Eski yıllarda sebzelerimizi, meyvelerimizi mevsiminde yerdik...

Taze incirlerin,karpuzların,üzümlerin,taze fasulyenin,bamyanın ve diğer mevsimlik meyve ve sebzelerin çıkmasını,sabırsızlıkla heyecanla beklerdik..Ve zamanı gelip çattığında,ilk yediğimizde, “Allah tekrar nasip etsin“ diye dilekte bulunurduk....

Ya şimdi öyle mi.? Yıllardan beri,hemen hemen tamamına yakın meyve sebzeyi her mevsimde bulabiliyoruz...Artık tohuma bağlı her türlü besin ve gıda türlerinin tohumları artık GDO'lu. Yani,“Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar“.

 Dünya nufus artışının ülkere göre dağılımına baktığımızda, kültür ve sanayi devrimini yapamamış geri kalmış ülkelerin, başı çektiğini görürüz.. Bu da genellikle, İslam dünyasında, Afrika ve doğu ülkelerinde belirgin bir şekilde karşımıza çıkıyor... Bu ülke insanları, geri kalmışlığı, açlığı, yoksulluğu, imkansızlıkları, adeta kader olarak kanıksamışlar. 

Çaresizlik, yokluk ve açlık insanı bir yerlere ya da,birilerine muhtaç duruma düşürür...İnsanları bu hale koyanlar, o insanlar bir lütuf gibi dağıtılan erzaklarla ve yardımlarla,yaşama tutunma savaşı verirler...Bu da emperyalizmin diğer tabirle,kan emicilerin acımasız adaletidir..

Yüzyıllar boyu, batının sömürgeci, emperyal siyaseti, hala daha günümüze kadar süregelmektedir.. Bu kan emiciler asla doyuma erişmezler...Dünya hegemonyalarını sürdürmekten vaz geçmezler...Bunların o ülkelerdeki iş birlikçi taşeronları vasıtasıyla, o ülkelerin toplumlarını kontrol altında tutarlar...Toplumda bu gidişata son verilmesi gerektiğini düşünenler,ortaya çıkmaya başladığında, işbirlikçi yönetimler zalimliklerini acımasızca göstermeye başlarlar...Hak-hukuk tanımadan kendi öz insanını sindirmeye, dış güçlerin ve kendilerinin şahsi çıkarlarına hizmet etmeye devam ederler..

Batılı emperyalistler, Afrika'ya inip oradaki yeraltı ve yerüstü zenginliklerine göz dikince, yanlarına İncil kitaplarını aldılar,yerli halkın zenginliklerini el koydular. Onlara da incil kitabını dağıttılar.Yerli halkın ellerinde zenginlikleri vardı, emperyalistlerin elinde din kitabı İncil... Ve artık yıllar sonra ,yerli halkın elinde İncil, emperyalistlerin elinde onların zenginlikleri vardı...

Dünya zenginliklerini kendi aralarında pay eden sömürgeci ülkeler,dünyadaki açlığın baş sorumlularıdırlar..Ama öylesine sinsi bir politika güderlerki,sanki onların rafahı için çalışıyorlarmış aldatmacası ve görüntüsü ile,cahil zavallı ülke insanlarına inandırırlar,bunu o ülkde iş birliği yaptıkları,besleyip kolladığı taşaron iş birlikciler vasıtasıyla yaparlar...

Son yıllardaki,emperyal devletler,insanlığın bir numaralı temel ihtiyacı olan,gıda ve su sektörünü ele geçirmiş durumdadırlar.Ve buna bağlı olarak,tohumculuk üzerinde son derece ilerleme kaydettiler,çalışmaların sonunda genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) Hybrit tohumlar ürettiler...Ve dünya insanlarının açlığını ortadan kaldırma projesi adı altında melez tohumlar ürettiler.
Gerçekten durum böyle mi.? Vijdanları sızlayıp merhamete mi gelmişlerdi.?

Gerçekten dünya insanını açlıktan kurtarabilecekler midir..? Bu nasıl olacaktı.? Son yıllarda bir hayli yaygın hale gelen ama çoğu insanın bu konuda detaylı bilgiye sahip olmadığı““GDO“lu gıdalar ve tohum üretimini dikkatlerinize sunmak istedim..Bu konu tüm insanlığın temel sorunu olacağını düşünerek,bu konuyu araştırdım ve sizlere kısa ve öz olarak, sunma ihtiyacını hissettim..

Üretilmiş GDO lu organizmalar nedir..?

Bir canlının, gen dizilişinin değiştirilmesi yada, ona kendi doğasında, yaradılışında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı, üretilmesi olayıdır.
Örneğin ; GDO lu bir domates yediyseniz, yukarıda tarif ettiğim üzere, yeni bir canlı aynı domatese benzeyen, adı da domates olan, sözde bir besini yediniz...Domates yediğimizi sanıp aslında,“ayvayı yemiş oluyoruz.“

Karl Marx'ın “Kapitalizm,gölgesini satamadığı ağacı keser“ sözünden de anlaşılacağı gibi, Dünya insanlığını açlıktan kurtarma palavrası,emperyalizmin insanlara kurduğu son tuzakların son modelidir..Bu GDO lu tohumlar sayesinde dünyada beslenme sorunu ortadan kalkacak ve insanlığa büyük hizmet yalanıyla acımasız sömürücü politikalarını sürdürmek için yapıldığı aşikardır...

Bakınız.! Birleşmiş Milletler Gıda ve tarım Örgütü,(FAO) nun1990 tarihli raporuna göre,dünyada tarım üretimi %50 artış gösterdiği halde,ve bu artış yıl be yıl artarak devam ettiği açıklanmasına rağmen, neden GDO lu ürünlerin üretimi artırılmakta yaygınlaştırılmaktadır.?

GDO lu ürünleri devamlı tüketen toplumlarda,orta ve uzun vadede gelecek nesiller içinde,“FRANKEŞTAYN“lere rastlanır hale gelecektir..Nitekim,fareler üzerinde yapılan deneylerde,üç nesil sonrasında farelerin kısırlaşmış olduğu gözlemlenmiştir.Doğanın,tabii haliyle yaratılmış bir besin,kendi karakterinden başka bir karaktere dönüştürülerek, elde edilmiş bir besinin, insan sağlığı üzerinde olumsuzluklar yaratabileceğini televizyonlarda,dallarında oterite sahibi bilim insanları tarafından zaman zaman bizleri bilgilendirmektedirler...

GDO lu tohumlarla tarım yapılması ne gibi zararlara yol açar..?

1-İnsan sağlığını uzun vadede tehdit eder.
2-Çevreye ve doğaya zarar verir...
3-Bu üretilmiş Hibrid yani,(Melez tohum,/Tabii olmayan/ insanoğlu tarafından yapılmış tohumlardır).Bu tohumlardan üretilen besinler doyurur ancak,beslenme konusunda vucuda sağlayacağı sağlıklı beslenme şekli değildir.Tabii olmadıkları için orta ve uzun vadede insan sağlığı üzerinde etkileri baş gösterecektir.
4-O ülkelerin tarımını yok eder ve ülke tarımını,bu tohumları üreten firmalara dolayısıyla satın alınan ülkelere bağımlı hale getirir...Nasıl mı...?


Bir İnternet sitesinden aldığım ve konunun uzmanı tarafından kaleme alınmış aşağıdaki açıklamayı,sizlere sunuyorum....

““Hibrid veya melez tohum, aynı bitki türüne ait uzak akraba konumunda olan iki doğal bitki kümesi veya popülasyonundan (örneğin A ve B) seçilen saf hatların veya bireylerin birbirleri ile çaprazlanması (A x B) sonucunda elde edilen ilk nesil (f1) melez tohumlara verilen isimdir; bu teknik ile değişik yöntemler kullanılarak ana veya babada bulunan özelliklerin f1 çocuklarında ortaya çıkıp çıkmadığı belirlenmekte ve böylece yetiştiricilerin yani çiftçilerin en çok istedikleri özellikleri bünyesinde toplayacak olan f1 melezin hangi ana – baba birleşiminden elde edildiği saptanarak, çoğaltıma geçilmektedir.

Ancak f1 melezler genetik yapıları gereği tohum verdikleri zaman yani f2 elde edildiğinde, f1 de ki istenen özelliklerin çok az bir kısmının f2 de korunduğu görülmektedir. Örneğin f1 de bulunan herhangi bir hastalığa dayanıklılık özelliği f2 de kaybolmakta,  dolayısı ile bu özelliklere sahip bir çeşit talep eden kullanıcılar her sene yeniden f1 tohum satın alma zorunda kalmaktadır. Zaten f1 melezlerin bu özellikleri sayesindedir ki bir çok kişi ve kuruluş bitki ıslahı konusunda yatırım yapmış ve yapmaktadır; tohum sektörü her sene cirosunu yaklaşık %13 ila %15 ini ARGE bütçesine aktararak dünyada tüm sektörler içerisinde araştırmaya en çok kaynak ayıran sektör konumunda bulunmaktadır.““

GDO lu tohumlar bir defalık kullanıldığından gelecek hasatta tekrar bağlı olduğun ülke şirketinden satın almak zorunda kalınıyor.Bu ülke şirketleri çiftcilerle en az 5 yıllık anlaşma yaparak o çiftciyi kendilerine bağımlı hale getiriryorlar..Bu tohumların üretinin patentlerini ellerinde bulundurduklarından,bu tohumları satın alan eken kişi asla bu tohumların meydana getirdikleri besinlerden tohum elde edemiyorlar.. Sorun gıda yetersizliği değildir.Sorun gıdanın,emperyalistlerin ellerinde bulundurma sorunudur.

Bu insanın temel ,htiyacı olan bu konuyu her ülke ciddi olarak ele almaları zorunluğu vardır. Genel olarak geri kalmış yada tarımı bilinçli olarak yok edilmiş ülkelerde bu tohumları kullanmaları yaygın hale getirilmiştir.Uzun vadede,GDO'lu besinlerle yıllar yılı beslenen insanların zihin yapılarında gerileme görüleceği ve sağlık sorunları yaşayacağı bir gerçektir..Dolayısıyla,bu güçlerin hedefleri,o ülke halklaının kendilerine bağımlı bırakılmalarıyla,biat eden bireyler oluşturmak olduğunu söylemekle,sanırım abartmış olmayız...

„LABORATURLARDA KİMYASAL DENEYLER SONUCU ELDE EDİLMİŞ HİÇ BİR BESİN MADDESİ, TABİİ'Sİ GİBİ ASLA SAĞLIKLI DEĞİLDİR.“

SON SÖZ:..


Yaratıcıya inanan, dindar geçinen müslüman devletlerin yöneticileri, “Madem ki, Allaha inanıyorsunuz ve Allahın yarattığı bir organizma'nın örijinal halini laboraturlarda genetiği bozularak yada dönüştürülerek elde edilmiş ve de insan sağlığına uzun vadede zararlaları dokunacağı aşikar olan bu GDO lu tohumları ülkenize girmesine nasıl müsaade ediyorsunuz.?..Kaldıki, bu Hibrit tohumları üreten patent saibi ülkelerin başında İsrail ve ABD gelmektedir..Milletinize açıklayın..

Dünyada Hibrit (GDO) melez tohumları üreten şirketlerin başında en göze çarpan ülkeler;

1-“Hazera „ GDO' lu tohum üretme şirketi..(İsrail)
2-“Monsanto“(İsrail asıllı ABDli Rockefeller grubuna aittir,birçok şirketi bünyesinde barındırır)
Dünya piyasasının %90 elinde bulundurur.Türkiye dahil 61 ülkede örgütlenmesi bulunmaktadır
Dünyada GDO lu tohumlar üreten hemen hemen pek çoğunun Türkiye'de şubeleri vardır..

On yıl öncesine kadar,204 dünya devleti arasında tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ve ürünlerini dış ülkelere ihraç eden bir ülke koumunda iken,ne oldu da bu hükümet döneminde;

SAMAN DAHİL, TARIM VE HAYVAN ÜRÜNLERİNİN HER KALEMİNİ DIŞARDAN ALIR DURUMA DÜŞÜRÜLDÜK..

TARIM VE HAYVANCILIK ÜLKESİ OLAN TÜRKİYE'DE, KURBANLIK HAYVANI DA DIŞARDAN SATIN ALIR DURUMUNA GELDİK..BUNU KİM YAPTI.....?


BU SAĞLIKSIZ BESLENME OLMASA, KİNDAR VE DİNDAR GENÇLİĞİNİZİ NASIL YETİŞTİRECEKSİNİZ.?

UNUTULMASIN Kİ, “GIDAYI KONTROL EDEN, İNSANLARI DA KONTROL ALTINA ALIR“


SAYGILARIMLA..
.