Almanya'nın Bayern eyaletindeki 70 bin nüfuslu Aschaffenburg şehrinde 3.500'ü Türkiye kökenli olmak üzere toplam 18 bin göçmen yaşıyor. Dünyanın 130 ülkesinden çeşitli kültürlere mensup insanları barındıran bu güzel şehir, bölgesinde yüksek okullarıyla ve doğal güzelliği ile de tanınan Almanya'nın Turizme açılan kapılarından biri olarak tanınmaktadır. 1983 yılından günümüze her 13-15 Temmuz arası yapılan bu sene 29. " Brüderschaft der Völker" "Halkların Kardeşliği Festivali" adıyla organize edilen etkinliğe gölge düştü. Kurucuları arasında ki Türkiyeli kitle dernekleri organizeyi boykot ederek alternatif eğlence düzenlediler. Kuruluş yıllarında Uluslararası af örgütü (ai) Terres des Hommes, Yunan Toplumu ve Türkiyeli sivil toplum örgütlerinden oluşan "Festival komitesi" tarafından finanse edilen ve ortak kararlaştırılan aktiviteler yıllar sonra, şehir belediyesinin kontrolüne geçti.

21 Temmuz 2012 Cumartesi 18:01
Bu haber 387 kez okundu
ASCHAFFENBURG: FESTİVALİ DE BÖLDÜLER
Sponsorları arasında bölgedeki en büyük günlük yayın yapan almanca gazete, banka ,sigorta vb. şirketlerin de bulunduğu üç gün süreli sokak festivali organizesine davetliler arasında, ilk kez  DİTİB ve ona bağlı DİTİB-Gençliği de vardı. Tartışmaları fitileyen ve ayrılığa yol açan adım bu yüzden atıldı..
Alman basınında geniş yankı bulan ve nedense türkçe basınının görmezden geldiği tartışmaların gerekçesi neydi ? Festival komitesinde aralıksız düzenleyiciler olarak bulunan Aschaffenburg, Miltenberg Alevi dernekleri, Halkevi ve Kürtler neden organizeye itiraz ederek Festivali boykot ettiler?  Sözü geçen dernekler, geçmiş senelerde Almanya''nın bazı şehirlerinde örneğin Hamburg'da yaşanmış olan eski bir tartışmanın bir benzerine bölgelerinde örnek oldular.

  BOYKOT ve KÖTÜ HAVA FESTİVALİ OLUMSUZ ETKİLEDİ


Bu yıl kötü hava koşulları altında  geçen festival yapılan boykotla daha da sönük geçti.
                                          
SPD'li belediye başkanı Klaus Herzog ve yönetiminde Halkevi ve Alevi derneğinden temsilcilerin olduğu "Stadtjugendrind" neden yıllardır kurucuları arasında bulunan sayılır kitle derneklerinin itirazlarına gözlerini kapatıp, tercihlerini organizeye ilk kez katılan devleti destekli DİTİB adina organizeye katılan ülkücüleri kabul ettiler?
Konuya açıklık getirmesi ve okurlarımızı aydınlatması amacıyla  Aschaffenburg Halkevi yöneticilerinden
Edel Metal firmasında çalışan,Halkevi üyesi 32 yıldır Almanya'da yaşayan, Aschaffenburg Gençler Birlği  Futbol kulübünde yönetici Şefik Erdem, Halkevi eski ikınci başkanı Erdoğan Kaplan ve  Halkevi başkanı Özcan Pancar ile konuya yönelik yaptığımız söyleşiyi yayınlıyoruz .

DAHA ÖNCELERİ NEREDEYDİLER ?


"
Ben bunca zamandır bu kişilerin sokağa çıkıp yabancılara karşı işlenen ırkçı cinayetleri protesto ettiklerini herhangi bir eylemde görmedim, ya da işçiler sokağa atılırken hiçbirini onlarla dayanışma içinde  görmedim.
Ülkücüler kendi isimleriyle deneyip başaramadıklarını  bu defa Diyanet gençlerinin içine
girerek onları kullanmak istediler. Bunların ırkçı-faşist örgüt mensubu olduklarını bildiğimiz için organizede yer almalarını istemedik. Diyanetin içinde yuvalanarak kendi ırkçı faaliyetlerini Diyanet Camiisi üzerinden yürütmek istemektedirler."
 
Avrupa Postası "Brüderschaft der Völker" Festivali ne zaman başladı kuruluş amacı neydi ?


    FESTİVALE GÖLGE DÜŞTÜ
Şefik Erdem.-
--Festivalin ilk kuruluş amaçlarından birisi 1983 yılındaki dönemimize yönelik baktığımızda politik bir festival olmasıydı.
Hem yiyecek içecek standları vardı, hem de müzik ve açılan informasyon masalarıyla  dünyaya nasıl bakıldığı, ülkemizdeki olayların nasıl yorumlandığı açıklanıyordu. Bu konularda çeşitli bilgilerde festivalde yer alıyordu.
Ta ki 1990'lara kadar hemen hemen bu seviyede devam etti.

Cumartesi günleri daha çok siyasal içerikli tartışma programları düzenlenirken, Pazar günleri kültürel ağırlıklı etkinlikler yapılırdı. Festivalimizin  kurulduğundaki
asıl amacı, ırkçılık, faşizm ve gericiliğin yer bulmadığı çok kültürlü enternasyonal programlarla çeşitli uluslardan insanların kaynaşttığı bir platform yaratmaktı. Bir süre böyle devam etti. Festival komitesinin bir de  bülteni vardı.
Kimler katılıyorsa bu bültende proğrama yönelik tanıtımlar yapılıyordu. Dünya'ya,Türkiye'ye ve Almanya'ya nasıl baktıkları bültende yayınlanırdı.
Zamanla reklam amaçlı tanıtımlar ile kültürel programlar öne çıktı.


KONSOLOSLUK MÜDAHALE ETMEK İSTEDİ

1984 senesiydi yanılmıyorsam  o dönem Türkiye'de ağır koşullar mevcuttu. O koşullarda Türkiye de oynanan demokrasi adı altındaki oyunlarını açığa çıkarmak için sözünü ettiğim bültende kısa Almanca bir yazı yazmıştık. Altında  imza olarak benim ismim yazılmıştı.
 O yazının içeriği Türkiye'deki 12 Eylül 1980 cuntası sonrası dönemdeki insanlığa karşı işlenen suçları, cezaevindeki  işkenceleri, yani demokrasiye karşı işlenen hukuksuzlukları anlatıyordu. Darbecilerin gerçek demokrasi düşmanı ve  halka karşı zulüm ettiklerini anlatan kısa bir yazıydı. 



Völkerfest'
in bitmesinden bir süre sonra  Belediye de ki kültür işine bakan görevli bir arkadaş beni gördü.  "sizin yazdığınız yazıdan dolayı Frankfurt Başkonsolosluğu Belediye'yi çeşitli kereler aradı" açıklamasını yaptı. "Niçin bizim devletimize  karşı böyle bir yazı yazmalarına müsaade ediyorsunuz" diye uyarmışlar.Sizden  ricamız böyle yazıları bundan sonra yazmayın demişler.
Benim söylemek istediğim şudur; Bu festivalin kuruluş yıllarında belirli politik ve kültürel amacı da vardı, derneklerin kendilerin tanıtma amaçları da buna dahildi.. Ama 1990-1995 yıllarına gelince içi boşaltıldı. İnsanların sadece yemek yiyip, müzik dinledikleri bir ortama dönüştürüldü. Bundan kimseler rahatsızlık duymadılar.

AP--Siz Halkevi çevresi olarak bu değerlendirmeye dahil misiniz?

Şefik Erdem:
 
Evet bizde dahiliz. Son dönemlerde yeniden bir toparlanma yaşasakda bir türlü o eski tutarlılk 
geri gelmedi. Sanki döneme denk düşmedi. 95'li yıllarda tesirini her alanda gösteren dağınıklık
bizlere de yansıdı. Bizler de o günlerde kendimizi boşlukta hissetik.
O dönemler inanılmaz düzeylerde yalpaladık.


Oradaki Völkerfest'in başındaki amacı, yiyecekleri herkes kendi satıyor içecekleri ortak stand'daki yerden alıyorlardı. Bu standa gelen
gelirler değişik ülkelerde politik mücadele verenlere, insan hakları mücadelesi verenlere ortaklaşa paylaştırılıp gönderiliyordu. Bunlar arasında Türkiye'de ki insan hakları derneği de vardı. 

Devrimci Demokratların avukatlarına da yardım gönderildi.1987 yılında gelen 2920 Mark'ı biz insan hakları derneğine gönderdik. Makbuzu da hala duruyor. Bütün gruplar da buna destek verdiler. Nikaragua' da okul yapımına kadar destek verdik.

Yoksullukla mücadele edenlere destek verdik. Elde edilen gelir Mazlum haklar için harcanıyordu. O içecek standını da yapanlar Alman Demokratlarıydı. Onlar karşılıksız ve gönülü çalışıyorlardı. Ve hiçbir ücret almıyorlardı. O paranın nereye gideceğine de Festival Komitesi karar vermekteydi.
Günümüze bakarsak bu festivalin amacı özü boşaltıldı, kim ne kadar yiyecek satacak ne kadar kazanacak artık buna bakılır oldu. 

AP--Festivali neden Boykot ettiniz?
Şefik Erdem :

2-3 sene önce ırkçı ideolojileriyle bilinen  ülkücüler derneği organizeye girmek istediler. O konuda yoğun karşı  kampanya yürüttük.
Onların kimler olduğunu açıkladık faaliyetlerini belgeleriyle açığa çıkardık. Bunların kökenlerini ırkçı ve faşist bir örgüt olduklarını açıkladık.Bunun üzerine ordaki gruplar bunların katılmasına izin vermediler.

Bizler 30 senedir buradayız  bunca zamandır bu kişilerin sokağa çıkıp yabancılara karşı işlenen ırkçı cinayetleri protesto ettikleri bir eylemde, yada işçiler sokağa atılırken onların yanında olarak hiçbirini görmedik.
Ülkücüler kendi isimleriyle deneyip başaramadıklarını  bu defa Diyanet işlerinin gençlerinin içine
girerek onları basamak olarak kullanmak istediler. Bunları ırkçı örgüt mensubu oldukları
için istemedik Diyanetin içinde yuvalanarak kendi ırkçı faaliyetlerini Diyanet Camiisi üzerinden yürütmek istemektedirler. Çabalarımıza rağmen sözünü ettiğimiz ırkçıların da organizede bulunması üzerine bizler katılmaktan vazgeçtik.
Onlarla aynı yerde durmanın bir anlamı yoktu.

 
AP-Tartışmaların esas kaynağı olan DİTİB'in ve Gençlerinin ırkçılığını somutlayan bir örnekten söz etmeniz mümkün mü?

Şefik Erdem: Elbette ki. 2008 senesinde, 23 Nisan'da şehrin içinde Unterfragen Halle'ye mehter marşı eşliğinde yürüyüş yaptılar.
çektikleri video görüntülerini kendileri  DİTİB sayfasına youtube'den  yüklemişler propoganda olsun diye, mehter marşı esnasında siyasi bir sembol olan bozkurt işaretleri yapılmaktadır. Bozkurtların da Türkiye'de kendileri gibi düşünmeyenlere hangi katliamlar yaptıkları herkesçe bilinmektedir. Kendi kendilerini belgelediler. Daha sonra sayfalarından bu görüntüleri silmek zorunda kaldılar.

AP-- Özcan Pancarcı Aschaffenburg Halkevi başkanı olarak siz neler söylemek istersiniz?
Uzun yıllardır burada yaşıyorum. Buradaki göçmenlerden kaynaklanan sorunları ve buradaki
haklarımızın mücadelemizi sürdüyoruz. Halkevi 1986 yılında Türkiye İşçi Derneği oldu. 1990'larda adı değişti Halkevi olarak. Burda göçmen olduğumuz için sorumluluklarımız da ağırdır. Buradaki sorunlarımıza sahip çıkmamız gerektiğini düşününerek dernek başkanlığına aday oldum.


AP---Kaç üyeniz var.?
Özcan Pancarcı : 65 üyemiz var. Onun dışında sempatizan arkadaşlarımız var. Halkevini
sahiplenen geniş bir arkadaş çevremiz var.Yıllardır kendi ayakları üzerine yürüyen ve faaliyetlerini aralıksız devam ettiren bir demokratik kuruluşuz. 

AP--"Brüderschaft der Völker" Festivali tartışmalarla başladı ve ilk kez geçmişe kıyasla 
beklenen ilgiyi görmedi ve sönük geçti. ilk kuruluşunda Halkevi'nin bir rolü olduğunu biliyoruz.
Bu konuda yaşananlar neler ve Boykot noktasına nasil geldiniz?.


Özcan Pancarcı : 29 senedir süren Halkların kardeşliği kavramını burada yaşıyoruz.Oldukça ilginç bir girişimdir. Gittikçe gelişen bir festival haline geldi.
Zamanla politik istemlerden uzaklaşıldı standdaki sorunlardan halkların kardeşliği kavramının içi boşaltıldı.
Bu bir kaç senedir sürüyor. Ayrıca Belediye tüm kurumlar bu festivale katılsın girişimine başladı.
Artık bizim istemediğimiz yobaz gerici ve ırkçı kurumlarda başvuru yapıyor. Girişimleri  5 senedir sürmekteydi. Senelerdir bu girişime karşı bir duruş sergiledik ve başarılı da olduk.
Katılmamalarını sağlamamıza rağmen bu kez DİTİB'e sığınarak organizeye dahil oldular.
DİTİB devlet destekli büyük bir kurum. Devlet bunları sahipleniyor. Büyük ekonomik bir potansiyeli var. Tabii Belediye de bunlara yardımcı oldu.
AP. Organize içinden size destek olanlar oldu mu.?

Özcan Pancarcı :
Alman arkadaşların bir kesiminin desteğini aldık ama yetersiz kaldı.
Halkevi ırkçılkla mücadele ve sorunlarımıza sahip çıkmak maksadıyla kurulmuştur..
Alman ırkçılğına karşı sürekli mücadele verdiğimiz için biz Türk ırkçılığını düzgün anlatamadık. Belirli bir süreçten sonra alman arkadaşlarımız bizi anlamaya çalıştılar. Ve bu toplantılarda da bize destek oldular. Biz her türden  ırkçılığa karşıyız. DITIB'in konumunu ve buradaki olan kişileri araştırdılar. Ve şehir idaresini de ağır şekilde eleştirdiler.


A--Bunlar belirli bir Parti veya dernekler mi ?

Özcan Pancarcı :  Amnesti internationale, Attac grubu, Terres des Hommes, KOMMZ grubu vb.sivil toplum
örgütleri bize destek verdiler. Partilerden SPD şehir merkezi grubunun da  desteğini aldık.

AP--Peki Yeşiller veya Linke bir tavrı veya nasıl oldu mu.?
Özcan Pancarcı :Şuana kadar tavırsız kaldılar. Onlarda haberdar durumdan. Onlar zaten DITIB ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar. Yeşiller destekliyor ama Linke'den birşey çıkmadı biz de anlayamadık.

AP--Belediye Başkanının tutumu nasıldı.?
Özcan Pancarcı : Belediye başkanı tabii ki, diplomatik bir şekilde durumu anlatmaya çalıştı. Kendisinin Belediyeyi temsil ettiğini ve şehir idaresinin de tüm  kurumlara sahip çıkması gerektiğini açıklayarak, buradaki  herkesin Festivale katılması gerektiğini anlattı. 

AP--Önümüzdeki yıllarda bu değişir mi?
Özcan Pancarcı : Festival bittikten sonra bunu tartışacağız. Güzel mücadele paylaştık.Alevi
arkadaşlarımız ve diğer sivil toplum örgütlerinin dostluklarını ve kalıcı dayanışmalarını kazandık bize destek verdiler.

AP -Erdoğan Kaplan, Aschaffenburg Halkevi eski başkanı olarak "eski tüfekler" denince ilk akla gelenlerden birisiniz. Son yaşananlara eklemek istediğiniz bir şey var mı?   


Ben de size kısaca  29.'su düzenlenmiş olan bu Festivali kimlerle kurduğumuzu anlatayım.
1983 yılının 1 Mayıs yürüyüşü sonrası DGB'deki yemekli bir toplantı esnasında o zaman ki DGB, IG-Metal temsilcisi, Sıtkı isimli arkadaşımız, Devrimci İşçi'yi temsilen ben ve bir de Yunan toplumu adına Lefteri arkadaşla birlikte bu Kardeşlik Festivali'nin Belediye desteğinde yapılmasına karar verdik.O yıllar katılım 300-400'ü geçmiyordu, iki sene Rathaus önünde düzenledik, bir ara şehir dışındaki bir park yerinde yapıldı sonradan Festival komıtesine Araplar, italyanlar, Mısırlılar'da katılım sağladılar ve her sene daha da görkemli hale geliyordu.
Ve zamanla bugünlere gelindi.  

AP.-Festival'in boykot edilmesine doğru buluyor musunuz?


Erdoğan Kaplan:
Gelişmeler yaşandığında ben zaten Türkiye'deydim. Konuyu duyduğumda ve arkadaşlarla sohbet ettiğimde alınan tavrın ne kadar yerinde olduğunu ben de tasdik ettim.
Karar alan tüm dostları kutluyorum.

AP-Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
Biz  de Halkevi yöneticileri olarak Avrupa Postasına daha başarılı yayınlar diliyoruz.