Süheyla KAPLAN / İNGİLTERE

İngiltere’de aşırı sağcı isyan dalgası dinecek gibi görünmüyor.

Rotherham'da sığınmacıların kaldığı bir otele yapılan korkunç saldırı ve mültecilerin kasıtlı olarak yakılmaya çalışılması isyan politikasının bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. 

Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel milyonlarca euro kazandı Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel milyonlarca euro kazandı

Bu vahşeti rasyonalize etmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. İngiltere’de göreve seçilen bir muhafazakar  polis memurunun, çetelerin "Britanya'nın egemenliğini koruma (...) Britanya değerlerini muhafaza etme ve (...) yasadışı göçü durdurma arzusu" ile hareket ettiğini iddia eden (daha sonra bu açıklama silindi) şeklindeki açıklaması, ırkçı nefreti gizlemeye yönelik utanç verici bir girişim olarak değerlendirilmelidir. Bütün bunlar insanların tenlerinin rengi nedeniyle diğer insanlara saldırması ve onları öldürmeye çalışması için bir gerekçeydi.

Bu durum faşizmin yükselişinin köklerine ilişkin ciddi bir analiz yapılmasını engellemektedir.

İlk olarak, 2008- 2009'dan bu yana İngiliz toplumunu etkisi altına alan derin sosyal ve ekonomik sıkıntılar söz konusudur. Sanayileşme ve kamu hizmetlerinin gerilemesiyle geçen 45 yılın sonuçları - yaşam standartlarının düşmesi ve güvenli işlerin kaybedilmesiyle istikrarlı toplulukların erozyona uğraması - faşizmin gelişebileceği zemini hazırlamıştır.

Daha da kötüsü, mevcut  siyasi partiler tutarlı bir alternatif sunmamaktadır. Aşırı sağı yenmeye yönelik hiçbir uzun vadeli strateji, neoliberal kabustan kurtulma ve eşitsizlikle mücadele eden, evrensel istihdam sağlayan ve kamu sektörünü yeniden inşa eden bir ekonomik strateji izleme ihtiyacını göz ardı edemez.

Endüstriyel yatırım ve üretken ekonominin yeniden inşasına yönelik bir strateji, aşırı sağı büyüme fırsatlarından mahrum bırakmak için elzemdir.

İkinci olarak, politikacılar, nüfusun çoğunluğunu soyup soğana çeviren bir ekonomik sistemdeki kendi suç ortaklıklarından dikkatleri uzaklaştırmak için çaresiz mültecileri adeta bir öcü/kabus haline getirdi. Politikacıların göçü engelleyeceklerine dair açıklamaları Rotherham'da yaşananlara doğrudan katkıda bulunmuştur.

Rotherham'daki dehşet, isyanların basitçe geçiştirilemeyeceğini, mültecileri, Müslümanları ya da siyah toplulukları koruma konusunda polise güvenilemeyeceğini göstermektedir.

Solun büyük bir kısmı ve sendikal hareket için bütün bu gelişmeler faşist şiddetin tehdidi, neo-Nazi tehdidini izole etmek, bu tehditleri yok etmek  hatta gerektiğinde doğrudan yüzleşmek için önceki nesillerin yöntemlerini yeniden öğrenmeleri gerektiği anlamına geliyor.