TGH ESKİ BAŞKANI HÜSEYİN YILMAZ'DAN ÇARPICI SÖZLER

Hamburg Türk Toplumu eski başkanı sendikacı Hüseyin Yılmaz, basın ve kamuoyuna karşı aylardır sürdürdüğü sessizliğini Avrupa postası için bozdu.TGH seçimleri sonrası Hüseyin Yılmaz ile ilk Röportajı Avrupa Postası adına Hüseyin Dörtyol ve Adil Yiğit yaptılar. 35 yıllık sendikal geçmişi olan Hüseyin Yılmaz'ın Bergedorf yakınlarındaki evinde, Hamburg'un yoğun trafiğinden uzakta, sakin bir ortamda, soğuk havaya rağmen bizleri ısıtan şöminenin yanı başında yaptığımız söyleşiyi ilgiyle okuyacağınıza inanıyoruz. Kapının zilini çaldığımızda, Hüseyin Yılmaz'ın bacaklarına sürtünerek "kim gelmiş dercesine" bize bakan, av köpeklerini andıran şirin köpek, sevecen hareketler yapmaya başladı. Yılmaz ailesinin kendilerine ait,sade döşemeli evlerinde, oturma odasının duvarları almanca ve türkçe kitaplarla çiçekler gibi "süslenmişti". Bir yandan kahvelerimizi yudumlarken, öte yandan da Hamburg kamuoyunu son bir yıdır meşgul eden TGH seçimleri ve yeni TGH yönetiminin iddiaları ile ilgili sorularımız için Hüseyin Yılmaz'la bir an önce söyleşiye başlamak istiyorduk. Üst kattan Aslıhan'ın çaldığı Flüt'ün yürekleri okşayan sesi eşliğinde sorularımızı sormaya başladık.Bir ara sigara tiryakisi olan Hüseyin Dörtyol'a eşlik etmek için bahçeye açılan balkona çıktığımızda ne görelim.. Sanki Mersin'deyiz. Balkonda 4 ayrı limon ağacından sarkan limonlara bakarken hayranlık duymamak elde değildi. Samimi bir ortamda söyleşimize devam ettik.İki bölüm halindeki Röportajın ilk bölümünü yayımlıyoruz.

14 Aralık 2012 Cuma 17:24
Bu haber 2183 kez okundu
TGH ESKİ BAŞKANI HÜSEYİN YILMAZ'DAN ÇARPICI SÖZLER

 

RÖPORTAJ 1.BÖLÜM


Avrupa Postası-
  Hamburg Türk Toplumunun kuruluşundan bu yana ilk defa Yönetime karşı örgütlü bir muhalefet oluştu. Belki de ideolojik ve politik olarak biraraya gelemeyen insanların aynı hedefte buluştuğunu ilk kez gözlemledik. Sizce bu muhalefet neden oluştu, hangi etkenler bunları bir araya getirdi? Bunlar size mi, yoksa TGH’ye karşılar?

Hüseyin Yılmaz- Geçen üç yıla bakacak olursak, geniş bir yelpaze içerisinde neler yaptığımızı görebiliriz. Ali Kurtuldu ve Mehmet Saltuk arkadaşlarımızla birlikte yedek üye olmasına rağmen kapılarımızı açtığımız Nebahat Güçlü’nün aynı noktada olduklarını gördük. Fakat son iki yıl içerisinde Nebahat Güçlü, Ali Kurtuldu’nun tekliflerini kendisinmiş gibi sundu. Ben Yönetim Kurulu başkanı olarak 8 kişilk Yöneti Kurulu gücünü hiç bir zaman kullanmadım. Hatta bu arkadaşlar son zamanlarda iki-üç kez toplantıları terk ettiler.TGH’nın evrakları dışarıya dağıtıldı. İnsanlar bilinçlice yanlış bilgilerle donatıldı. Dolaysıyla toplumda yaratılan olgular bu gelişmelerin dışındaydı.


BEN TÜRKİYE'DE İKEN ÇALIŞMALARA BAŞLAMIŞLAR




AP-  Peki bu nereden kaynaklandı?


 HY--
Ben Türkiye’deyim, o sırada..Mesut Sipahi ve Serkan Tören Billstedt’te buluşuyorlar.  M.Sipahi açıktan ben başkan adayıyım diyemedi, kurum içerisindeki bazı şeyleri düzeltmek istediğini söyledi hep..Billstedt’teki projenin üzerinden yalan-yalnış bilgilerle politika yaparak o çevredeki  yaşlılarımız arasında çalışmalar yaptılar.(Liman)  İyi de çalıştılar…Ben ise, TGH’nın ruhuna uygun olan arkadaşları birleştirici çalışmaların devamını istemiştim. Hamam’da yapılan bir görüşme sonrası Coşkun Coştur, Nebahat Güçlü ve Ali Kurtuldu biraraya gelerek çalışmalara başlıyorlar.

AP-  Amaçları neydi?

HY- Amaçları ne olabilirdi diye üzerine düşünmek gerekir. Ben bunun mantığını anlayamadım. Bir kesimi TGH’nın tamamen politik bir yapıya
kavuşmasını istemektedir. Bizim çalışmasını yaptığımız projelerle uğraşılmamasını isterken, öte yandan da projelerden gelen maddi kaynakların derneklere dağıtılması gerektiğini söylüyorlardı. Projelerden artan paraları geri vermek zorundaydık. Bunu anlatmama rağmen, anlamsızca „milyonlardan“ söz edildi. Projelerden derneğe birşey kalmıyordu zaten. Diğer yandan, projelerin dışında politik çalışmalar yapılmasına
ben de katılan birisiyim. Son zamanlardaki örnekleri kısaca verebilirim: İş için,yerel seçimler ve seçme-seçilme konusunda, çifte vatandaşlık, çocuklarımızın okullarında başarılı olmaları, çevrenin korunması için TGH ilk defa kollarını göçmen kuruluşlarına açmıştır.Bu işlerin onlarla birlikte gerçekleşeceğini görmüştür. Yoksa kendi çalıp kendi oynayanlar olsak bunları yapamazdık.

HAKKI KESKİN'İN AÇIKLAMASI ARKADAŞLARIMIZIN EMEĞİNE SAYGISIZLIKTIR


AP-
 Buna rağmen bu arkadaşlar niçin sözü edilen iddiaları ortaya atıyorlar?

HY-
 Son kongrede Hakkı Keskin’e de açıkca söyledim. ''Bunları bir açık oturumda birlikte tartışalım'' diye. Hakkı Keskin kongre divanındaki konuşmasında „TGH’nın politik olmaktan ziyade, ticari bir zihniyetle çalıştığını“ vurguladı. Bu açıklama benim için oldukça küçültücü ve arkadaşlarımın emeğine yapılan bir saygısızlıktır diye düşünüyorum.

Olaf Scholz’un zamanında karşı çıktığı HH’daki elektrik şebekelerinin yüzde 5’inin kamulaştırılmasına taraf olan bir dernek, ilk defa diğer derneklerle çevreyi korumak için buna karşı çıkmıştır. Eğer bu politik bir duruş değilse, iddia sahipleri politikanın ne olduğunu bize anlatmak durumundadırlar. Biz bugüne kadar Türkiye ile bağlarımızın, bir  parti politikasından uzak olarak, daha sağlıklı olarak gelişmesi noktasında durduk. Buna dikkat edilmelidir.

AP-   Hakkı Keskin’in de projelerle ilgili açıklamasında değindiği
gibi , peki onlar ne yapmayı düşünüyorlar, bunun arka planında neler yatmaktadır sizce?

HY- Şimdi gördüğümüz o ki, Türkiye ile ilgili konularda CHP’nin Avrupa’ya yönelik bir açılımı var, bu açılımla birlikte çalışmalar var.
Eğer burada herhangi bir partinin alt yapısı oluşturulmak isteniyorsa bunun adresi TGH olamaz. Onun için ayrı bir dernek kurulur. Hatta belki ben de o derneğin üyesi olabilirim. Ben sosyal demokrat çizgideki birisi olarak CHP’nin buradaki kişileri birbirine karşı ayrıştıracağını düşünmediğini biliyorum. TGH gibi partilerüstü bir kurum kendi felsefesine göre bırakılmalıdır.TGH’ye müdahale CHP’nin işi olamaz. Bu Coşkun Coştur ve Alevi Toplumu içerisinde güzel çalışmalar yapmış olan Erkan Erçin’in içinde bulunduğu TGH bünyesinde hiç olamaz. TGH bünyesi bunu götürmez.


KENDİ YAKINLARINI İŞE ALDIRDI İDDİASİ TEK KELİMEYLE YALANDIR


AP-- Sayın Yılmaz size yönelik yapılan suçlamalar ve dile

getirilen konuların başında olan, Projelerde kendi yakınlarınıza görev verildiği iddiasına ne söylemek istersiniz?

HY- Projelerde kendi adamlarını alıyorlar iddiasını kesinlikle reddediyorum. Kadrolu olarak zaten bir kişi çalışmaktadır. Diğer arkadaşlar bizden önceki dönemde (2008) projeler icin görevlendirilmiş kişilerdir. Şu anda muhalif diye tanımlananların bir kısmını biz işe aldık. Projelerimizde değişik ülkelerden insanlar da görevlidirler. Ben onların hepsini tanıyamam.. Toplam 15 kişi. Onları koordine eden 8 arkadaşımız var. Projelerimizde Rusya, Afrika, eski Yugoslavya ve Asya kökenli çalışanlarımız var. Bu dağılım sayesinde TGH Hamburg’da daha fazla tanınır olmuştur. Eğer burada biz sadece tipik „Türk politikası yapacağız '' deniliyorsa, ben yokum.

Bugüne kadarki açılımımızın kapatılması veya aksatılması hem Hamburg hem de Almanya için büyük yalnışlık olur. NSU Cinayetleri olarak kamuoyuna yansıyan olaylarda 1990 yılından günümüze kadar öldürülen 182 kişinin arasında Afrika kökenliler de vardır. Son öldürülen 10 kişiden 8’i Türkiye kökenlidir. Bunun kökeninde yatanları iyi değerlendirmeliyiz, çok iyi  analiz etmeliyiz.TGH’nın ırkçılkla mücadele konusundaki çalışmaları olmasaydı bu günkü sevide zaten olamazdık.

AP-  Anlattığınız bu  çalışmalarınıza rağmen neden bu muhalafet oluştu, nasıl bir araya geldiler, arkalarında kimler vardır, sözünü ettiğiniz CHP olgusundan başka ?

HY-  CHP’nin bu arkadaşların TGH’ye girmelerini istediğini bile zannetmiyorum.TGH’nın gücünden ve kuvvetinden dolayı buradakiler böyle düşünmüş olabilirler. Bazıları, rakamlara aldanıp iştahları kabararak, TGH’nın çok zengin bir dernek olduğunu da düşünebilirler.
 
AP- 
içlerinden bir-iki kişi belki böyle olabilir ama siyasi olarak farklı kulvarlarda olan Nebahat Güçlü ile Ali Kurtuldu ve Malik Karabulut’u böylesi bir koalisyona iten sebepler neler olabilir sizce?

HY-
Almanya’nın en güçlü sivil toplum derneği konumunundaki TGH’nın da bağlı olduğu (ATT) Almanya Türk Toplumu'dur. Tartışmalar artık Almanya düzeyinde olacaktır. Kenan Kolat’la çok iyi politize olmuş bir ATT var. Bunu geriye doğru döndürmeye çalışacaklardır. 14-16 Aralık tarihlrinde Exetal‘de ATT’nun genel değerlendirme toplantısı yapılacaktır. Son olaylar ve TGH’nın politikası tartışılacaktır. Tabii ki Hamburg’daki gelişmeler de buna oldukça ışık tutacaktır.

Eğer dernek başkanları arkadaşlarımız „TGH kasasındaki paralar derneklere dağıtılmalıdır“ şeklinde bir beklenti içinde olurlarsa yalnış
yaparlar. Birincisi para alınca kendi özgürlüklerinden feraget etmek zorunda kalırlar.İkincisi ise, hukuki yönden de böyle birşeyin olamayacağının bilinmesi önemlidir. Bu şekilde popülist bir söyleme eğilim gösterilirse, uzun vadede kendileri de yok olurlar. Benim amacım daha güçlü bir TGH’dir, şimdiki gelinen nokta gibi değil!..

AP- Genel merkezin (ATT) seçim sonuçuna karşı herhangi bir tepkisi oldu mu?

HY-  Bunu Kenan Kolat ile konuşmanız gerekir. Benim değerlendirme yapmam yanlış olur. Diğer Eyaletlerin yorumları da aynı şekilde.

AP-  -ATT’ye borç verildiği ve Stade derneğine destek yapıldığı öne sürülerek muhalefet yapıldı. Bunun esas sebebi nedir?

HY-  Stade (Schleswig Holstein) şehrindeki büronun açılmasıyla projelerden kalacak gelirin oradaki kadın çalışmalarına katkı yapması amacı düşünülmüştü. Ancak beklenen verim alınamayınca bu derneği kapattık.

AP-- 
FDP milletvekili Serkan Tören’in (TGH Yürütme kurulu üyesi) bu yardımlari kendi seçim çalışmalarında kullandığı söylenmektedir. Buna ne dersiniz?

HY- 
O büronun Serkan Tören ile ilişkisinin olmadığını açıkladık. Ama, bunu anlamak istemiyenler var. Aldığımız karar yalnış olabilir ama bir hizmet öngörülmüştür.

 

  BİLLSTEDT ŞUBEMİZ BİZDEN ÖNCEKİ YÖNETİMİN BİR PROJESİDİR


AP-
Billstedt‘te açılışını yaptığınız TGH’nın ikinci şubesinin kuruluş öncesi ve sonrası da oldukça tartışıldı. Bu konuyu biraz açar mısınız?

HY- 2008 yılında Billstedt’te ikinci bir TGH merkezinin  açılması fikri, bizden önceki yönetimce  benimsenmiştir. Şu anki yerin merkezi bir konumda olmasıyla da bu konu zamanla hayata geçirilmiştir.

AP-  -Sayın Yılmaz, geriye doğru baktığınızda „Acaba ben nerede hata yaptım“ diye düşündüğünüz  oldu mu hiç ?

HY- Evet, oldu..

Yapmış olduğumuz politik çalışmalarda bir hata yok. Proje çalışmalarımızda da bu durum söz konusu değil. Ancak Yönetim Kurulu toplantılarımızda gündeme göre arkadaşlara adaletli söz hakkı vermeyişimden kaynaklanan bir hata vardır.

Yönetim Kurulu toplantılarında devamlı konuşan ve diğer arkadaşların söz haklarını bu uzun konuşmalarıyla  kısıtlayanlar, şu andaki yönetimde olanlardır. Başkan olarak buna müdahale etmem gerekirdi. Onların bıkkınlık veren bu  konuşmalarını engellemeliydim. Yedek üyelerin dahi (Nebahat Güçlü’de buna dahil) uzun uzun konuşmalarını sabırla dinledik.

AP-  Nebahat Güçlü Yönetim Kurulu yedek üyesi olduğu halde toplantılarınıza düzenli olarak mı, yoksa belirli bir süreden sonra mı katılmaya başladı ?
HY-
Son bir yıldır katılmaya başladi. Her toplantıda benden daha fazla konuştu. Her konuya cevap vermeye çalışarak diğer arkadaşlarımızın konuşmalarına da fırsat vermemiş oldu. Buna izin vermemeliydim. Tabii ki, insan zamanla bazı şeyler öğrenerek, yaşananlardan yeni dersler çıkartıyor.

AP- Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?

HY- Önce emekliliğin biraz tadını çıkartayım, farkına varayım, daha sonra fahri olarak her yerde iş yapabilirim. Benim sendikal geçmişimle arkadaşlarıma hizmet yapımda vardır. Sendikacıyım, emekliyim ama oradan ayrılmış değilim. Önümüzdeki dönemde Almanya Türk Toplumunun, toplumdaki yeri ve önemi üzerine açıklamalar yapabilirim. Örnek olarak; fakirlik sınırı, bakım sigortası, vize sorunu, Askerlik, Kadinların hizmet sorunları gibi konularda “bilge çınarlarının” birikimlerinin toplanması önemlidir.

Röportajın İkinci Bölümünü Okumak İçin TIKLAYIN !