Yunanistan, 5 Temmuz Pazar günü bir Referandum oylamasına gitti. Başta Alman ve Fransız sermaye gruplarının, Avrupa Birliği AB bünyesinde organize olmuş
sermaye gruplarının tüm baskı ve şantajlarına rağmen, Yunanistan halklarının dik duruşu karşısında hezimete uğradılar.
5 Temmuz 2015 Pazar günü referandum sonuçları, % 61 gibi ezici çoğunlukla, Emperyalist dayatmaya hayır denmiştir. Bu çoğunluk, sermaye çevreleri ve onların Yunanistan siyasal sahnesinde yer alan tüm figürlerinin, Yunanistan halklarına, yaptıkları, 'ahlaksız teklif' insanların iradeleri satın alma gibi gayri meşru girişimlerine rağmen başarılı bir sonuçtur. Yunanistan halklarının bu öz verili davranışı, sermaye çevrelerinin dayatmaları karşısında dik duruşu, yer kürede yaşayan tüm ezilenlerin ortak sesi ve davranışı olarak algılanmalıdır.
Batı Avrupa sermayesinin Yunanistan halklarına, zoraki dayatmalarıyla, kemer sıkma ekonomik ve politik önetmeleriyle, şantaj yaparak boyun eğdirme girişimleri sonuçsuz kalmıştır.
Ben bu sonuçların sürpriz olmadığını bilmekteyim, 2 Temmuz günü yazdığım, Atina notlarım başlığı altındaki yazımda konuya ilişkin düşüncelerimi okuyucularımla paylaşmıştım. Konuya ilişkin yazımda; ''Atina sokaklarını arşınladığınızda, karşınıza çıkan sonuç; Avrupa Birliği'ne de, özellikle Alman ve Fransız sermaye gruplarına teslim olmamak, genel kanaat olarak karşımıza çıkmaktadır. Alman Şansölye Angele Merke'le karşı, Atina sokaklarında muazzam bir öfke oluşmuş durumundadır.
Yunanistan halkları, solcu Alexis Çipras hükümeti, Avrupa Birliği ile yola devam ve Euro bölgesinde kalmada kararlıdırlar. Ama bütün bunlar yeni bir 'kemer sıkma' politikası olarak toplumsal yaşama yansıyacaksa, asla kabul etmeyeceklerini, yüksek sesle dile getirmektedir. Yunanistan halkları SYRİZA Çipras hükümeti ile birlikte hareket etmektedir. Atina sokaklarını arşınladığınızda her an, konuya ilişkin tartışmalarla karşılaşmanız mümkündür. Bu nedenle, 5 Temmuz Pazar günü Referandum sonuçlarında sürpriz beklemek ham hayalcilik olur. Çıkacak sonuç alenidir. Avrupa Birliği'nin dayatmalarına hayır sonucu çıkacaktır.''
Solcu SYRİZA ve Alexis Çipras hükümetinin, AB'nin dayatmaları karşısında dik duruşu ve sırtını Yunanistan halklarına yaslaması,sermaye gruplarının bütün girişimlerini alt-üst ederek boşa çıkarmıştır.
5 Temmuz 2015 Pazar günü sandık başlarına giden Yunanistan halkları ve bireyleri, Sermaye'nin şantajlarına, kemer sıkma önermelerine, açlığa ve sefalete razı oma önermelerine hayır Oy'u, vererek dik duruşunu sergilemiştir.
''Bugün Yunanistan tarihinde yeni bir sayfa açmış bulunuyoruz. Bugün demokrasinin şantajlara boyun eğmeyeceğini kanıtladık.'' ''Yunan halkı çok cesur bir tercih yaptı. Halk bir çözüm bulmamızı istiyor ve ben de bu iradeye vakit kaybetmeden hizmet edeceğim.'' Yunanistan başbakanı, SYRİZA lideri Alexis
Çipras'ın bu açıklamaları önemlidir. Açıklama halkların iradesinin, sermaye karşısında kazandığı önemi vurgulamaktadır. Yine, Yunanistan SYRİZA hükümetinin maliye bakanı, Alexis Çipras elini güçlendirmek için, 'makam heveslisi' olmadığını kanıtlamak için görevinden istifa etti. Maliye bakanı Varufrkis yaptığı yazılı açıklamada; ''Kreditörlerin kendisine nefretini 'gururla' taşıyacağını söyleyen Varufakis, «Biz solcular, makamın getirdiği ayrıcalıklar olmadan hep birlik içinde hareket etmeyi biliriz. Bundan sonra da Çipras'ı, yeni maliye bakanını ve hükümetimizi tam anlamıyla desteklemeye devam edeceğim» dedi.
Bu davranış önemsenmelidir. Bu davranış, istifa etmek gibi erdemlilik, makamlarına yapışan ve kendi görev alanlarındaki bütün olumsuzluklara rağmen, 'istifa etmek' gibi bir davranışta bulunmayan, başta ülkemizin bakanları ve hükümet yöneticilerine atıf olunur.
Batı Avrupa, IMF Uluslar arası Para Fonu, Dünya Bankası gibi Emperyalistlerin denetimindeki sermaye gruplarının, 2008 yılı sonlarında itibaren Mortgege, 'küresel ekonomi krizi' ile başlayan süreçte, Yunanistan ve benzeri konumdaki, ülkelerin halklarına dayattıkları, açlık, sefalet ve kemer sıkma politikaları, 'artık bıçak kemiğe dayandı' cinstendir.
Başta Avrupa halkları olmak üzere, yer kürede yaşayan emekçiler, toprağın işlenmesinde önemli rol sahibi olan köylüler ve çiftçiler, küçük esnaf, içinde bulundukları yaşam koşullarının dayanılmaz ve çekilmez olduğuna karar vererek, emperyalist sermayenin dayatmalarına boyun eğmeme karlılığında olduklarını kanıtlamaktadırlar. Bunun en somut örneği, Yunanistan halklarının, Portekiz halklarının, İspanya halklarının ve Macaristan halklarının direnişçi ve teslim olmama tavrıdır.
Sermayenin egemenliğine, dayatmalarına karşı dik duruş gösteren tüm halklara bin selam olsun!
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,
Didim, 6 Temmuz 2015