-Mehmet ATAK-



KAZIM ABACI KİMDİR ?

Kayseri-Sarız  1965 doğumlu..14 yaşındayken ailesinin yanına geldiği Hamburg’da 33 yıldır yaşıyor..
Hamburg Üniversitesi Ekonomi ve Politik  bölümünü 1993 yılında
bitirdikten sonra, idari yönetim ve mali müşavirlik dalında iş hayatına
atıldı..Sınırsız Göçmen Girişimcileri Grubu’nun kurucusu ve
Genel Müdürü  olarak iş çevreleriyle yakın ve yoğun ilişki içinde oldu.


Bazı  siyasi partilerle kısmi ilişkisine rağmen, bugünkü Hamburg
Belediye Başkanı (Eyalat Başbakanı pozisyonunda) Olaf Scholz’un teklifiyle 2010
yılı sonlarında Sosyal Demokrat Parti (SPD)’ye  girdi ve 2011 yılı 
Mart ayında yapılan Hamburg  Eyalet Parlamentosu  seçimlerinde başarı
sağlayarak milletvekili seçildi..  Parlamentonun  Okul, İstihdam ve
Uyum  Komisyonu’nda görev alan Kazım Abacı, aynı zamanda bu eyalette
SPD’nin Uyum Politikasi Sözcülüğüne de  getirildi.

SORU
Sayın Kazım Abacı; siz Sınırsız Göçmen Girişimciler adlı
kuruluşun Genel Müdürü  olarak, binlerce yabancı  firmanın faaliyet
gösterdiği Hamburg eyaletinde  yoğun bir şekilde  çalışırken, Olaf
Scholz’un  davetiyle  kendinizi birdenbire politikanın içinde
buldunuz.. Bu değişik branşa yabancılık çekme ve uyumsuzluk gibi bir  problem yaşadınız mı zaman zaman ?


ABACI:  Evet, gerçekten  biraz tepeden inme gibi oldu, benim siyasete
girişim.. Sayın Olaf Scholz’a teşekkür ediyorum, beni SPD’ye davet
ettiği için..
 İlk günler hariç, yıllarca iş dünyasında her çeşit
insanla haşır neşir olmamdan dolayı inanın ki politikada fazla bir
zorluk çekmedim. 

SORU: Yüklendiğiniz  görevler gereği  olarak  medyada  sık sık
yer buluyorsunuz. Özellikle de ırkçı cinayetleri protesto ve ırkçı
faaaliyetlere karşı yürüyüşlerin organizeleri ile bazı toplantılarda
ön planda rol aldınız.  Bu çalışmalarınız başarılı geçti mi
sizce ?
ABACI:  Yıllardır göçmen ve Alman kamuoyunu rahatsız eden seri
cinayetleri protesto ile Neo-Nazi’lerin yapacaklari yürüyüşleri engelleme amacına yönelik toplantı ve yürüyüşlerde ne yazık ki umulan
rakamların altında kaldık. Buna rağmen Hamburg'da olaylar ortaya çıkar çıkmaz
tavır almamız, Alman ve Dünya medyasında önemli yankı yaptı ve binlerce
insandan teşekkür mesajlari aldık. Ama  yine de yeterli olduğumuz söylenemez.

Hamburg olarak,  yürüyüşler, basın toplantıları ve  salon
toplantıları şeklinde  bu konularda bir tavır sergilenmesi  gerekiyordu.  Bu
amaçla İçişleri Senatörlüğünde,  bölgede etkin derneklerin
temsilcileriyle bir toplantı yapıldı. Mayıs ayında SPD Fraksiyonu olarak
Rathaus’da Araştırma Komisyonu Başkanı Sebastiyan Edaty ,  Anayasayı
Koruma Örgütü Hamburg Başkanı Manfred Muck ve Alman Sendikalar Birliği
DGB Hamburg Başkanı Uwe Grund ile Alman- Göçmen  200’ü aşkın
kişinin katılımıyla yapılan toplantıda, o güne kadar yapılan çalışmalar
hakkında bilgiler verildi.

Ancak, herşeye rağmen bu tür protesto yürüyüşlerine karşı
Göçmenler ne yazık ki  fazla duyarlılık göstermediler  ve Neo-Nazi
yürüyüşüne karşı  engelleme amaçlı yürüyüşümüz hariç tutulursa, beklenen
katılım rakamına maalesef ulaşamadık.

Yabancıları yakından ilgilendiren ‘’Uyum ‘‘ ve ‘’Eğitim’’  konularında partimin ve de parlamentonun ilgili komisyonlarında görev almış olmam sebebiyle  Medya’da zaman zaman yer bulmuş olmam gayet doğaldır.
SORU: Bir de seri cinayetlerle ilgili kayıp dosyalar  konusu ortaya çıktı. Bu gelişme genel olarak nasıl karşılandı ?

ABACI: Irkçı hareketlerle ilgili protesto eylemlerimize, yüzbinlerce
göçmenin yaşadığı Hamburg eyaletinde yeterince katılım olmayışına
ilaveten, bu defa  da  seri cinayetler konusundaki dosyaların kaybolduğu
açıklandı. Bu da işin tuzu biberi oldu adeta.. Bütün bunlar, bu
konudaki yaklaşım ve başlatılan çalışmaların yetersiz kaldığı
yönündeki kritikleri haklı çıkarmaktadır.

SORU:  Sayın Abacı, 18 aylık milletvekilliği döneminizde, vatandaşların gördüğü  çalışmalarınız var ama bir de  kamuoyuna pek yansımayan önemli faaliyetleriniz  de vardır muhakkak ki.. Geriye bakıldığında, size göre hangi konularda daha aktif  rol aldınız ?
ABACI:  Evet, çok doğru bir tesbit.. Özet olarak söylersek: 
Diplomaların tanınmasına yönelik Eyalet Yasasi, yeni "Uyum Konsepti",
Göçmenlerin Sağlık durumlarının iyileştirilmesine yönelik meclis önergesi, Almanya'ya gelen Üniversite mezunlarının burada kalmasını kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalar, Vatandaşlığa kazanım kampanyası, Yabancıların, özellikle de
Eğitim konusunda ailelerin bilgilendirilmesi ve şikayetlerinin dinlenerek
ilgililerce çözüm getirilmesi gibi konularda aktif  faaliyetlerim oldu.
Tabii ki bunlar hayli yorucu ama o kadar da zevkli..

TÜRBAN KONUSUNDA YANLIŞ DEĞERLENDİRMELER

Önceki günlerde  bazı  gazetelerde çıkan haberlerde kendisinin
Türban karşıtı olarak gösterilmesi karşısında şaşırdığını
belirten Kazım Abacı’ya, Altona semtinde Selami Albayrak’ın güzel mekanında gerçekleşen görüşmemizde, gündemdeki bu hassas konuyu da sorduk:

SORU: Sayın Abacı, son günlerde bazı gazetelerde  türban konusunda çeşitli değerlendirmeleriniz yayınlandı. Bir Alman gazetesi kaynak gösterilerek bambaşka yorumlar da yapıldı.. Sizin bu konudaki demecinizin ve görüşünüzün aslı nedir ?

ABACI:  Biliyorsunuz ki medyanın kullandığı haber başlıkları
bazen konunun içeriğini tam olarak yansıtmayabiliyor. Bu defa öyle oldu..
Ama işin enteresan tarafı ise, Alman gazetesinin haberinde Türbana
karşı olmadığım belirtilmesine rağmen, başka bir yayın organında 
’Türbana karşı’’ şeklinde verildi. Bir yanlış değerlendirme olduğunu varsayarak, bunun üzerinde durmuyorum.

SORU: Partiniz SPD’nin Genel Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz’un Hamburg Trabzonlular Derneği’nin iftarında ‘’Okullarda Türbana karşı değilim’’ şeklindeki sözleri de gazetelere yansıdı zaten..

ABACI: 
Evet ben de okudum  ve katılıyorum o görüşe.. Zaten az sonra
değineceğimiz  ‘’Hak Eşitliği Anlaşması’’nda da görüleceği gibi, okullarda öğretmenler öğrencilerin kılık kıyafetlerine karışamaz.. Kimsenin kıyafetinden, dini inancından dolayı işini, eğitimini yapması engellenemez. Ayrıca  bir de öğretmenlerin semboller takarak dershaneye girme konusu var. Bu  hususta  ortaya konulan ölçü, bu sembollerin  okulun düzenini bozmaması  şeklindedir.  Sembol takmadan dolayı meydana gelecek bir  olumsuzluk halinde, başta okul idareleri olmak üzere, Veli Birlikleri ve Eğitim Senatörlüğü  üçgeninde konuya çözüm
getirilmelidir.


DİNİ KURUMLARLA SENATO ARASINDA  ‘’HAK EŞİTLİĞİ ANLAŞMASI’’ İMZALANACAK

Milletvekili Kazım Abacı ile söyleşimizin son bölümünde, geçtiğimiz aylarda
anahatlarıyla bahsedilmesine rağmen, kamuoyunca içeriği henüz tam olarak
bilinmeyen  ve pek yakında Göçmen Dini Kurum Temsilcileri ile Hamburg
Senatosu arasında imzalanması  beklenen ‘’Hak Eşitliği Anlaşması’’ 
meselesini konuştuk. Konuya oldukça vakıf olan Abacı,  Hamburg’da yaşayan yüzbinlerce  Müslümanı yakından ilgilendiren bu anlaşma hakkında hayli ilginç bilgiler verdi.

SORU: Almanya genelinde  Hrıstiyanlık harici dinlere de yeterı kadar
tolerans  gösteriliyor, ibadethaneler ve dini kurslar açılmasına sıcak
gözle bakılıyor. Hal böyleyken, Hamburg Senatosu  gayet evrensel bir
düşünceyle bu eyalette yaşayan  ve artık Almanya’nın büyük bir
parçası  olan Müslüman kesimin kurumlarını muhatap alarak, kendileriyle
inanç konusunda bir anlaşma yapma aşamasına  geldi. İlk defa olarak
Hamburg’ta yürürlüğe girecek olan ve henüz imzalanmayan bu
anlaşmanın içeriği hangi noktaları kapsıyor ?


ABACI :
 Temelinde, inanç özgürlüğünün yasal düzenlemelerle sağlanması  esası yatan bu önemli  proje, ‘’Hak Eşitliği Anlaşması’’ adını taşıyor ve ‘’Tüm inançlara aynı mesafede olunmasının kabul edilmesi ‘’ manasını taşıyor. Başka bir ifadeyle bu anlaşma, Cami ve Cemevlerini kurumsal olarak Kiliseler düzeyine getirme doğrultusunda atılmış önemli bir adımdır.


SORU: Bu sözleşme hangi dini kurum temsilcileriyle ve muhtemelen ne zaman imzalanacaktır ?

ABACI:  DİTİB (Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği), ŞURA (Kuzey Almanya İslam Toplumu ile Türkiye dışındaki Müslüman kurumların üyesi oldukları çatı kuruluşu), VİKZ (İslam Kültür Merkezi) ve Alevi Toplumu ile Hamburg Senatosu arasında imzalanması planlanan bu anlaşma, Almanya'da bir ilk olacaktir.

SORU: Hak Eşitliği Anlaşması’nın imzalanması ile ne gibi
yenilikler gündeme gelecektir ?

ABACI:  En başta Alman Anayasası’nın normları ile bu inanç
kesimlerine karşı tolerans, demokrasi ve eşitlik ilkeleri kabul görecek.. Din
Dersleri, diğer dinleri de kapsayan ‘’Ortak Din Dersi’’ şeklinde
ve Almanya’da eğitim görmüş öğretmenler tarafından okutulacak..
İnanç kurumları kendi okullarını açabilecekler ama tabii ki Alman
yasaları çerçevesinde denetimleri de yapılacak.
Ayrıca önemli bir nokta da, İslam ve Aleviler’in dini bayramları ile Aşure Günü’nde öğrenciler  ilk gün izinli sayılacaklar ve okula gitmeyebilecekler. Bu nedenle de haklarında yasal işlem yapılmayacak.

SORU: Sayın Abacı, bu anlaşma imzalandıktan sonra, getirilen bu
önemli haklar çerçevesinde Müslüman ve Alevi kurumları Cami  ve Cemevi
inşa edilmesi amacıyla Hamburg Eyaleti Senatosu’ndan maddi yardım
alabilecekler mi acaba ?


ABACI: Maalesef böyle bir şey söz konusu değil.. Çünkü
Almanya’da  kiliseleri  de devlet inşa etmiyor.
Bu yüzden Cami veya Cemevi içinde tahsisat alınması düşünülemez.
Bunları , eskiden olduğu gibi  dini kurumlar  bu projelerini  kendi
imkanlarıyla yapmağa devam edecekler.

AVRUPA POSTASI: Sayın Abacı, size teşekkür eder, politikada başarılar dileriz.
KAZIM ABACI: Ben de size iyi yayınlar temenni ediyorum.