azınlığa karşı olumsuz tutumları ifade eder.
-Manşaizm: Siyasetin iyi ve kötü, ışık ve karanlık gibi iki karşıt güç arasındaki sürekli bir mücadele alanı olduğunu ifade eder.

Popülizmin sol ve sağ siyaset güden liderler ve partiler arasında görülmesinin mümkün olduğunu; ancak sağ popülizmin genellikle faşizmle yakın bir ilişki içinde olduğunu söyleyen akademisyen Ebru Ece Özbey, popülizmin 1990 yılından sonra artarak dünyaya yayılımı slaytlar ve grafiklerle desteklediği açıklamalarıyla dinleyenlere anlattı. 

Akademisyen Ebru Ece Özbey sunumunda ayrıca 2023 yılında popülist liderlerin sayısının son 20 yılın en düşük seviyesine gerilemiş olmasına rağmen, 2024 yılı içinde dünya nüfusunun neredeyse yarısından fazlasının katılacağı seçimler sonunda bu sayının çok fazla artmasının beklendiğini söyledi. Avrupa Parlamentosu ile Fransa, Almanya gibi ülkelerde yapılan seçimlerde popülist sağ (Faşist) Partilerin sağladıkları başarıları örnek olarak gösterdi.

Özbey, sağ popülist liderlerin konuşma örneklerinin videoları ve fotoğraflarla renklendirdiği sunumunda bu politikaların başarılarının temelinde bölgesel ve küresel türbülanslar, pandemi sonrası devam eden ekonomik sıkıntılar, dijitalleşme, devam eden göç dalgaları ve açığa çıkan yolsuzluklar olduğuna vurgu yaptı.

Özbey, ayrıca ülkelerdeki ideolojik yakınsama, seçim ve parti sistemleri, siyasi kutuplaşmalar, halkın sorumluluk ve duyarlılık anlayışları, kampanya düzenleme sistemleri, mevcut iktidarların kötü performanslarının da sağ popülist/faşist siyasetçilerin başarılarında önemli etkenler olarak rol oynadığına işaret etti.

Özbey sunumunda, popülizmin bir yandan über-politik görünmesine rağmen, diğer yandan anti-politik bir görüntü çizdiğini;

Bir yandan basit çözümler sunarken, diğer yandan dalgalı bir seyir izleyerek krizleri besleyen bir söylem ve davranışlar geliştirebildiğini;

Sosyal medyayı stratejik bir şekilde kullanarak, fikirlerinin “bulaşıcılık etkisi” yarattığını;

Ama son tahlilde iktidara geldiklerinde özellikle “dışlayıcı popülizmde” rakiplerini bastırmak, kendi lehine alanlar açarak ve giderek teknokratikleşebilmek için anayasal değişiklik yapmaktan çekinmediklerini; diğer yandan kurumları önemsizleştirip medyada sansür uyguladıklarını; çeşitli bilimsel araştırmalardaki tespitler ve birçok ülkedeki uygulardan örneklerle açıkladı.

Popülist iktidarların yaratma ihtimali olan toplumsal zararlara karşı siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, mahkemeler; medya hatta devletlerarası ilişkileri düzenleyen uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri hatta yabancı hükümetlere önemli görevler düştüğünü söyledi. Kısa ve uzun vadeli seçenekler oluşturularak iktidara geldiklerinin hemen ardından ve sonrasında oluşturulacak tepkilerin organize edilmesinin önemine vurgu yaptı. 

Akademisyen Ebru Ece Özbey sonuç olarak; 

Popülizmin son yıllarda zirve noktasına gelmiş olmasına rağmen çok eski ve karmaşık bir kavram olduğunu ancak, 1950'lerden sonra kademeli olarak artarak son yıllarda zirve yaptığını;

Popülizmin neredeyse hiçbir zaman saf bir biçimde ortaya çıkmadığını, genellikle birlikte ortaya çıktığı diğer kavramlardan ayırmanın büyük önem taşıdığını;

Popülizmin yükselişinin hem talep hem arz tarafındaki çeşitli faktörlerden kaynaklandığını;

Popülizmin eklemlendiği ana ideoloji ve bu ideolojinin kapsayıcı veya dışlayıcı olup olmamasının demokrasiyle ilişkisini belirleyerek, zarar veya fayda verebileceğini;

Bu nedenle panikleyerek popülizmi hedef almak yerine, yükselişine neden olan siyasi kırılmaların altındaki nedenleri tespit ederek, bunlara çözümler üretmenin önemli olduğunu söyledi.

Kısa bir aranın ardından Özbey, bir saatten daha fazla süre boyunca dinleyicilerin sorularını cevaplayarak, konunun daha da anlaşılır olmasını sağladı.

Solingen saldırganının ailesi: "Oğlumuz böyle bir şey yapamazdı" Solingen saldırganının ailesi: "Oğlumuz böyle bir şey yapamazdı"

Dinleyicileri ve dernek üyelerini tatmin eden seminerin ardından dernek Başkanı Orhan Göktan, akademisyen Ebru Ece Özbey'e bir demet çiçek sunarak dernek üyeleri ve dinleyiciler adına teşekkür etmesi ile seminer sona erdi.