Almanya'da 2007 yılında kurulan Sol Parti'nin (Die Linke) Hamburg İl ve İlçe yönetiminde 10 yıldan bu yana aktif siyaset yapan bir grup Türkiye kökenli üye, Türkçe ve Almanca olarak sert bir açıklama ile Sol Parti'yi eleştirerek topluca istifa etti.
Aralarında emekli öğretmen Hasan Burgucuoğlu, gazeteci ve yeminli tercüman İrfan Cüre, anaokulu öğretmeni Ayşe Burgucuoğlu, iş kadını Hatice Baki, mühendis İbrahim Ünlütepe, iş kadını Bahar Arıcan, pedagog Mirko Bulut ve Hasan Taştan'ın bulunduğu grup adına yapılan 'DIE LINKE’den ayrılıyoruz' başlıklı açıklamada, "Savaşa karşı barış gösterilerinden uzak durulmuştur. Aynısını İsrail-Filistin çatışmasında da gösterilmiş, İsrail içindeki demokrat ve sol insanların tutumuna değil, İsrail hükümetinin tutumuna taraf olunmuştur. Filistin halkının haklı talepleri görmezden gelinmiştir." ifadeleri dikkat çekti.
İşte o istifa açıklaması:
DIE LINKE’den ayrılıyoruz
DIE LINKE kendi kuruluş amaçlarından ve mevcut parti programından geri dönülmez biçimde uzaklaşmıştır. İşçilerin, emekçilerin, dar gelirli ve yoksul katmanların sorunlarından uzaklaşmıştır.
Parlamentoyu siyasi gerçeklerin açıklandığı ve toplumsal mücadelenin alanlarından biri olarak gören anlayış, yerini sadece parlamentoyla sınırlayan ve egemen politik yapıya uyumu esas alan bir kariyer yapma alanına dönmüştür.
Barış politikası terk edilmiş, ortaya çıkan çatışma ve savaşların nesnel analizine dayalı bir değerlendirmesini yapmak ve savaşa karşı çıkmak yerine, NATO ve ABD çıkarlarıyla uyumlu politikaları peşine takılmıştır. Ukrayna-Rusya çatışmasında ateşe benzin dökmek anlamına gelen silah ihracı onaylanmıştır.
Savaşa karşı barış gösterilerinden uzak durulmuştur. Aynısını İsrail-Filistin çatışmasında da gösterilmiş, İsrail içindeki demokrat ve sol insanların tutumuna değil, İsrail hükümetinin tutumuna taraf olunmuştur. Filistin halkının haklı talepleri görmezden gelinmiştir.
Yönetici konumda olanlar ard arda alınan seçim yenilgilerini özgürce tartışmak ve ders çıkarmak yerine, parti içinde sosyalistleri tecrit etmeye yönelik tutumlarla parti içi hayatı çekilmez hale getirmişlerdir. Her düzeyde tecrit ve mobbing boy göstermiştir.
Özellikle korona döneminde milyonlarca insanın temel hak ve özgürlükleri kısıtlanırken, hükümetin önlemlerine tek bir eleştiri getirilmemiş, sorgulanmamıştır.
Yıllarca bu partiye her düzeyde emek veren göçmen kökenli sosyalistlere karşı açık tecrit politikası uygulanmıştır.
İSTİFA SONRASI GÖZLER BSW'YE ÇEVRİLDİ
İstifa sonrası gözler bu yılın başında başkent Berlin'de kurulan BSW'ye (Sahra Wagenknecht İttifakı/Sağduyu ve Adalet İçin) çevrildi. Topluca istifa edenlere yönelik; yeni adresiniz BSW mi olacak? sorumuz ise henüz yanıt bulmadı.
MİLLETVEKİLLERİ JACKLIN NASTIC VE METİN KAYA BSW'YE GEÇMİŞTİ
Daha önce de Federal Parlamento milletvekili Jacklin Nastic ile Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili Metin Kaya, Sol Parti'den ayrılarak yeni kurulan BSW'nin Hamburg koordinasyonunda görev almışlardı.
İşte o istifa açıklamasının Almancası:
Wir verlassen die Partei DIE LINKE
DIE LINKE hat sich von ihrem Gründungszweck und dem bestehenden Parteiprogramm entfernt.
Sie hat sich von den Problemen der Arbeiter, Werktätigen und der Einkommenschwäche Schichten der Gesellschaft entfernt.
An die Stelle des Verständnisses, das das Parlament als Ort der Erklärung der politischen Realitäten und als eines der Felder des sozialen Kampfes sieht, ist ein Karrieremacherfeld getreten, das sich auf das Parlament beschränkt und auf der Einhaltung der herrschenden politischen Struktur beruht.
Die Friedenspolitik wurde aufgegeben, und anstatt eine Bewertung auf der Grundlage einer objektiven Analyse von Konflikten und Kriegen vorzunehmen und sich gegen den Krieg zu stellen, hat sie eine Politik verfolgt, die den Interessen der NATO und den USA entspricht. Im Ukraine-Russland-Konflikt wurde der Export von Waffen genehmigt, was bedeutet, Benzin ins Feuer zu gießen. Die gleiche politische Haltung hat sie auch im israelisch–palästinensischen Konflikt gezeigt, indem sie sich auf der Seite der israelischen Regierung stellte und nicht auf der Seite der demokratischen und linken Bevölkerung in Israel und Palästina. Die legitimen Forderungen des palästinensischen Volkes wurden ignoriert.
Friedensdemonstrationen gegen den Krieg wurden vermieden und Teilnehmer als „rechtoffen“ diffamiert und denunziert.
Anstatt frei zu diskutieren und Lehren aus den aufeinanderfolgenden Wahlniederlagen zu ziehen, haben die Verantwortlichen das Leben in der Partei mit einer Haltung unerträglich gemacht, die darauf abzielt, die Sozialisten innerhalb der Partei zu isolieren. Isolation und Mobbing wurden auf allen Ebenen praktiziert.
Grundrechte und Freiheiten von Millionen von Menschen insbesondere während der Corona-Periode eingeschränkt wurden, wurde keine einzige Kritik an den Maßnahmen der Regierung geäußert oder diese in Frage gestellt.
Insbesondere gegen Sozialisten mit Migrationshintergrund, die seit Jahren auf allen Ebenen für diese Partei arbeiten, wurde eine offene Isolationspolitik betrieben.
Ayşe Burgucuoğlu, İrfan Cüre, Hatice Baki, Hasan Taştan, Hasan Burgucuoğlu, İbrahim Ünlütepe, Mirko Bulut, Bahar Arıcan