Fulya OMAÇ / Gazimağusa – KKTC
“Denizin üstünde ala bulut / yüzünde gümüş gemi / içinde sarı balık / dibinde mavi yosun / kıyıda bir çıplak adam / durmuş düşünür.
Bulut mu olsam, / gemi mi yoksa? / Balık mı olsam, / yosun mu yoksa?.. / Ne o, ne o, ne o. / Deniz olunmalı, oğlum, / bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.” Nazım Hikmet
Lezzetleriyle yüzyıllardır damaklara hitap eden, içerdikleri zengin vitaminler ve güçlü besin değerleri ile de sofraların vazgeçilmezleri arasında olan uçsuz bucaksız denizlerin hakimi balıklar, bir ada ülkesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) ‘Kaçan balık büyük olur’ atasözüne adeta nazire yaparcasına ‘Kaçan balık da yakalanan balık da büyük olur’ dedirtiyor.
KKTC Ötüken Köyü’nde yaşayan amatör balıkçı Küfi Tulga teknesiyle mavi sulara açılarak daldığı gizemli derin sularda yakaladığı dev balık ve ahtapotlarla karaya dönüyor. Küfi Tulga’nın bugüne kadar zıpkınla avladığı en büyük balıklar ise 50 kiloluk Akya ile 17,5 kiloluk Orfoz. Ahtapotta ise en büyüğü 7,5 kilo, uzunluğu ise 1,70 metre.
Kufi Tulga’nın yakaladığı 7,5 kiloluk ahtapot
20 yıldır balıkçılık yapıyor
Balıkçılığa 2000 yılında abisi sayesinde merak saldığını belirten Küfi Tulga, önce oltayla sonra tekne ile daha sonrasında ise zıpkın avcılığına başladığını söyledi. Zaten çocukluğundan beri denizle içi içe olduğunu vurgulayan Tulga, “Bu zamana dek denizlerde büyüdüm diyebilirim. 20 senedir de abimle birlikte ağ baragadi atıyoruz ve zıpkın ile avcılık yapıyorum. Yaklaşık 15 yıldır da amatör olarak dalıyorum. Zıpkın avcılığı da dalışın bir parçası. Dalışlarımı tüpsüz yapıyorum, burada tüplü dalış yasak. Bugüne dek 42 metre derine kadar indim ancak avlandığım derinlikler 25-35 metre.”
Tulga: 50 kiloluk 1.80 uzunluğundaki akya yakaladığım en büyük balık
Balık tutmayı, denizin huzurunu, güzelliğini, suyun altındaki zenginlikleri ve güzellikleri seyretmeyi sevdiğini dile getiren Tulga, yakaladığı büyük balıklar ve ahtapotla yaşadığı av mücadelelerini de şöyle aktardı:
“Sabahın erken saatlerinde arkadaşımla Karpaz Zaferburnu’nda balık avlamak için tekneyle denize açıldık. Tüpsüz olarak daldığım 25 metre derinlikteki suda zıpkınımla gezinip orfoz ararken ansızın 2 adet akyanın kaya ile yosunun arasında saklandığını gördüm. O an çok heyecanlandım kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissettim. Hemen arkadaşımı çağırdım. Sakinleşince dalışıma başladım ve yavaşça yaklaşarak güzelce bir atışla akyalardan birini avladım. Bu sırada diğer akya da yavaşça yanından uzaklaştı. Kocaman akyayı arkadaşımla beraber tekneye çıkardık. Bu günümüze dek avladığım en büyük balık oldu. Hiç unutmam 2015 yılında avladığım bu Akya (Mineri) 50 kiloydu ve uzunluğu da 1.80 metreydi, benimle aynı boydaydı. Orfoz ararken sürpriz büyüklükte bir Akya avlamayı başarmak beni hem mutlu etti hem de gurur verdi.”
Kufi Tulga’nın yakaladığı devasa balık ve ahtapotlar
İlk yakaladığım ahtapot 6.5 kiloydu
“Ahtapotlar kendilerine bir avlanma bölgesi seçerler ve orasını sahiplenirler. Kendilerini göstermeseler de yaptıkları yuvanın önünü kazdıklarından ve beslendiği kabukları yuvalarının önünde bıraktıkları için yerlerini belli ederler. Yakaladığım ilk ahtapot 6.5 kg idi. Büyük bir yuvası vardı yine çok heyecanlanmıştım. Ona yaklaştığım zaman kendini yuvasına çekmişti. 10 dk boyunca dalıp çıkmıştım, beni baya zorlamıştı ama sonunda kazanan ben olmuştum. Daha sonraki günlerde ve yıllarda çeşitli boy ve ölçülerde ahtapotlar avladım. Zıpkınla avladığım balık olsun ahtapot olsun bunların satış yapmıyorum. Zaten bir adet vurup ailem ve dostlarımız ile birlikte tüketiyoruz. Ancak Türkiye’den gelen ve çiftlikler ile profesyonel teknelerden aldığım balık ve deniz ürünlerinin satışını Tulga Balık Marketi’mde yapıyorum.”
Voppa, orfoz, lagos, akya, çütre, kaya levreği, eşkina, aslan balığı
Ada sahillerinin bir kısmının kumluk ve yosunluk diğer bir kısmının kayalık, kıyıya yakın kısmının ise taşlık olduğuna dikkat çeken Kufi Tulga sözlerine şöyle devam eti:
“Dolayısıyla her bölgenin balığı da birbirinden farklı. Genel bakacak olursak, Ada sularımızda ve de sahillerimizde orfoz, lagos, akya, çütre (domuz balığı), voppa (kupez), kaya levreği, eşkina, sinarit, sorgoz, izmarit, mercan, karagöz, barbun, izgaro, aslan balığı, sokan balığı, balon balıkları ahtapot, kalamar, subya, karavida (yengeç), kolyoz ve tombik avlanıyor. Bunun dışında Karpaz Yarımadası'nın açıklarında, uluslararası sularda belli mevsimlerde kotalar miktarında orkinos avcılığı da yapılıyor. Balık avlama zamanlarımız Ocak ayından 1 Mayıs - 31 Mayıs tarihleri arasında orfoz ve lagos avlamak yasak. Diğer günler 31 Aralık’a kadar avlanabiliyor. En verimli av sezonu ise Mayıs olup, bunu Mart, Haziran ve Ağustos takip ediyor. Ahtapot ise kış aylarında daha çok görülüyor. Adamızda balıkçılık uzatma ağları, paraketa, zıpkın ve olta gibi küçük ölçekli balıkçılıktan oluşuyor.”
Bölgemizde yaklaşık 30 tür ticari olarak avlanıyor
“Dünya geneline bakarsanız, balık burada az tüketiliyor. Üstelik bir ada ülkesiyiz, her yanımız deniz. Kişi başına balık tüketimi yaklaşık 8 -10 kg. Adanın güney kısmında ise bu rakam 23-25 kg civarında. Uçsuz bucaksız denizleri kendilerine mesken tutan balıklardan sularımızda yaklaşık 86 familyaya ait 170 balık türü bulunuyor. Bu türlerin 13’ünü kıkırdaklı, 157’sini ise kemikli balıklar oluşturuyor. Sularımızda az balık türü olduğundan adamız Akdeniz’in en fakir balıkçılık alanlarından biri sayılıyor. Balıkçılık yapılan bölgelerin başında Karpaz Yarımadası’nı da içine alan GaziMağusa, Girne ve Güzelyurt geliyor. Bu kıyılarda toplam 16 adet balıkçı barınağı bulunuyor. Bunun yanı sıra, iki adet balık çiftliğinde (Kumyalı ve Boğaz’da) çipura ve levrek yetiştiriciliği yapılıyor. Sekiz adet tekne indirme çekek yerlerimiz var. Amatör tekneler için yeterli çekek yerlerimiz yok. Ancak çalışmaları yapılıyor.
Adamızda 450 ton civarı deniz ürünü avlanıyor. Bölgemizde yaklaşık 30 tür ticari olarak avlanıyor. Sokan, sinarit, tekir, barbun, voppa (kupes), mercan, izmarit, mezgit, uskumru, orfoz, çipura, levrek, kılıç balığı, orkinos, vb. başlıca türler. Türkiye’den de somon, hamsi, alabalık, çupra, levrek, barbun, mercan, lokum, çinekop ve istavrit çeşitleri geliyor.”
En çok balıkçı ve balıkçı teknesi ise İskele- Gazimağusa bölgesinde
“KKTC genelinde kayıtlı balıkçı teknelerinde de son 5 yılda artış yaşandı. 2015’te 481, 2016’da 483, 2017’de 489, 2018’de 496 ve 2019’da 496 olan kayıtlı balıkçı teknesi sayısı, 2020 yılında 510 olarak belirtildi. En çok balıkçı ve balıkçı teknesi ise İskele- Gazimağusa bölgesinde. Ancak artan balıkçı ve balıkçı teknesi sayısına rağmen, adanın kuzeyindeki kişi başına balık ve su ürünleri tüketimi, güneyindeki tüketimin yarısından bile az.”
Aslan balığı, sokan balığı, balon balıkları
“Akdeniz’de 1000’den fazla istilacı balık türü yaşıyor. Bunlar arsında yalnızca ufak bir kısmı zehirli. Bu türler arasında adamızda en iyi bilinenler sokan, balon balığı ve aslan balığı. Bu balıklara bir yenisi eklendi; Çizgili Yılan Kedi Balığı. Hepsi Süveyş Kanalı aracılığıyla Kızıldeniz’den gelerek Akdeniz’e giren Hint okyanusu veya Hint-Batı Pasifik okyanusu kökenli yabancı istilacı balık türleri. Anavatanı Hint Okyanusu ile Büyük Okyanus olan zehirli Aslan balığının popülasyonu Kıbrıs kıyılarında ciddi artış göstermeye başladı. Tüm balık türlerinin yavrularıyla beslenen, türü tehlikede olan balıkların üremesine engel olan Aslan balığının, denizde yaşayan düşmanı olmadığı için popülasyonu giderek artıyor. Bu balıklar dikkatli bir şekilde tutulduğunda, eti yenilebilir ve oldukça lezzetlidir. “Sokar” ya da “Sokan” balık ismiyle bilinen dikenli ve zehirli bir balık olan Sokar balığı da yenilebilen bir balık türüdür. Bir kaya balığı türü olan ve yosunlu ortamlarda yaşayan bir balık olduğu için etlerinde yosun kokusu oldukça belirgindir. Adamızda Balon Balığı’nın da son yıllarda yayılımları büyük ölçüde arttı. Bünyesinde içerdiği tetrodoksin isimli zehrin 2 miligramının 50 kilogramağırlığında bir bireyi öldürebilecek güçte olduğu iddia edilen balon balıkları tüketilmeye uygun değil. Balon balığı tüketmek ölüme kadar sonuçlanabilir.”
Aslan balığı, Balon Balığı ve Çizgili Yılan balığı tehlikleli balıklardan
Balıkçılık işin doğası gereği oldukça zor çalışma şartlarına sahip
“Balık, ‘Beni yakalayan iflah olmasın, beni satan pulum kadar para kazansın, beni yiyen de asla doymasın’ dermiş. Gerçekten de balık yedikten kısa bir zaman sonra acıkırız. Büyük boyutlu balık ticareti yapan şirketler dışında küçük tekneleriyle bu işi yapanlar anca karınlarını doyuruyor. İhtiyaçlar için ek başka işler yapılmalılar. Balıkçılık birçok zorluk ve güçlüklerin olduğu bir iş. Yeri gelir azgın sularla boğuşulur, saatlerce mavi derinliklere daldıktan veya olta attıktan sonra tekneler kıyıya boş dönebilir, hatta derin dalışlarda sığ su bayılması olabilir. Ne yazık ki yaşamlarını çeşitli nedenlerle sularda bırakanlar da var. Balıkçılık işin doğası gereği oldukça zor çalışma şartlarına sahip. Sevgi, sabır, ustalık ve uçsuz bucaksız denizler kadar da geniş aynı zamanda derin bilgi ile araştırma ister.”
Son 4 yıldır turnuvaların şampiyonuyuz
Yılda 5 kez Mayıs-Ağustos ayları arasında KKTC Avcılık Atıcılık Federasyonu tarafından zıpkın olta ile balık avı turnuvaları düzenleniyor. Ben de 2005 yılından bu yana balık avı müsabakalara katılıyorum. Burada bağlı olduğumuz kulüpler en iyi 4 sporcularını seçip bir takım kurup yarışmalara yolluyorlar. Adamızda 8-10 civarı avcılık atıcılık birliği kulübü var. Ben yarışmalara Gazimağusa Avcılık Atıcılık Kulübü adına katılıyorum. Kazandığım ödüller genelde takım 1.’ciliği, ferdi klasmanda 1.’cilik kupası ve en büyük balık kupası. Son 10 yıl boyunca genel puanlamalarda ise 4 yarışma sonucuna bakılarak verilen puanlamada yıllık sonuçta şampiyon takım olarak federasyonumuz tarafından plaket alıyoruz.”
“Türkiye’deki zıpkınla balık avlama turnuvalarına da çok katıldım. KKTC Milli Takımı olarak birçok kez Aydın Kuşadası, Hatay Arsuz ile Muğla Bodrum ve Marmaris’te yarıştık. Marmaris’teki turnuvada şampiyon olduk.”