Öldürülen Diyarbakır Baro Eski Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, “Mavi Karga” kitabının söyleşi ve imza günü için Van’da konuştu.
Söyleşide Elçi, kitabın tanıtımının ardından CHP’ye katılmasına dair sorulan soruya dair, “Neden kimse bu kadının da bir bildiği vardır demiyor. Benim de kendimce bir bildiğim vardır” diye cevap verdi.
Yazar ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Türkan Elçi, ilk kitabı olan ‘Mavi Karga’nın söyleşi ve imza günü dolayısı ile Van Eğitim-Sen Şubesi’nde okurlarıyla buluştu. Söyleşinin ardından kitaba ilişkin ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) katılmasına dair sorulan soruları yanıtladı. İlk olarak kitabının kurgusuna dair sorula soruyu yanıtlayan Elçi, kitabının kurgusunda aslında kendini anlattığını ve bir yas halini yansıttığını söyledi.
Aynı zamanda hem Edebiyat Öğretmeni hem yazar hem de avukat olan Elçi, kadın haklarının kendisi için ön planda olduğunu vurguladı. Elçi, “Mavi Karga” kitabında zaman ve mekân belirtmeden Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2015 yılında yaşanan çatışmaları ele aldığını söyledi. Türkan Elçi’nin eşi Tahir Elçi, 2015 yılında Diyarbakır Baro Başkanı iken Diyarbakır’da katledilmişti.
Dinleyicilerden biri, Elçi’ye “CHP’ye neden katıldığını, CHP’nin Kürt sorununu çözümü noktasında bir girişimde bulanacağına inanıp inanmadığını ve kendisinin yerinde Tahir Elçi olsa CHP’ye katılıp katılmayacağını” sorması üzerine şunları söyledi:
“Neden kimse bu kadının da bir bildiği vardır demiyor. Benim de kendimce bir bildiğim vardır. Tahir’in yaklaştığı dönem, zaman, nokta, onun travması, onun acısı, onun psikolojisi, onun durumu benimkiyle aynı mıdır? Benim çekmiş olduğum 8 yıllık acı eğer size inandırıcı gelmiyorsa, sahte geliyorsa o sizin bileceğiniz iş. Toplum açısından söylüyorum bunu. Ben herhangi bir partiye gittiğim zaman bütün acılarımı, mücadelemi, toplumun çektiklerini bir yana bırakacağım ve gidip bir milletvekilliği rozetiyle peşine takılmışım. Emin olun benim milletvekilliğine hiçbir şekilde ihtiyacım yok. 4 aydır bu adamlar beni ikna etmeye çalışıyorlar. 2018’de bana yine getirdiler teklifi ben kabul etmedim. Bu defa toplum bir yere doğru gidiyor, elimizi taşın altına koyarsak ne yapabiliriz, ben bu mecburiyetle girdim. Biz bir yere doğru gidiyoruz. Biz Kürtlerde belli bir politikanın içerisinde olursak… Niye korkuyoruz bu kadar bir yerde olmaya? Aklınız alıyor mu nasıl gidip bir anda her şeyi teslim edeceğiz? Ben Türkçeyi sonradan öğrenmiş biriyim. Anadilim Kürtçe. Nasıl zihin hafızamdan Kürtçeyi sileyim, Türkleşeyim?”
Türkan Elçi, devamında şunları söyledi:
“Bana başka yerden teklif gelmedi. Gelseydi, ben de siyasetin içerisinde sizinle beraber olacağım derdim. 2018’de de kimseden teklif gelmedi. 2015 yılından beri hem anmalarda hem de dava sürecinde Batı bizi yalnız bırakmadı. Bu düşmanına hayranlık değil. Aklınıza gelebilecek bütün barolardan şimdiye kadar destek aldım.”
Elçi, CHP’nin Kürt sorununun çözümü noktasında ise sorunu çözeceğine inandığını söyledi. Elçi, CHP’deki rozet takma programının erkene alındığını söyleyerek, “Şayet bu program daha önce netleşmiş olsaydı hem Van Barosu’ndaki programı hem de Eğitim-Sen’deki programları iptal ederdim. Çünkü benim pozisyonum orada farklı oluyor. Siz beni çağırdığınız zaman size de halel geliyor. Sizin açınızdan da doğru bir şey olmayabiliyor” dedi.
Elçi, aynı zamanda kendisine yönelik eleştirilere değinerek, “Biz birbirimizi çok kırıyoruz. Bu özellikle Kürtler arasında çok dehşet bir noktaya gelmiş. Bu kadar acımasızlık olmaz. Bu acımasızlık, bu kin, bu öfke, bu nefret neden? Öfkeniz, nefretiniz varsa başka yerlere kusun, birbirinize değil. Eleştirinin de belli bir dili olur, belli bir nezaketi olur. Niye bu kadar kırıcı ve birbirimizi yerin dibine batırma heveslisiyiz, ben onu anlayamıyorum. Ben şiddetle bir şeylerin yapılacağına inanmıyorum. Toplumsal şiddetin durması lazım” diye vurguladı.