Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 28 yıl geçti, suikast hâlâ aydınlatılamadı. Uğur Mumcu, katledilişinin 28. yılında sevenleri tarafından dünyanın dört bir yanında sevgi ve özlemle anılıyor.
Araştırmacı ve ilkeli gazeteciliğin en önemli isimlerinden biri olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu, yazdığı yazılar nedeniyle birçok kez ölüm tehdidi aldı.
1992 yılında da “Beni öldürecekler” diyerek, başına gelecekleri haber vermişti. O sözünden bir yıl sonra, 24 Ocak 1993’te, bombalı saldırıya uğrayarak katledildi.
UĞUR MUMCU: "İSTERLER Kİ SUSALIM"
Uğur Mumcu, Cumhuriyet’teki köşesinden şöyle seslenmişti:
“İsterler ki susalım; isterler ki yazdıklarımızın hiçbiri, hele bu dönemde yazılmasın. Bunun içindir ki, bizleri susturmak için türlü yollara başvururlar. Bizleri susturmak için başvurdukları ve ellerine yüzlerine bulaştırdıkları sinsi girişimleri ile ilgili ipuçları ellerimizdedir! Bunu da bilir, bunların açığa çıkmaması için köşelerinde kıvranıp dururlar.
Evet yazacağız, susmayacağız. Bütün yolsuzlukları, kaçakçılıkları, pislikleri, cinayetleri tek tek sergileyeceğiz.”
Uğur Mumcu’nun katledildiği yerde o dönem inceleme yapan uzmanların, “delillerde tahrifat yapması” dikkat çekerken, cinayeti İBDA-C ve Hizbullah gibi terör örgütleri üstlense de aradan 28 yıl geçmesine karşın Mumcu suikastının üzerindeki sır perdesi aralanmadı.
İSMET SEZGİN: "CİNAYETİ ÇÖZMEK DEVLETİN NAMUS BORCUDUR"
Cinayetin ardından açıklama yapan dönemin bakanı İsmet Sezgin, “Bu cinayeti çözmek, devletin namus borcudur” demişti. Ancak yıllar sonra, 2010 yılında, Sezgin, bir türlü çözülemeyen suikast için “Bu borcu maalesef ödeyemedik” demek zorunda kalmıştı.
CİNAYETİ ARAŞTIRAN SAVCI KEMAL AYHAN EVİNDE ÖLÜ BULUNDU
Soruşturmayı yürüten ve cinayeti kimin işlediğine dair “İstihbarat örgütleri, biraz mafya ve karanlık güçler” ifadeleri ile dikkat çeken savcı Kemal Ayhan da 26 Haziran 1995’te evinde ölü bulunmuştu. Savcı Ayhan’ın naaşı Nusret Demiral’ın talimatıyla otopsi yapılmadan toprağa verilmişti. Demiral yıllar sonra konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Çok şişman bir çocuktu. Kalp krizinden gitti. Tabii bir ölüm olarak tespit edildi. Şüphe çekecek hiçbir şey yok" dedi.
RAPORLADAKİ GERÇEK: DGM BAŞSAVCISI SORUŞTURMAYI SAVSAKLADI
Aradan geçen yıllara karşın davada somut gelişmeler yaşanmaması üzerine 14 Ocak 1997’de, Meclis’te, Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu kuruldu. 4 Haziran’da görevini tamamlayan komisyon tarafından hazırlanan raporun sonuç bölümünde, eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nusret Demiral ve eski DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un soruşturmayı savsakladığı ve görev kusuru olduğu; Ankara Valisi ve her kademede görev yapan diğer ilgililerin, Mumcu’yu koruma konusunda gerekli önlemleri almadığı vurgulandı.
"BU İŞİ DEVLET YAPMIŞTIR, SİYASİ İKTİDAR İSTERSE ÇÖZER"
Nusret Demiral'ın; Güldal Mumcu ve avukat Emin Değer’e söylediği "Devlet isterse çözer, siz güçlü ailesiniz. Hükümette gerekli baskıyı oluşturun, gerekli mesaj ve talimat verilsin, çözümlensin ya da bu birimleri doğrudan bana bağlatın, ben de söz veriyorum, çözerim" demesi unutulmuyordu.
MEHMET AĞAR: "BİR TUĞLA ÇEKERSEK DUVAR YIKILIR"
Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar da Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’yu evinde ziyaret ederek, Mumcu’nun cinayete ilişkin soruları üzerine dikkat çeken ““Öyle bir şey ki, bir tuğla çekersek duvar yıkılır.”” ifadesini kullandı. Mehmet Ağar da yıllar sonra böyle bir şey söylemediğini ileri sürmüştü.
GAZETECİ CİNAYETLERİNİN ZİRVEDE OLDUĞU YILLAR
1990’lar, Türkiye’nin “en karanlık yılları” olarak da biliniyor. 1990-2002 yılları arasında Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Prof. Dr. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu katledildi.
MUMCU’NUN GAZETECİLİK TANIMI
Gazeteciliği sadece Türkiye’de değil dünyada da yalnızca bilgiye değil aynı zamanda etik bir zemine oturtan Uğur Mumcu, gazeteciliği şöyle tanımlıyordu:
“Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir."