Uzun zamandan beri –tam olarak ne kadar olduğunu bilmiyorum- buraya haftada bir yazı yazdım. Yazıların Almanya ve az oranda da olsa Avrupa ile ilgili olmasına dikkat ettim. Türkiye ve genel konularla ilgili yazan çok sayıda kişi bulunuyordu ve zorunlu olmadıkça aynı konulara girmemek gerekiyordu.
Ağustos ayı sonuna kadar yazılara ara vereceğim. Bazen yazabilirim ama genelde ara vereceğim. Arnavutluk ile ilgili bir kitap hazırlıyorum, gerekenlerin çoğunu okudum, kitabın planını da çıkardım ama kapsamı tam belirleyemedim. Kosova tarihi bir yandan eski Yugoslavya’nın çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken bir yandan da bu tarih Arnavutluk ile ilgilidir. Arnavutluk’un ardından Yugoslavya’yı yazmayı planladığım için Kosova konusunda ayrıntıya girmek istemiyorum ama şu veya bu oranda yer vermek zorunlu görünüyor.
Dünyanın en karışık bölgesi neresidir diye sorulsa, Balkanlar cevabının verilmesi gerekir. Ortadoğu bu bölgenin yanında daha az karışıktır. Balkan ülkelerinin büyük bölümünün Avrupa Birliği ve/veya NATO üyesi olması bu karışıklığı ortadan kaldırmadı, sadece gizledi. Reel sosyalizm döneminde de karışıklık yoktu, çözülen bir şey de yoktu, sorunlar geriye itilmişti, o kadar.
Şimdi de benzer durum yaşanıyor.
Kosova, ülkede yaşayan Sırp azınlık nedeniyle iç çatışma potansiyeline sahiptir.
Konu ister istemez Arnavutluk ile de ilgilidir. Arnavutluk ve Kosova yan yana bulunan iki Arnavut devletidir.
Bir yandan Arnavutluk tarihini esas olarak 1912-1992 arasında incelemek isterken, diğer yandan da ülkenin ulusal kahramanı Skanderbeg’den söz etmek gerekiyor ama ayrıntıya girmeden. Bağımsızlıktan (1912) sosyalizmden kapitalizme geçişe kadarki tarih diyebilirsiniz.
Önümüzdeki üç ayda bitirmeyi planlıyorum ve bunun için de daha fazla yoğunlaşmam gerekiyor.
Yazılara ara vermem bu nedenledir.
Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.