Mehmet TANLI / Münster
Rejisör Bahar Bektaş, kendisinin de oynadığı ödüllü belgesel filminde Alevi-Kürt bir ailenin Türkiye‘yi terk edişi, Almanya‘daki ırkçılık, köklerinden kopma ve yeni bir hayata başlangıçlar gibi deneyimlerle karakterize olan kendilerinin göç hikayesini anlatıyor.
SİYASİ BASKILAR SONUCU TÜRKİYE'Yİ TERK EDİYOR
Bahar Bektaş filminde kendi aile geçmişini irdeliyor. Anne, baba ve kardeșleriyle diyalog kurmaya çalıșıyor. Yıldız ve Mustafa Bektaș, 30 yıl önce iki küçük çocukla Dersim‘den Almanya'ya geliyor, Onur burada doğuyor. Alevi-Kürt çift Türkiye‘de bir çok muhalifin yaşadığı siyasi baskılardan dolayı kaçıyorlar ve çocuklarının daha iyi bir yașam sürmesini istedikleri için Almanya‘da siyasi mülteci oluyorlar. Ancak Taner erken yaşta işlediği suçlar, gasplar nedeniyle kanunla karşı karşıya geliyor ve 40 yaşındaki Taner şu anda birkaç yıldır hapiste bulunmakta. Türkiye'de yeni bir başlangıç yapmak istiyor ancak ülkeyi terk etmek için yaptığı başvuru şimdilik sonuç vermiyor.
KARDEŞ TANER‘İN DRAMI
Taner bir Alman hapishanesindedir ve Türkiye'ye sınır dışı edilmek için başvuruda bulunmuştur. Kız kardeşi, erkek kardeşi ve annesi Almanya'dan İzmir'e, yeni kurulmuş fırını ve bahçesindeki ayva ağacıyla Taner'i bekleyen eve gidiyorlar ama onu boşa bekliyorlar. Aile Taner‘in bu durumuyla büyük sarsıntılar geçiriyor, fena etkileniyor.
EBEVEYNLERİN BAŞARISI ÇOCUKLARIN KONUMUNDA GİZLİ
İnsanların yabancı bir ülkede bir yerde tutunmaları, ayak basmaları, başarıları ve kendileri için bir şeyler inşa etmeyi başarıp başaramadıkları genellikle sadece çocuklarının konumunda ortaya çıkar. Oğulları ve kızları kariyerlerinde bașarılı olur ve kendi yollarını çizerlerse, bir bakıma ebeveynlerini de gayetleri, çabalarıı ve katlandıkları sosyal dıșlanma nedeniyle ödüllendirmiș olurlar. Bektaș çifti kızlarıyla gurur duyuyorlar. Ancak büyük oğullarının suça bulașması ve nihayetinde Almanya'da kendini bașarısız olarak görmesi, anne babanın iki arada bir derede kalma duygusunu pekiștiriyor, Aile bir türlü huzur bulamıyor. Tüm bu yaşanan sıkıntılar, sorunlar Onur‘u hasta ediyor ve depresyon tedavisi görmeye başlıyor.
ALMANYA - TÜRKİYE ARASINDA GELGİTLER
Film sık sık Türkiye ile Yukarı Bavyera arasında gidip geliyor. Bahar Bektaș, Onur'la birlikte Starnberg Gölü kıyısındaki oturma odasında oturuyor, annesiyle birlikte çevredeki kır yollarında yürüyüșe çıkıyor, babasıyla birlikte İzmir'e gidiyor ve Onur'la birlikte ailenin Doğu Anadolu'daki köklerine, geldikleri topraklara seyahat ediyor. Aile üyelerinin özel sorunlarıyla, duygularıyla ilgileniyor ve konuşmaları herkesin yeniden buluşabileceği bir alan açmak için kullanıyor.
Filmde Mustafa kızına henüz daha 16 yaşındayken Türkiye‘de hapishanede işkence gördüğünü anlatıyor. Annesi, Alman mülteci merkezinde kaldıkları süre boyunca karşılaştıkları ırkçılığı hatırlıyor. Kızgın bir şekilde, Taner'i ziyaretleri sırasında anlaştıkları süre boyunca görmesine izin verilmediği için kızına gözaltı merkezine bir şikayet mektubu yazdırır. Onur telefonda ona göçmenlik yetkililerinden bir mektup aldığını söyler. Onu sınır dışı etmek istemektedirler. Babası ve kız kardeşi bunun olamayacağı konusunda onu rahatlatır - ancak babası hemen bir avukat tutmaasını tavsiye eder. Filmi izlerken aklımıza takılan tek soru bu değildir: Nasıl olur da Almanya'da geçirdikleri 30 yıldan sonra bile aileye buraya ait olmadıkları söylenir?
Ailenin Almanya'daki yeni evlerinde kimin için neyin yanlış gittiği sorusunun basit bir cevabı yok; toplumsal ve aile içi düzeyde yığınla sorunlar var. Anne Yıldız evde saz çalmayı öğreniyor, seviyor, ailenin diğer fertleri de onu dinler. Bu duygusal çile, kaos içinde aile üyeleri birbirlerini anlamaya ve dayanışma göstermeyi başarıyorlar.
Münster‘deki film gösterimi sonrası Yönetmen Bahar Bektaş önce perde önünde Türk ve Alman izleyicilerin sorularını cevaplandırdı, sonra da Odak derneğine gidilerek sohbet, tartışma orada devam etti.
Bahar Bektaş‘ın filminin 3. gösterimi 14 Temmuz günü saat 12:40'da Münster‘de Kurbelkiste adlı sinemada izleyiciyle buluşacaktır.