2017 yılında Almanya'ya gelen gazeteci Celal Başlangıç, Köln'de tedavi gördüğü hastanede aramızdan ayrıldı.

10 Mayıs'ta Köln'deki Nordfriedhof'ta düzenlenen törende çok sayıda aydın, gazeteci, yazar Başlangıç'la olan anılarını paylaştı.

ONURLU BİR DURUŞLA İSTİFA ETMEYE KALKTI

Düzenlenen duygusal törende konuşan gazeteci Yazar Hasan Cemal, "1989 yılı Ocak ayıydı, bir gece vakti telefonla Celal aradı. Ağabey bok yedirmişler. Yere yatırıp yedirmişler. Cizre'den arıyorum ben seni, olay gerçek dedi. Hasip Kaplan'ın ve köylülerin dilekçesi elimde dedi. Haberi hazırla sabah geç sen bana dedim. Haber gelince hiç yorum yapmadan Hasip Kaplan'ın savcılığa verdiği dilekçeyi koyalım dedik. Gerçek neyse ortaya çıksın diye bir yazı yazdık. Haberi aşama aşama gidelim dedik. İstifa etmeye kalktı Celal, telefon ettim ne istifası tartışması yaşadık. Durdu sonra Başbakan Turgut Özal'ın açıklamasıyla olayın gerçekliği ortaya çıktı. Gazeteci milleti böyle; insanlara bok yediriliyor bunun haberini yapmaktan heyecan duyuyoruz. Celal adam gibi adamdı. Çok iyi bir gazeteciydi, çok iyi bir insandı. Huzur içinde uyu kardeşim, seni hep iyi hatırlayacağız." dedi

"NE KADAR SEVİLDİĞİ ORTADA"

Son bir hafta içinde İstanbul, Ankara, Adana, Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve Avrupa'nın çeşitli kentlerinden onlarca taziye mesajının ulaştığını ifade eden gazeteci yazar Ragıp Duran, "Bu mesajların çoğunda, meslektaşları, arkadaşları, öğrencileri Celal'in anısına saygı duymak, bunu yaşatmak için neler yapabiliriz diye soruyorlardı. Bu son derece önemli bir şey. Bugün 78'liler Vakfı'nın Celal için düzenlediği bir paneli var. Akşam da Celal'in arkadaşları İstanbul'da bir araya gelecek. Bu durum Celal'in ne kadar sevildiğini gösteriyor." diye konuştu.

Celal Başlangıç'ın eşi Ayşe ile sürgüne çıktığında Köln'de çok sayıda kişinin yardım ettiğini sözlerine ekleyen gazeteci Ragıp Duran, "Destek oldular, dayanışmada bulundular. Sürgün koşullarında bu çok önemliydi. Hastane sürecinde de katkıda bulundular. Celal çok iyi bir insan ve gazeteciydi. Biz onun anısını mesleki mirasını devam ettirmek için bugünden projeler üretiyoruz. Celal'i yaşatacağız, başımız sağ olsun." dedi.

"TARİHİMİZ BU ÜLKEYİ SEVENLERLE SOYANLAR ARASINDAKİ BİLEK GÜREŞİ GİBİ" 

Sürgündeki bir diğer gazeteci, televizyoncu ve belgesel yapımcısı Can Dündar ise şu sözlerle duygularını paylaştı:

"Dün gece bir muhabbet sofrasında Celal'in ailesi, arkadaşları ve meslektaşları O'nu andık. Masanın baş köşesinde Celal'i temsilen bir rakı kadehi vardı. Üstündeki yazı; Ne olacak bu memleketin hali? Bu soruya bir ömür verdik hepimiz. Bu soruya cevap bulabilmek için Celal de bir ömür verdi. Ve son görüşmemizde vefatından haftalar önce halen o sorunun cevabını arıyordu. Tekrar yazı yazmam lazım diyordu. Memleketin hali diye diye giden bir kuşak bizimkisi. Bizden öncekiler de öyleydi. Ve memleket hasretiyle Tıpkı Nazım gibi Yılmaz Güney gibi Ahmet Kaya gibi ne olacak bu memleketin hali sorusuna cevap arayarak bir ömür harcadık. Büyük izler bıraktı. Kısmen cevapları da bıraktı. Bu ülkenin tarihi ülkeyi sevenlerle soyanlar arasındaki bilek güreşi gibidir. Sevenler soyanları sorguladıkça soyanlar sevenleri hapsetmiştir, zulüm etmiştir. Mahkemelerde süründürmüştür, sürgünlere yollamıştır. Bu yollardan Celal'le birlikte geçtik. Ama soyanlar güçlü ise sevenler haklı ve o haklılığın gücüyle bugün burada böyle onurlu vedalara tanık oluyoruz. Soyanlar ölsün diye bakarken, sevenler böyle sevenleri tarafından uğurlanıyor. Hiç unutulmayacaktır, çok büyük bir iz bıraktı. Biz de unutturmamak için elimizden geleni yapacağız. Elveda Celal."

"O'NUNLA ÇALIŞMA ONURUNA ERİŞTİM"

Dündar'dan sonra söz alan gazeteci Kemal Göktaş şu sözlerle Celal Başlangıç'a veda etti:

"İki tür gazeteci var herhâlde. Biri ün için, kariyer için, geçinmek için bu mesleğe girenler bir de efkarı memleket olan, ne olacak bu memleketin hali sorusuna yanıt üretmek için olanlar. Celal ağabey bu ikincilerdendi. En iyilerdendi. Ben öğrenciyken açlık grevinde ölen arkadaşımın hikayesini yazdığında tanıştım Celal ağabeyle. Sonrasında hep takip ettim. Herkes için Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi gazetecilerden biriydi. Artı TV'de ve Artı Gerçek'te O'nunla çalışma onuruna sahip olduğum için çok muyluyum. Sürgünde iyi gazeteciliğin nasıl yapılacağını insanlara gösterdi. Celal ağabeyin bize bıraktığı miras daha iyi bir ülke için nerede olursak olalım mücadele etme geleneğidir. Hepimizin başta Ayşe'nin başı sağolsun."

KUŞATMADA BÖLGE GERÇEĞİNİ ÖĞRENDİK

Bir diğer gazeteci Osman Okkan ise "İki mekan bende semboliktir. İlk vatandaşlıktan atıldıktan sonra 17 yıl Türkiye'ye gidememiştim. İlk gidebildiğimde tam nevruz dönemi, birden kendimizi Cizre'de Kadıoğlu Oteli'nde bulduk. Etrafımız panzerlerle sarılı 3 gün kaldık orada. Büyük bir rastlantıydı Celal'den Türkiye gerçeğini öğrenmek. Kuşatma altında O'nunla birlikte olmak. Yılalr sonra Artı Gerçek'te çekimler yaptığımızda başından geçenleri anlattı. Çalıştığı yerle bu kadar özdeşleşmiş bir gazeteci bulunmaz. Hayatı boyunca, rakı masasında bile gerçeklerin ardındaki artı gerçeği aradı. Gerçek gazetecilik yapılabileceğini gösterdi. Unutulmaz işler yaptı. Karşı görüşlere de dürüst oldukları sürece saygı göstererek, onları argümanlarla çürüterek gazetecilik yapılabileceğini gösterdi. Bence bu açıdan dünya çapında bir gazeteci örneği oldu. O'nun anısına saygı duyarak çalışmalarını yürütmek bizlerin görevi. O'nu her zaman saygıyla, sevgiyle anacağız." diye hislerini dile getirdi.

DUYUNCA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM

Gazeteci Banu Güven de şu sözlerle Celal Başlangıç'ı uğurladı:

Alman emeklilerin yüzde 17, 8'i geçinmek için çalışıyor Alman emeklilerin yüzde 17, 8'i geçinmek için çalışıyor

"1989'da Cumhuriyet Gazetesi'nde Yeşilyurt haberini yayınladığında ben yabancı bir gazetenin Türkiye temsilcisine tercüme eden bir muhabirdim. Çok sarsıcı bir haberdi benim için, o süreci çok yakından izledim. O Özal'dan açıklama geldiğinde masada oturup hüngür hüngür ağladığımı, Celal Başlangıç'a minnet duyduğumu hatırlıyorum. Celal Başlangıç bugün beni gazeteci yaptı. 3 kuşak gazeteciyi O etkiledi. Bütün hayatını direnerek geçirdi ve çok iyi bir yol arkadaşı vardı Ayşe.."

ETNİK KİMLERE SIĞMAYAN BİRİYDİ

Gazeteci Günay Aslan ise "Memleket üzerine yaptığımız o çok yorucu tartışmaların birinde Celal bana Türk muamelesi yapma dedi. Haklıydı çünkü Celal, bu etnik kimliklere sığmayan, hepsinin ötesinde biriydi. İnsan odaklıydı." dedi.

"VATANIM GAZETECİLİK" DERDİ

Bir diğer gazeteci Erk Acarer şunları söyledi:

"Çocukluğumda Cumhuriyet Gazetesi'nden geçti. Yıllar sonra yolumuz meslekte kesişti, bizim ustamız, ağabeyimiz, dostumuz ve yoldaşımızdı. Celal ağabey benim vatanım gazetecilik derdi. Bu kadar iç içeydi. Hep yanımızda olacak. O'nu tanımaktan dolayı çok onurluyum."

EŞİNDEN NAZIMLI VEDA!

Ayşe Yıldırım, eşi Celal Başlangıç’a, onun gibi sürgünde ölen Nazım’ın dizeleriyle veda etti: “Bundan sonra toprak, güneş ve sen; bahtiyar ol sevgilim!”

Tören sonrası kalabalık bir kortej eşliğinde Gazeteci Celal Başlangıç Nordfriedhof Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Haber ve Video düzenleme: Avrupa Postası

Fotoğraf ve Kamera: Sanem AKDAĞ