Chris DITE

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, göçmen karşıtı partiler AB genelinde ilerleme kaydetti. Aşırı sağ partiler, Almanya’da AFD ve Kıbrıs’da ELAM gibi neo-Nazi bağlantıları olan partiler de dâhil olmak üzere, tüm sandalyelerin yaklaşık dörtte birine hâkim olacak.

Fakat Kuzey Avrupa bu karanlık eğilimi reddetti ve Finlandiya’dan gelen haberler özellikle aydınlıktı. Son bir yıldır hükümet ortağı olan aşırı sağcı Fin Partisi yerine, Sosyalist Sol İttifak güç kazanan parti oldu, oyların %17,3’ünü alarak üç Avrupa Parlamentosu üyesine ulaştı ve merkez sağ Ulusal Koalisyon’un ardından ikinci sırada yer aldı. Fin Partisi, oylarının %13,8’den %7,6’ya düşmesiyle bir sandalye kaybetti.

Sol İttifak’ın başında yer alan lideri Li Andersson, kendi başına 247 bin 600 oy kazandı. Bu sayı Finlandiya’da kullanılan oyların yedide biri demek oluyor. Finlandiyalı bir yasama adayı için şimdiye kadar alınan en yüksek oy olmakla birlikte 1979’dan bu yana Finlandiya solunun aldığı en yüksek oy oranı. Parti, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Finlandiya ve Avrupa genelinde hâlihazırda devam eden göçmenlere karşı saldırılara karşı çıkıyor.

Bu zafer kazanmayı başarmış kampanya süreci, Gazze’ye yönelik savaş nedeniyle İsrail’e yaptırımlar uygulanması, nükleer silahlara kısıtlamalar getirilmesini içeriyor. Sağcı basını öfkelendiren NATO’ya katılıp katılmama konusunda Sol İttifak milletvekillerine parlamentoda serbest oy hakkı tanıma gibi çağrılarda bulunmasına rağmen, tüm Fin seçmenlerinin %25’i onu ülkenin en yetkin parti lideri olarak görüyor.

Dresden: TKP Almanya Örgütü konferansını tamamladı Dresden: TKP Almanya Örgütü konferansını tamamladı

Li Andersson ile aşırı sağa karşı Sol İttifak’ın mücadelesini, savaş tehdidini ve uluslararası bir sol alternatif inşa etmeyi konuştuk.

Birçok insan Avrupa genelinde sonuçlarınıza imrenerek bakacak. Bunu nasıl başardınız?

Finlandiya, Danimarka ve İsveç’teki tüm kırmızı-yeşil partiler iyi sonuçlar elde etti. İskandinav ülkelerinde çevre ve iklim politikalarını işçi hakları, refah hizmetlerine yatırım, gelir dağılımının eşitliği gibi geleneksel sol temalarla birleştiren modern partiler oluşturmak için çok çalışma yapıldı. Solun değiştiğini görebilirsiniz. Bu partiler, sadece Sosyal Demokratlara destek için kurulmuş partiler değil. Kendi başlarına gerçek oyuncular olarak ortaya çıkıyor. Hem Finlandiya’da hem de Danimarka’da, kırmızı-yeşil partiler geleneksel Sosyal Demokrat partilerden daha çok oy aldı. Bu, birçok seçmen için solun "birinci alternatifi" haline geldiklerini gösteriyor.

Finlandiya’daki aşırı sağın oyu bu seçimlerde çöktü. Seçmenler, Fin Partisi’ni uyguladıkları kemer sıkma önlemleri nedeniyle mi cezalandırıyor?

Aşırı sağ partiler Finlandiya ve İsveç’te iktidarda, geleneksel sağ ile çalışarak siyaseti yönlendiriyor. Seçmenler, iktidara geldiklerinde ne yaptıklarını gerçekten gördü. Finlandiya’da, kampanya yaptıkları neredeyse tüm seçim vaatlerine ihanet ettiler. Uyguladıkları ekonomik politikalar, geleneksel sağ partilerinkiyle tamamen aynı, hatta daha kötü. Düşük gelirliler için gelir ve sosyal güvenlikte tarihi kesintiler ve sendikalara ve işçi haklarına yönelik tarihi saldırılar gördük.

Kampanyamız boyunca, seçmenlere bu tür siyasi değişimlerin Avrupa düzeyinde de gerçekleşmemesi gerektiğini söyledik. Ve bu nedenle, seçmenler aşırı sağın ve geleneksel sağın birlikte çalıştığında neler yaptığını anladıkları için aşırı sağı terk ettiler. Fin Partisi çok kötü bir seçim geçirdi ve İsveç Demokratları da büyük güç kaybetti.

AP’de etkileşimde bulunacağınız bazı partiler, neo-Nazi bağlantılarını gizlemiyor. Fin Partisi ile olan deneyiminiz sizi buna hazırladı mı? Aşırı sağın çekiciliğine karşı koymanın en iyi yolu nedir?

Bu partiler kendilerine "milliyetçi" diyor olabilirler, ancak Finlandiya deneyimi, aşırı sağın iktidara gelmesinin sıradan insanlar için korkunç sonuçları olduğunu gösteriyor. Fin Partisi, onlara oy veren sıradan insanlara her konuda ihanet etti. Hükümetteyken, koalisyon ortaklarıyla müzakere ederken tek önemsedikleri konu göçtü. Zaten çok kısıtlayıcı olan göç politikasının daha da kısıtlayıcı olmasını istediler ve bunun dışındaki her konuda işçilere, düşük gelir grubuna, sosyal ve sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan insanlara ihanet ettiler. Aşırı sağa karşı stratejinin önemli bir parçası, bu Finlandiya deneyimini gündeme getirmektir.

Aşırı sağ, geleceğe dair umutsuzluktan çok şey kazanır. Politik atmosferi öyle bir yöne sürüklerler ki, birçok insan artık siyasete girmek istemez. Özellikle azınlık gruplarından insanlar için demokrasi üzerinde olumsuz, gerçek bir etkisi vardır. Dolayısıyla, İskandinav ülkelerindeki seçim sonuçlarından çıkardığım diğer önemli ders, aşırı sağa karşı koymak için umut yaratan bir kırmızı-yeşil politikaya ihtiyaç duyduğumuzdur. İnsanlara, hepimizi etkileyen büyük ekolojik krize yanıt verebileceğimizi, bu yarışı kaybetmediğimizi, durumu değiştirme olasılığının olduğunu göstermeliyiz.

Diğer önemli şey ise "kırmızı" kısım. Avrupa ve ulusal düzeylerde, sosyal konuları önceleyerek ve yaşam maliyeti, konut, işçi hakları, sosyal ve sağlık hizmetleri gibi konuları ele alan ilerici bir gündem benimseyerek aşırı sağ partilerin yakıtını tüketebiliriz. Sol iktidarda olduğunda, insanların günlük hayatlarını etkileyen değişiklikler yapabileceğimizi göstermeliyiz.

Gazze’deki savaşa karşı düzenlenen eylemler bazı taleplerde başarılı oldu. Sol İttifak, Gazze’deki savaşa karşı ses oldu. Genç nesil Filistin konusundaki tartışmayı değiştiriyor mu?

Kesinlikle öyle düşünüyorum. Finlandiya’daki birçok genç seçmen için Gazze en önemli konulardan biri oldu. Anladığım kadarıyla diğer İskandinav ülkeleri için de aynı durum geçerli. Birçok genç, Gazze’deki acıları durdurmada dünyanın bu kadar yetersiz kalmasına şok oldu. Birçok genç için bu çifte standart anlaşılmaz hale geldi.

Sol İttifak, bunun sözde "Batı bloku" için Küresel Güney ve dünya ile ilişkilerinde ne gibi sonuçları olacağı hakkında çok tartıştı. Bu kadar mantıksız bir hareket tarzı: önce herkesin Rusya’yı kınaması gerektiğini talep etmek ama sonra İsrail söz konusu olduğunda aynı şeyi yapmayı reddetmek. Hepimizin Rusya’nın Ukrayna’yı yasadışı işgalini kınaması gerektiği gibi, Gazze’deki İsrail’in eylemlerini de kınayabilmeliyiz. Sol İttifak, İsrail’e yaptırımlar uygulanmasını ve İsrail ile AB arasındaki serbest ticaret anlaşmasının dondurulmasını, İsrail’in durması için baskı yapmak amacıyla çağrıda bulundu.

Kampanya sırasında Finlandiya’da nükleer silahlar konusunda bir tartışma için çağrıda bulundunuz. Avrupa’da savaş ve barış konusunda Finlandiya’daki tartışmaların nedeni nedir?

Finlandiya’da yaşayan insanlar için, konumlandığı yer itibariyle, savaş ve barış teorik bir şey değildir. Savaş, tüm ailelerde sadece birkaç nesil önce gerçek deneyimlere sahip oldukları bir şeydir. Ayrıca zorunlu askerlik hizmeti olan bir ordumuz var, bu da sıradan vatandaşların askerlik yapması demek. Eğer bir savaş olursa, bunun herkes için bir angajman anlamına geleceğini bilirler. Bu ABD’de olduğu gibi sadece işçi sınıfının ödediği bir bedel değil.

Bu nedenlerle, güvenlik politikası geniş bir Fin seçmen kitlesini ilgilendiriyor. Finlandiya’nın Ukrayna’yı nasıl desteklediğini görebilirsiniz: birçok Fin, kendi tarihi deneyimlerimize dayanarak onların durumuyla özdeşleşiyor. Ayrıca NATO üyeliğine yönelik tutumların nasıl değiştiğini de görebilirsiniz. Finler için, komşumuzun başka bir bağımsız ülkeyi büyük çaplı bir işgale başlama isteği gerçekten etkili oldu. Ortak görüş, kendi ülkemize böyle bir şeyin olma olasılığını azaltmak için bizden daha büyük bir şeyin parçası olmamız gerektiğiydi. Bu, birçok solcu seçmenin NATO üyeliğine yönelik tutumlarını değiştirdi. Finlandiya’nın bu güvenlik garantisini sağlamak için bir Avrupa seçeneği olmasını isterdim, ama gerçekten böyle bir seçenek yoktu.

Aynı zamanda, nükleer silahlara karşı devam eden duruşumuz için de güçlü bir kamuoyu desteği var. Mevcut Finlandiya yasası, nükleer silahların ithalatını ve Finlandiya topraklarında bulunmasını yasaklıyor. Bu yasayı değiştirmemek parti çizgimiz olarak devam ediyor. NATO üyeliği konusunda serbest oylama kararı açısından: o zaman hem parti içinde hem de parlamento grubu ve seçmen tabanımızda görüşlerin bölündüğünü gördük. Parti içinde gerçekten bölünmüş bir görüş varsa, herkesin oybirliğiyle oy kullanmasını zorlamak yerine, yapıcı bir şekilde anlaşmazlık yaratabileceğiniz bir atmosfer yaratmak bazen daha iyi liderliktir.

Şu an Finlandiya’da en popüler politikacısınız ancak AP’deki rolünüze başlamak için parti liderliğinden istifa ettiniz. Bu, yaklaşan seçimler açısından Sol İttifak’ı zor duruma sokmaz mı?

Hayır, sanmıyorum. Parti iyi bir durumda olduğunda liderliği değiştirmek iyidir. Her zaman bir kriz nedeniyle ya da bir seçimi kaybettiğiniz için ayrılmak zorunda kalmanız daha kötüdür. Sol İttifak’ın parti üyeliği on beş yıldır olduğundan daha yüksek ve seçim gününden bu yana birçok yeni üye katıldı. Ulusal anketlerde, son parlamento seçimlerinden daha yüksek bir seviyedeyiz. Çok iyi yeni parlamenterlerimiz var, ancak üçüncü veya dördüncü dönemlerini geçiren deneyimli parlamenterlerimiz de var.

Desteğimizi bu yüksek seviyede tutmayı başardık ve şimdi Avrupa Parlamentosu’na üç üye alıyoruz. Avrupa düzeyindeki tartışmalara, şimdiye kadar olduğundan çok daha geniş bir ölçekte katılma şansımız var. Elbette, bu etkiyi ve kaynakları Finlandiya’da ulusal düzeyde de kullanabiliriz. Tüm bunlar bizi gelecek için iyi bir konuma getiriyor.

(Kaynak: BirGün)

Jacobin’den çeviren: Umut Deniz AYDIN