Sekiz destinasyonuyla UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde yer alan Tunus; Fenike, Roma, Bizans, Arap ve Osmanlı’dan her birinin kendilerine ait bıraktığı ayrı güzelliklerdeki sayısız bina, tapınak ve kalelerle, Akdeniz ve Afrika’nın tüm rengi ve ahengiyle tarihi, arkeolojik, doğal, kültürel zenginlikleri ve güzellikleriyle, Star Wars ve İngiliz Hasta filmlerine ev sahipliği yapan dünyanın en büyük sıcak çölü Sahra ile, egzotik yer altı ve üstü şehirleriyle, eşsiz müzeleri, Arap kültürünün vazgeçilmezi souk’lar yani renkli pazaryerleriyle, devasa antik kalıntıları ve muhteşem sahil şeridiyle, İslami mimarinin en güzel örnekleri ve dikdörtgen prizma köşeli minareleriyle çok kültürlü yaşamın izlerinin görülebileceği sokaklarıyla ziyaretçilerine otantik yaşamla modern dünyayı bir arada sunuyor…
Geçtiğimiz yıldan bu yana birçok Schengen ülkesinin Türkiye'den turistik amaçlı vize başvurularında sorun çıkarması ve reddetmesi üzerine yurtdışında tatil yapmak isteyen Türk vatandaşları rotalarını vizesiz seyahat edebilecekleri ülkelere yöneltti. Bu ülkelerden biri de birçok cazibe noktasına ev sahipliği yapan Kuzey Afrika’nın en renkli destinasyonları arasında yer alan Tunus. Havaların biraz serinlemesiyle birlikte yazın sıcağından ve kalabalığından uzakta, sakin, huzurlu ve dingin tatil yapmak, hafif esintiler arasında tarihi ve doğal güzellikleri keşfetmek isteyen Türk turist, sonbaharda konaklama ve ulaşım fiyatlarının daha uygun olması en önemlisi vizesiz seyahat imkanı sunması nedeniyle tatil tercihini Tunus’tan yana kullanmaya devam etti.
Akdeniz kıyısı boyunca uzanan sahil bölgeleri, kilometrelerce kesintisiz altın renkli ve ince kumlu plajları, ünlü Star Wars filmleri serisinin çekildiği Matmata Kasabası’ndaki platoları, gizemli Sahra Çölü’ndeki ilginç mağara evleri, Oscar ödüllü İngiliz Hasta filmine setlik yapan Ksar Ghilane Vahası, egzotik yer altı ve üstü şehirleri, tarihi kent merkezi, eşsiz müzeleri, renkli çarşıları, dikdörtgen prizma köşeli minareleri, çatısız evleri, leziz yemekler sunan restoranları, renkli gece yaşamı, çok kültürlü yaşamın izlerinin görülebileceği sokakları, tarihi, arkeolojik, doğal ve kültürel zenginlikleriyle Akdeniz havzasında İslam mimarisinin Akdeniz kültürü ile harmanlandığı önemli bir turizm ülkesi olan Tunus, farklılıkların hayat bulduğu bir coğrafyada ziyaretçilerini ağırlıyor. Tunuslular Berberiler’den kuskus, Romalılar’dan zeytin ve zeytinyağı, Araplar’dan kahve ve baharat, Osmanlılar’dan ise şerbetli tatlıları alarak mutfaklarını zenginleştirmiş. Mavi ve beyaz renklerin hakim olduğu, sadelik ve zarafetin tüm sokaklarında olabildiğince sergilendiği Tunus’ta “Etrafı surlarla çevrili kent” anlamına gelen ‘Medina’lar önemli cami ve medreseleri barındırıyor. Eski medeniyetlerden Kartaca'nın mirasçısı olan aynı zamanda da İslam medeniyetinin Afrika'daki önemli başkentlerinden Kayrevan'a ev sahipliği yapan Tunus’un geçmişi Fenikeliler, Romalılar ve Osmanlı İmparatorluğu ile Fransız sömürgesine dayansa da ülkedeki en fazla tarihi kalıntılar Romalılardan kalma, modern mimari ve kentleşme ise Fransızlara ait. Esintili yüksek yerlerde Romalıların arkeolojik kalıntıları, kent merkezinde ise geçen yüzyılın başlarında yapılmış göz kamaştırıcı Neoklasik Fransız Mimarisi yer alıyor.
Tüm rengi ve ahengiyle hem Akdeniz’in hem de Afrika’nın güzelliklerine, hem serin sulara - hem de sıcak kumlara sahip, bir yüzü batıya diğer bir yüzü doğuya dönük Tunus, modern ve aynı zamanda otantik bir ülke. Yüzyıllar boyu ağırladığı farklı medeniyetlerden dolayı Arap, Berberi, Afrika ve Avrupa kültürlerinin kavşağı olan ve ziyaretçilerine geleneksel yaşamla modern dünyayı bir arada sunan Tunus, Avrupa ile Arap dünyası arasında da köprü oluşturuyor. Arap ülkeleri arasında liberal anlayışla yönetilen bir sisteme sahip olan Tunus, katı İslami anlayışın görülmediği, hoşgörülü sosyal yaşamın hüküm sürdüğü bir ülke. Homojen bir nüfusa sahip olan Tunus’ta, kadınlar, diğer Arap topluluklarına göre daha özgür şekilde yaşıyor. Modern hayatı ve geleneklerini bir arada yaşayan Tunuslular, çok sıcakkanlı ve misafirperver ayrıca Türkiye’yi ve Türk insanını oldukça çok seviyorlar. Yaşam standardının nispeten yüksek olduğu ülkede kültür, tarih ve modernlik iç içe. Antik dönemden itibaren stratejik yeri ve verimli topraklarından dolayı çok arzulanan bir bölge olan ve bu yüzden de defalarca kez ya istila edilen ya da edilmek istenen Tunus’ta; Fenikeliler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar ve Osmanlılar her biri ayrı güzellikte kendilerine ait sayısız bina, tapınak ve kaleler bırakmış. Tunus yazı dizisinde ülkenin tarihi geçmişiyle ilgili kısa genel bilgiler ile ziyaretçilerine unutulmaz bir Afrika deneyimi sunduğu önemli doğal, tarihi ve kültürel değerleriyle turistik destinasyonları hakkında bilgiler yer alıyor.
İslam mimarisinin Akdeniz kültürü ile harmanlandığı Tunus’ta doğayla iç içe baş döndürecek güzellikte bulunan kültürel ve tarihi durakların yer aldığı yazı dizisi; Osmanlı döneminde Vali Ali Paşa’nın sarayı olan günümüzde ise dünyanın en önemli mozaik koleksiyonlarını barındıran Bardo Ulusal Müzesi, Kuzey Afrika’nın en büyük ve en hareketli şehirlerinden eski bölümü “medine” ve egzotik çarşısı “suk” ile başkent Tunis, en popüler turistik merkezlerinden Monastır şehri ve bu şehirde birçok ünlü filme setlik yapan Ribat Kalesi, turizm cenneti Sousse şehri, Mağrip'in Müslüman fethi sırasında Arap fatihler tarafından inşa edilen en eski Ribatı Sousse, Afrika kıtasında inşa edilmiş en büyük Roma kaplıcaları seti ve Roma İmparatorluğu'nda inşa edilen en büyük üç hamamdan biri olan Antonine Hamam Ören Yeri, bir sanatçının tuvalinden düşmüş gibi görünen beyaz badanalı, mavi kapılı ve mavi pencereli evleriyle Yunan adasındaymış hissi yaratan küçük tatil beldesi Sidi Bou Said, Arap kültürünün vazgeçilmezi souk’lar yani renkli pazaryerleri, Mağribi ve Roma mimarisinin harmanlandığı St. Vincent de Paul Katedrali, başkent Tunis şehrinin simgelerinden Saat Kulesi, tüm zamanların en büyük komutanlarından Hannibal’ın Roma’ya kök söktürdüğü Helenistik Dönem'in en büyük kentlerinden Fenike Kraliçesi Elissa (Dido) tarafından kurulan Carthage (Kartaca) ile Arkeolojik Parkı, Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kayrevan (Kairouan) ve ev sahipliği yaptığı dünyadaki en eski minareye sahip Sidi Ukba Ulu Camisi gibi Tunus’un önemli mimari yapılarını, tarihi yerlerini, merkezlerini, ilgi çekici noktalarını, egzotik şehirlerini, renkli pazaryerlerini, kutsal ve dini değerlerini içeriyor.
Berberi dilinde konaklanacak alan anlamına gelen Tunus’un diğer görülmeye değer önemli turizm dinamiklerinden başlıcaları ise neredeyse tüm güney Tunus’u kaplayan Star Wars ve İngiliz Hasta filmlerine setlik yapan Doğu Kum Denizi olarak da bilinen dünyanın en büyük çölü Sahra Çölü, Cerbe adasında dünyanın en eski Yahudi tapınaklarından biri olan El-Griba Sinagogu, Kuzey Tunus'ta Kartaca'yı Sahra'ya bağlayan cadde üzerinde yer alan büyük bir Roma bölgesi olan Thuburbo Majus, Hadrian döneminden kalma yarı yeraltı konut kalıntılarının da bulunduğu Bulla Regia, Kuzey Afrika’nın en büyük amfi tiyatrosu El-Jem Kolezyumu, Tunus’un ‘vaha kenti’ ve ‘ışığın parmakları’ olarak bilinen dünyanın en önemli vahalarından biri olan Tuzer, dünyanın en etkileyici doğal oluşumlarından biri olan ‘güneşin kalesi’ unvanına sahip Chebika, Tunus’un Bahçesi diye bilinen Cap Bon, kendine has mimarisiyle Ouled El Hedef, büründüğü beyaz, mor ve yeşil tonlarıyla Tunus’un en büyük endorfik tuz gölü Chott El Djerid, “Çölün Kapısı” olarak ünlenen Duz, ülkenin en kuzeyinde Bizerte kentine 20 km uzaklıktaki Ichkeul Milli Parkı'nda yer alan ve her yıl yüz binlerce kuşa göç zamanı ev sahipliği yapan Ichkeul Gölü, mağara ev mimarisinin en zengin örneklerine sahip Matmata, en ünlü şnorkel ve dalış bölgesi olan Tabarka, tarihin Roma ve Bizans estetiğiyle birleştiği Sbeitla ve daha niceleri..
Fenikeliler tarafından kurulan ve Roma’ya karşı direnişinin bedelini yanarak ödeyen Kartaca antik kenti, dünyanın en büyük ikinci arenası ve amfi tiyatrosu ve aynı zamanda dünyadaki en iyi korunmuş Roma kalıntılarından biri olan El-Jem Kolezyumu, VII. yy’da İslam topraklarına katılan kutsal şehir Kayrevan ve buradaki tarihi cami, eski şehir, surlar ve Erken İslam döneminde Ağlebiler mimarisinin önemli anıtlarından Soussa Ulu Camii’ni kapsayan, ayrıca Soussa Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapan İslam'ın ilk yüzyıllarının mimarisinin tipik örneği Sosusa Medinesi (eski şehri), Tunus'un en iyi korunmuş eski Roma kenti Dugga, Muvahhidler ve Hafsiler dönemlerinden kalma saraylar, camiler, türbeler, medreseler ve çeşmeler dahil olmak üzere yaklaşık 700 anıt içeren başkent Tunus’taki Tunus Medinesi Fenikeliler tarafından kurulan Kerkuvan Antik Kenti ve Nekropolü ve yüz binlerce göç eden kuşun önemli konaklama noktalarından İşkul Gölü ile Tunus 2017 yılı itibariyle sekiz destinasyonuyla UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Ekonomisinin yaklaşık yüzde 20’si turizme dayanan Tunus’ta bacasız sanayi olan turizmi, 2015’de iki terör saldırısıyla sarsılmıştı. Parlamento ile aynı bahçeye bakan dünyanın en büyük Roma mozaiği koleksiyonlarından birine sahip Ulusal Bardo Müzesi’nde Mart 2015'te yaşanan ve terör örgütü IŞID’'ın üstlendiği saldırı sonucu 19’u turist (İtalyan, Polonyalı, Alman ve İspanyol) toplam 22 kişi hayatını kaybetmişti. Aynı senenin haziran ayında bu kez ülkenin önde gelen turizm merkezlerinden Soussa’da bir otelin plajında düzenlenen saldırıda ise 30’u İngiliz, toplam 38 kişi yaşamını yitirmişti. Son olarak da bu yıl Mayıs ayında Cerbe Adası’ndaki Garibe Sinagogu yakınında düzenlenen silahlı saldırıda 2’si ziyaretçi 2’si polis olmak üzere 4 kişi hayatını kaybetti, 8 kişi ise yaralandı. Bu terör saldırıları ülke turizmi oldukça baltaladı. IŞİD'in düzenlediği saldırıların ardından Tunus'a giden turist sayısı yüzde 31, ülkenin turizm gelirleri ise yüzde 35 oranında düştü. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Tunus, son yıllarda yaptığı yatırımlar ve pazarlama faaliyetleriyle turizmde büyük bir ivme kazandı.
Günümüzde hem Kuzey Afrika'nın en çok turist çeken ülkelerinden biri, hem de en modern ve en büyük ekonomisi. Avrupa'ya yakınlığından dolayı “Avrupa'nın Banliyösü” olarak da nitelendirilen Tunus, Sicilya'dan sadece 137 km’lik bir uzaklıkta. Antalya ile hemen hemen aynı enlem çizgisi üzerinde yer alan Tunus’u gezerken batının modernliğiyle birlikte doğunun egzotik ambiansı da sonuna kadar hissediliyor. Coğrafi konumundan dolayı deniz turizminde Akdeniz ikliminin optimum koşullarından yararlanan Tunus’un, güneyinde Büyük Sahra Çölü, orta bölgelerinde stepler ve bataklıklar, kuzey ve batı bölgelerinde Tel Atlas Sıradağları’nın doğu uzantıları ve Akdeniz’in eşsiz güzelliği ülke turizmine doğal çeşitlilik sunmuş. Orta bölgelerde zeytin ağaçları, güneyde ise hurma ağaçları bulunan ülkenin kuzeyi ve güneyi arasında yer şekilleri açısından büyük farklılıklar bulunuyor. Atlas Okyanusu’ndan gelen nemli ve serin havayla Akdeniz’in ılık havası ve Sahra’dan gelen kuru - sıcak hava etkisindeki karışık iklimi solumak, vahada yemek, çölde kervanla gezinti, çölde safari, kum kayağı, motokros vb. animasyonlar turistleri oldukça cezbediyor.
Akdeniz, Kuzey Afrika ve Güney Avrupa bakımından stratejik konumu nedeniyle yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Tunus’un tarihi geçmişi oldukça zengin. Afrika’nın en eski ve en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Tunus, Sahra’nın kadim halkı Berberiler, tarihte en geniş coğrafi keşifler gerçekleştiren ve antik Kartaca kentini de kuran Fenikeliler, Yahudiler, dünyanın en büyük imparatorlukları arasında yer alan Romalılar, tarihte acımasızlıklarıyla ün salan Doğu Cermen halkı olan Vandallar, Bizanslılar, Araplar, İspanyollar, 307 yıl hüküm süren Osmanlılar ve yaklaşık 70 yıl sömürgesi olduğu Fransızların kültürel ve tarihi miraslarını barındırıyor. Özellikle Roma, Bizans, Osmanlı, Fenike, Fransız ve Arap dünyasının esintilerinin buluştuğu Tunus, kendine has taşıdığı bu ruh ile birçok bakımdan ilgi çekici ve görülmeye değer bir ülke.
Antik çağdaki Kartacalılar’dan, Ortaçağ’daki Fatimiler’e kadar, Kuzey Afrika’da ve Akdeniz’de önemli bir merkez olan Tunus, 22 yıl önce de başlangıç noktası
olduğu Arap Baharı ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasını sosyolojik ve siyasi olarak etkiledi. Tunus “Yasemin Devrimi” ile ilk başarılı şekilde devlet yönetiminin değiştiği ülke olup, otokrasiden demokrasiye geçişin ilk adımını atarken, fitilini ateşlediği “Arap Baharı” ile Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas'ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmalarla etkilediği coğrafyalarda kaos, devrim ve karşı-devrim ile darbe süreçleri yaşatarak özellikle bölgesel değişim ve dönüşüm temalı yeni süreçler başlattı. Tunuslular, sivil toplumun demokratik geçiş sürecindeki başarılarıyla Nobel Barış Ödülü'nü ülkelerine gelmesini sağladı. Günümüzde laik, demokratik ve hukuk devleti olma yolunda ilerlese de sancılar yaşamaya devam ediyor.
Tunus, geçmiş tarihinde de önemli siyasi olaylar yaşamış ve önemli gelişmelere ev sahipliği yapmış bir ülke. Antik çağda Tunus’ta en çok Berberi kabileleri yaşamış. M.Ö. 8. yüzyılda denizcilikle uğraşan Fenikeliler Tunus dolaylarına yerleşmeye başlamış ve bu göçleri takiben Tunus’un bugünkü en büyük şehirlerinden birisi olan Kartaca’yı kurmuşlar. Kartaca Akdeniz’in en büyüğü, en zengini ve güçlüsüyken MÖ 3. ve 2. yüzyıllarda Romalılarla yapılan uzun süreli Pön Savaşları sonunda zayıflamış ve sonunda M.Ö. 146’da Roma İmparatorluğu’nun hakimiyetine girerek, sekiz yüz yıl boyunca Romalılar tarafından yönetilmiş. Araplar 600’da Tunus’u fethetmiş, Osmanlı denizcilerinin akınları sonrasında 1574’de Tunus fethedilmiş ve yüksek derecede özerklik verilerek "Eyalet" yapılmış. Osmanlı hakimiyeti 1881'de Fransız işgali ile son bulmuş. Fransa, 1934’te Tunus’un kendi himayesinde bir devlet olduğunu deklare etmiş.
75 yıl süren Fransız sömürge idaresinin ardından 20 Mart 1956 tarihinde bağımsızlığını ilan eden ülkede Tunus Krallığı kurulmuş. Krallık bir yıl sonra son bularak Cumhuriyet rejimine geçilmiş. Tam bir Mustafa Kemal Atatürk hayranı olan Tunus Cumhuriyeti’nin efsanevi kurucu lideri ve ilk devlet başkanı Habib bin Ali Burgiba ülkeyi birebir örnek aldığı Atatürk'ün fikirlerini esas alarak şekillendirmiş. Birçok reformlar yaparak laik eğilimli bir rejim kurmuş. 1987'de başbakanlığa atadığı Zeynel Abidin bin Ali tarafından düzenlenen kansız darbe ile makamından indirildi. İktidar değişimiyle Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Zeynel Abidin bin Ali ise ülkeyi 23 yıl demir yumrukla yönetirken 2011 yılında Yasemin Devrimi’ndeki sivil hareket ve protestolar sonrası ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Demokratik dönüşüm sürecinin ve Arap Baharı’nın başlangıcını teşkil eden bu gelişme sonrasında, Kurucu Meclis’in Cumhurbaşkanlığı’na getirdiği Moncef Marzouki 2014’e kadar Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü. Yeni Tunus Anayasası da 26 Ocak 2014 tarihinde Ulusal Kurucu Meclis’te kabul edildi. 2014’te ülke genelinde düzenlenen ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde, ‘El-Baci Kaid es-Sibsi, Tunus'un halk tarafından doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. Günümüzde ise Prof. Kays Said Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor.
Dünyanın 90.’nıncı ve Afrika’nın 5.’nci büyük ekonomisi olan Tunus, Afrika kıtasının en yüksek yaşam standartlarındaki ülkelerinden biri. Afrika bölgesinin en çeşitlendirilmiş ekonomisine sahip ülkenin resmi dili Arapça olmasına rağmen iş hayatında hakim dil Fransızca. 2021 yılında 1,6 milyar doları aşan ikili ticaret büyüklüğümüz ile Tunus, Türkiye’nin en büyük 60. ticaret ortağı konumunda. Yoğunluklu ticaret yaptığı ülkeler Fransa, İtalya, Çin, Almanya, Cezayir, İspanya ve Türkiye. Afrika’nın en iyi kalifiye iş gücüne sahip ülkesi Tunus’ta halk kendilerini “Berber (Tunus Diyojenleri) gibi bağımsızlığına düşkün, Romalı gibi mantıklı, Türk gibi disiplinli, Fransız gibi Avrupalı ve Arap gibi romantik” olarak tanımlıyor. Tunus bayrağı, Türk bayrağından ilham alınarak çizilmiş. Tunus, Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan yıllar sonra bile İstanbul'a bağlı kalmış. Onun için de kendilerini hala "unutulan vilayet" diye tanımlıyorlar.
Tunus el sanatları, ülke ekonomisinin en dinamik sektörlerinden biri. 18.yüzyılda doruk noktasına varan el sanatlarının zenginliği ve çeşitliliğinin kaynağında ise Türk ve Endülüs göçleriyle birlikte gelen teknik ve sanatın yoğurulup, benimsenmesi yatıyor. Günümüzde turistik önem taşıyan başlıca el sanatları halıcılık, seramik mutfak ve süs eşyaları, çinicilik, deri işlemeciliği, emaye bakır işlemeciliği, ağaç işlemeciliği, altın, gümüş ve mercan üzerine takılar, hasırcılık başta geliyor. Özellikle çinicilik, bakırcılık ve halıcılıkla, fes ve nargile imalatında Osmanlı etkisi görülüyor.