O’nu öldürttüğünüz günden bu yana 10 yıl geçti.
Hâlâ bizleri tetikçilerle oyalıyorsunuz. Bitip tükenmek bilmeyen duruşmalarda “yargılarmış gibi” yapmaya devam ediyorsunuz. Dönemin başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı’nın ta O’nun evine kadar gidip taziyelerini bildirip “Bu cinayetinAnkara’nın karanlık labirentlerinde kaybolup gitmesine izin vermeyeceğiz” sözü verdiğinden bu yana uzun ve acılı 10 yıl geçti ve tetikçilerin dışında azmettirenler, katillerin sırtlarını sıvazlayanlar, O’nun ölümüne giden yolun kanlı taşlarını döşeyenler, cinayetin işleneceğini bilip kılını kıpırdatmayan, hatta göz yumanlar hâlâ o “Karanlık labirentlerin güvenliğinde” dolaşıyorlar...
O’nu öldürttünüz. Sandınız ki bu ülkenin en yiğit evlatlarından birini ortadan kaldırarak O’ndan yükselen güçlü sesi, cesur yüreği de ortadan kaldıracaksınız.
Yanıldınız.
Irkçı-milliyetçi önyargılarla körelmiş aklınız hesaplayamadı, öngöremedi. O’nun ölümünün, binlerce, on binlerce O doğuracağını bilemediniz.
Cinayetin hemen ardından, O’nun vurulduğu yerde yüz binlerin buluşacağını; o yüz binlerin Şişli’den Yenikapı’ya sel olup akarken “Hepimiz Hrant’ız” diye haykıracağını, O’nun ölümünün daracık ufkunuzun çok ötesinde bir bilinç duruluğu ve yürek gücü yaratacağını kavrayamazdınız ve kavrayamadınız.
Yaşadığı günlerde de O’nu anlayamadınız. 1998’de Fransız Parlamentosu’nda siyaset esnafı “1915’ten Ermenilere soykırım yapıldığını inkâr etmek suçtur” diye bir yasa kabul ettiği gün, hiç duraksamadan ana akım medya ekranlarına çıkıp kükreyeceğini aklınıza bile getirmediniz.
Hatırlayın o gün O’nun dediklerini:
“- Paris’e gideceğim ve Concorde Meydanı’nda bir taşın üstüne çıkıp ‘1915’te Anadolu’da Ermenilere soykırım yapılmamıştır’ diye haykıracağım. Fransızdevleti bir kolumdan yakalayıp çekecek. Sonra dönecek, Ankara’da Güven Parkı’nda bir taşın üstüne çıkıp ‘1915’te Anadolu’da Ermenilere soykırım yapılmıştır’ diye haykıracağım. Türkiye’de devlet öteki kolumdan tutup çekecek. Belki beni parçalayacaklar. Ama ben doğru bildiğimi söylemekten geri durmayacağım. Soykırım gerçeğiyle yasaklar koyarak değil, tartışarak, konuşarak yüzleşebiliriz...”
Hatırladınız mı?
Peki, utandınız mı?
***
“O’nu öldürttünüz ve O’dan onlarca, yüzlerce, binlerce O doğdu” dedim.
Ürkmüş, korkmuş, sinmiş, fısıltıyla konuşur olmuş Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ‘Ermeniler’in içinden çıkan O, bugün O’nun bayrağını taşıyan genç Ermenilerin sesinde, sözünde, bilincinde ve eyleminde yaşıyor.
Onlardan biri Garo Paylan’dır.
HDP milletvekili Garo Paylan.
Hani önceki gün Meclis’te gerçeği haykırmakta O’ndan asla geri kalmayan ve 1915’ten söz ederken “Ben bunun adına soykırım diyorum siz ne derseniz deyin. Adını hep birlikte koyalım yolumuza devam edelim. Ben dedemin neler yaşadığını çok iyi biliyorum. Sizler için ‘kılıç artığı’ olduğumu da...” dediğinde hep birlikte şahlanıp yeri göğü birbirine kattığınız ve sonra yine hep birlikte cezalandırdığınız Garo Paylan...
Farkında değil misiniz? Garo Paylan, Hrant Dink’tir.
Hrant’ı öldürttünüz, Garo’yu, Garo’ları ne yapacaksınız?