Gazetecei Terkoğlu'nun somut örnekler vererek kaleme aldığı yazı, 14 Mayıs seçimleri sırasında birçok ilde yaşanan skandal düzeydeki oy hırsızlıklarından kısa bir kesit sunuyor.

Gürcistan: Seçim sonuçlarına AB yanlısı muhalefetten tepki Gürcistan: Seçim sonuçlarına AB yanlısı muhalefetten tepki

İşte "Oylar işte böyle çalınıyor" başlıklı o yazı: 

"Eski TUİK başkanı, şimdi İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Birol Aydemir bir çalışma yaptı. Yöntem şuna dayanıyor: Türkiye’de her bölgede; ortalama seçime katılım, geçersiz oy ve Erdoğan’a oy verme davranışı var. Aydemir, bunları tespit etmiş. Ardından katılımın sıra dışı şekilde yüksek, geçersiz oyların olağandışı düşük, Erdoğan’ın oylarının anormal yüksek olduğu sandıkları incelemiş.

Kimi yoruma göre 19 bin, kimi yoruma göre 22 bin sandıkta tuhaflık var. Bu sandıkların çoğunluğu; Şanlıurfa, Malatya, Erzincan, Siirt, Tokat, Maraş, Adıyaman, Hatay gibi illerde toplanmış.

Örneğin Şırnak-İdil’de, 1068 nolu sandıkta, katılım oranı yüzde 99.6. Geçersiz oy sıfır olurken Erdoğan’a yüzde 99.6 oy çıkmış.

Peki bu tür sandıklarda ne kadar seçmen var?

Yaklaşık 6 milyon. Erdoğan’a giden anormal oy sayısı ise 775 bin ile 836 bin arası. Bu, yüzde bir buçukluk oy demek.

Sadece bu kadar değil...

MHP’YE YAZILAN OYLAR

Aydemir’in çalışması MHP oylarına dair de bir şey söylüyor. Toplam 10 bin 785 sandıkta, MHP’nin oy oranı, bulunduğu bölgeden en az 10 puan önde çıkmış. Bu sandıklardaki seçmen sayısı, toplamın yüzde 4.18’i. Şüpheli oylar, MHP’ye, 0.66 puan kazandırıyor.

Mesela Urfa’da MHP’nin oyu yüzde 9.29. Ancak Harran ilçesindeki 1102 numaralı sandıkta, MHP’nin oyu yüzde 100. Erdoğan da bu sandıkta blok oy almış. Ortada bir tuhaflık olduğu açık.

Bu kadar değil...

Örneğin Malatya Battalgazi’de, 1050 nolu sandıkta, CHP’nin 161 oyu var. Gelgelelim, Kılıçdaroğlu’na yazılan oy sadece 1. Muharrem İnce’ye ise 228. Bu da bazı oyların başka adaya kaydırıldığı şüphesini doğuruyor.

Sayılar küçümsenecek gibi değil. Kılıçdaroğlu’nun oyunun CHP-İYİ Parti toplamından en az 5 puan düşük olduğu 4 bin 318 sandık var. CHP-İYİ Parti-Emek ve Özgürlük İttifakı’nın toplamından en az 5 puan düşük olduğu tam 6 bin 469 sandık bulunuyor.

HALEN SANDIK KORUNAMIYOR

Aydemir’in önümüze koyduğu tablo bize bir şey söylüyor. Muhalefet, halen tüm sandıklara en az bir görevli yerleştirmeyi başaramıyor. “Islak imzalı tutanaklara hâkim olmak” ile “sandıklara sahip çıkmak” arasında büyük fark var. Her sandıkta en az bir görevlinin, oy kullanmayı başından sonuna takip ettiği, tutanakların hazırlanmasını denetlediği, YSK’ye veri girişini takip ettiği bir sistem olmadan seçimler asla güvenilir olamayacak. Kimi kamu görevlileri, ağalar, çeteler eliyle; kimi seçmene baskıyla; kimi hileyle sandıkları teslim almaya çalışanlar var.

İşte tam da bu anda, Süleyman Soylu’nun “Oy ve Ötesi”ni hedef alması dikkatinizi çekti mi? Gönüllülerin sandığa sokulmamaları çağrısında bulundu.

DAYAK, TEHDİT, OY ÇALMA

Neden mi?

Bugünlerde çıkan bir kitap sebebini anlatıyor. Seçil Türkkan’ın “Sandıkları Korumak” kitabı (İletişim Yayınları), gönüllü olarak sandıkları koruyan vatandaşların hikâyelerini kendi ağızlarından aktarıyor.

Mesela avukat Deniz Güneş, İstanbul’dan kalkıp gittiği Urfa’da, yaşadıklarını anlatıyor:

“Kartlarının üzerinde AK Parti gözlemcisi yazan üç kadın birlikte sandık perdesinin arkasına geçiyor. 20-30 kadar mühürlü ve işin ilginci sandık kurulu mührü de olan kullanılmış oy buluyorlar perdenin arkasında, AK Partili sandık görevlisi herkesin gözü önünde bu oyları sandığa atıyor. Camdan dışarı baktığımda, silahlı kişilerin okulun çevresini sardıklarını gördüm.”

Silah çekilenler, dayak yiyenler, salondan çıkarılanlar...

İnsan hikâyeleri, muhalefetin her sandığa sahip çıkamadığını açıkça gösteriyor. Bundan faydalanan iktidar ise eski düzenin sürmesini istiyor. Sandık güvenliğini sağlamakla yükümlü bakanlığın başındaki Süleyman Soylu’nun, “Sandığa sokmayın” çağrısının nedeni de işte bu. Sokulmasın ki toplu oy kullanılsın, sokulmasın ki hileli sayım olsun, sokulmasın ki tehditle sandığa oy girsin! İşin ilginci, bugünün AKP vekili Mehmet Ali Çelebi, önceki seçimde muhalefetin sandık güvenliğini sağlıyordu, yukarıda anlatılanları o dönem bizzat kendisi anlatıyordu.

Demokrasiyi, akşam evde seçim sonuçlarını izleyenler değil, onun için mücadele edenler kazanacak."