Moderatörlüğünü Medine Durmann’ın yaptığı etkinlik, 12 Eylül cunta koşullarında hapishanelerde işkenceler altında ve idam sehbalarında hayatını kaybeden siyasi mahkumların anısına saygı duruşu ile başladı.
Eski siyasi tutsaklardan Yeter Güneş ve Nermin Gürsoy’un tutukluluk sürecine ilişkin anlatımları sırasında yer yer duygusal anlar yaşandı.
GÜNEŞ: MAMAK CEZAEVİ 'ASKERİ TOPLAMA KAMPI' GİBİYDİ
Henüz 17 yaşında iken o dönemin bilinen işkence merkezlerinden biri olan Elazığ '1800 Evler'de bir buçuk ay ağır koşullar altındaki tutukluluktan sonra Ankara'da arandığı gerekçesi ile Mamak’a sevk edildiğini anlatan Yeter Güneş, 6 yıl kaldığı Mamak Askeri Cezaevi'nin siyasi tutsaklar için adeta bir "Askeri Toplama Kampı" şeklinde olduğuna yer verdi. Güneş, “Bizlere siyasi tutsak olarak değil, asker olarak davranmamızı dayattılar" dedi.
CEZAEVİ'NDE DOĞUM YAPTI
Mamak'ta 3 yıl tutsak kalan ve cezaevinde doğum yapan Nermin Gürsoy ise yaşadıkları ile ilgili şunları söyledi: 'Derin Araştırma Laboratuvarı'na (DAL) götürüldüğümde ağır işkencelerden geçerken kanamam oldu, 3-4 gün önce DAL’da bir devrimci öldürülmüştü bunun üzerine panik oldular ve hastaneye götürdüler. Hamile olduğumu orada öğrendim. İşkenceler devam etti, Mamak’ta bir nebze daha iyi koşullarda olacağımı düşünmüştüm. Sayımlarda, ani koğuş baskınlarında gebe kadınları ön sıraya çağırıp özellikle karnımıza vuruyorlardı. Doğum sonrası koşulların çok ağır olması nedeniyle bebeğimi aileme verdim. Psikolojik ve fiziksel olarak ağır dönemlerdi. İki ay boyunca mememde biriken süt nedeniyle ateşlenme, acı ve sızılar… Evladımdan ayrılmak zorunda olmanın tarifsiz kederi…
Güneş ve Gürsoy, kitapta anılarını paylaşan diğer 53 eski tutsak gibi, Mamak’ta ortak mücadele ile bir tarih yazarak, zor koşullarda dayanışarak yaratıcı olmayı, gülmeyi ve paylaşmayı öğrendiklerini ifade ettiler.
Etkinlik "Sonbahardan Çizgiler" / Mamak Türküsü'nün topluca söylenmesi ile son buldu.
KİTAP YAZMA FİKRİ 2008'DE ORTAYA ÇIKTI
12 Eylül döneminin Mamak Askeri Cezaevi günlerini 'Kaktüsler Susuz da Yaşar' kitabıyla ölümsüzleştirme fikri ilk kez 2008 yılında ortaya çıkmış. Kadın siyasi tutsakların direnme, dostluk ve umudun hikayesinin olduğu kitapta ailelerin tutsaklarla nasıl dayanışma içerisinde olduğuna da geniş yer verilmiş.