Lale Konuk ile Söyleşi
Von Soné Gülyan
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti´nde her beş yılda bir yapılan uyum meclisi seçimi önümüzdeki haftasonu Pazar günü, 13.09.2020´de yerel-belediye seçimlerine paralel bir şekilde gerçekleşecek. Uyum Meclisi seçiminin önemi, hayat merkezi Almanya olan göç kökenli herkesin oy kullanma hakkına sahip olması.
Köln´de yeni bir oluşum olan KVMO-Kölner Verbund der Migrantenorganisationen (Göcmen Kuruluşlarının Köln Birliği)´nun 8 adaylı listesi farklı kültür ve etnik grupları biraraya getirmesi bakımından dikkat çekici. Bu listenin birinci sıra adayı ve sözcüsü Lale Konuk ile Uyum Meclisi ve seçimler hakkında görüştük.
Sevgili Lale, sizi Köln´de çok-dilli kültürel etkinliklerde kordinatör ve moderatör olarak tanıyoruz. Önümüzdeki Uyum Meclisi seçimlerinde adaylığınızı açıklayarak ilk kez politik bir çalışma içine girdiniz. Kısaca kendinizi tanıtıp neden böyle bir karar aldığınızdan bahsedebilir misiniz?
Tabi… Söylediğiniz gibi, belirli çevrelerde daha çok Kültür menejeri ve kordinatör olarak tanınıyorum. Çünkü yaklaşık 30 yıldan beri sergiler, konserler, film ve tiyatro festivalleri alanlarında çalışmalarım var. Ayrıca Köln Ehrenfeld´deki tanınmış Arkadaş tiyatrosunun kurucularından ve ilk yöneticilerinden biriyim. Ama aynı bölgede sosyal alanda da çalıştım. Sosyal çalışmalarım kurumlara bağlı olduğundan Ehrenfeld ve çevresiyle sınırlıydı. Kültürel etkinliklerse biliyorsunuz, genelde tüm şehri ve hatta sehrin çevresini kapsayacak şekilde düzenlenir. Köln´ü ikiye ayıran Ren nehrinin sağ ve sol tarafında kalan bölgelerinde her açıdan bir kopukluk var. Bu çalışmalar düzenli ve sistemli yapıldığında iki tarafın birleşebileceğini düşünüyorum. Yani iyi bir ağ çalışmasıyla nehrin her iki tarafında ortak yaşam güçlendirilebilir. Burada önemli olan, özellikle göç kökenli vatandaşların sorunlarının yerel yönetimlerde temsil edilebilmesi. Uyum Meclisi seçiminde aday olmak istememin sebeplerinden biri bu diyebilirim.
Politikaya girmek istememdeki başka bir sebep Ehrenfeld´de yaptığım sosyal çalışmalarda edindiğim tecrübe. İnsanların büyük çoğunluğu kendi ihtiyaçlarını dile getirecek donanıma sahip değil. Özellikle Bulgaristan´dan gelen Roman aileler hem kurumlara karşı güvensizlik içindeler hem de dil sorunu yaşadıklarından haklarının ve sorumluluklarının farkında değiller. Tabi bu alandaki çalışmalarım sadece belirli bir bölgeyle sınırlıydı. Ancak politik anlamda yapılacak girişimlerin, yani tüm göçmenlerin sorunlarının yerel yönetimlerde dile getirilmesi, bu sorunlara çözüm üretilmesi bana göre daha gerçekçi ve verilmli bir uğraş olacak.
Seçim kampanyası için hazırladığınız programda ayrımcılığa karşı bir duruşunuz var. Ayrıca aile ve eğitime, oradan spor ve kültür faliyetlerine ve hatta göçmen kuruluşlarını profesyonelleştirme ve ağ çalışmasıyla biraraya getirmeye yönelik bir çok konuya değinmişsiniz. Uyum Meclisi´ne girmeniz durumunda, tüm bunları nasıl hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?
Listemiz birbiriyle şimdiye kadar iletişime geçmemiş olan farklı etnik grupların temsilcilerinden oluşuyor. Bu listedeki adayların hepsi kendi temsil ettikleri grupların ilgilerini, sorunlarını en önemlisi de kültürlerini çok iyi biliyorlar. Hepsi kendi alanının uzmanı olan kişiler. Bundan dolayı Uyum Meclisi´nde daha geniş bir kesimin yani buraya göç eden ya da sığınma talebiyle yerleşen insanların günlük hayattaki sıkıntı, zorluk ve sorunlarını gözlememiz mümkün. Bi de şu var; KVMO kapsamındaki derneklerin bazıları özel olarak sadece mültecilerin sorunlarıyla ilgileniyor. Bu mülteciler Afrika kökenli de olabilir, Suriye kökenli de… Önemli olan mültecilikten kaynaklı zorluklarının ve ihtiyaçlarının farkedilmesi. Bir arkadaşımız mesela Latin Amerika´dan gelen üniversite öğrencilerini temsil etmek istiyor. Başka bir adayımız (Sinti) kurumlar içerisindeki ırkçılık konusuna dikkat çekmekten yana. Bu bağlamda göçmen kuruluşları arasındaki sistemli ağ çalışmasının uyumla ilgili en önemli sorunları tespit edip çözüm önerileri getirebileceğine inanıyorum. Böylece uyumu yukardan dayatma biçiminde değil de, günlük pratik içerisinde, etnik gruplardan yola çıkarak sağlamamız mümkün.
KVMO aynı zamanda kamu hizmeti veren bir dernek tüzüğüne sahip. Henüz yeni kurulduğu için çalışmaları bu seçimler dolayısıyla başladı. Biz bu oluşumla göç kökenli herkesin kendini ifade edebileceği bir platform yaratmak istiyoruz. Bu platformda hedef grupların kültür, spor, sanat ve sosyal alanlarda aktif hale gelmelerini sağlamak mümkün. Gruplar bu şekilde biraraya geldiğinde partiler üstü bir platform da sağlanmış olacak.
Seçim programınızda dikkatimi çeken noktalardan biri de kültüre duyarlı bakım (kultursensibile Betreuung) talebiniz. Bu konuyu biraz açmanız mümkün mü? Kastettiğiniz tam olarak nedir?
Evet, bu daha çok Almanya´daki resmi kurumlarla yeni göç etmiş olan mülteci aileler arasındaki, oldukça hassas bir alan. Burada sözkonusu olan çocuk hakları, çocuğu koruma, ama öteyandan ailelerin de kültürel durumunu gözetmek gerekiyor. Alman kurumları ve mülteci aileler arasında birtakım yanlış anlamalar olabiliyor. Dolayısıyla bu doğru çözümlerin üretilmesini de engelliyor. Toplumsal sorunlarda kültürel farkları gözetmek ve belirli ölçütlerle karşılaştırma yapmak gerekir. Çocukların ve gençlerin elbette resmi kurumlar tarafından korunması doğru ve önemli. Ama bunu mümkün olduğu kadar onları ailelerinden koparmadan yapmak lazım. Porz´da kültürler arası çalışmalar yapan derneklerden biri olan Solibund e.V.. Bu dernek örneğin bu yanıyla güzel projeler üretiyor. Göçmen ailelerin sorunlarını onları bütünlüklü olarak ele alarak çözmeye çalışıyor. Bu noktada resmi kurumların yeterli bilgi ve yetkinliğe sahip olmadan ailelere müdahale etmesi büyük bir çelişki. Savaştan kaçıp gelen insanların neler yaşadıklarını, kültürel arka planını ve aile yapısını bilmeden onaların eğitim tarzına müdahale etmek, sorunu çözmek yerine başka sorunların doğmasına yol açar. Ayrıca Almanya´da uzun yıllardan beri hakim olan eğitim değerlerini bu tür ailelere dayatmak „ırkçılık“ gibi de anlaşılabilir. Kültüre duyarlı bakım(kultursensibile Betreuung) çalışmasında kastettiğimiz buna benzer konuların daha hassas ve dikkatli ele alınması gerektiği. Buradaki çelişik durum iyi gözlendiğinde Uyum Meclisi resmi kurumları bilgilendirip daha net ve dikkatli çalışma yapılmasını sağlayabilir.
Seçimlerle ilgili olarak en son ne söylemek istersiniz?
Listemizin çeşitli etnizeteler ve meslek gruplarından oluşması, göçmen derneklerinin ağ çalışmasını esas alması; burada yaşayan herkesin demokratik haklarını kullanarak toplumsal hayata aktif katılmasını hedefliyor. Bugüne kadar hiç oy kullanmamış olan kişiler uyum meclisi seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip. Biz KVMO olarak ideolojilerden ve parti programlarından bağımsız, tüm göçmenlerin kendi insiyatiflerini gösterebilecekleri politik bir çalışma yapmak istiyoruz. Bu tarzda bir çalışmanın göçmenlerin kendi insiyatiflerini arttıracağı görüşündeyiz. Sadece belirli kültürlerin ya da partilerin temsilini yapan değil, tüm göç kökenli vatandaşları ortak sorunları etrafında birleştiren bir yapı kurmaya çalıştık. Diğer listelerle kıyaslandığında en büyük farkımız da bu. İnsanlardan seçimlere katılıp demokratik haklarını, yani oy kullanmalarını istiyoruz.
Peki Lale, söyleşi için teşekkürler. Size ve ekibinize başarılar diliyoruz. Kolay gelsin.
Ben de teşekkür ederim.
Not: Bu söyleşi Lale Konuk ile yaptığımız „Eine Stimme, die multikulti klingt“ adlı söyleşiden özet halinde Türkçe´ye uyarlandı. Orjinal söyleşinin tam tercümesi değildir.