Seçim sürecinde cumhuriyetçi, özgürlükçü ve toplumcu kesimlerin atağa geçtiğini, S. Demirtaş’ın eli arkadan bağlı olduğu halde omuz darbeleriyle RTE’yi nasıl sendelettiğini, M. İnce’nin ise kitlenin ortalama bilincinin biraz daha ilerisinde söylemleri ve RTE’yi hiçleyen, ciddiye almayan bir tavrıyla ‘cesur Yürek’ unvanını kapan ve dipten gelen dalganın gücüyle diktatörü sersemlettiğini, Türk-İslam Sentezi denen devlet aklının dışına çıkma belirtileri gösteren M. Akşener’in AKP ve MHP tabanında yarattığı anaforla rakibini terlettiğini ve de Karamollaoğlu’nun ‘sol’ çıkışlarla aynı kulvardaki kitleler içinde yarıklar oluşturduğunu gördük ve izledik. Tamam! Her şey hoş ve güzel! Ne varki bazı sorular cevaplanmamış bekliyor.
Soru 1-) RTE ve ekibi yarın ne yapacak?
Cevap1-) RTE daha önce de yazdığım gibi, oylama sürecinde gözdağı vererek, hilelerin en muhteşemini, devlet desteğinin şahanesini ve özellikle Kürt bölgelerinde görülmemiş baskı, şiddet ve terörü devreye sokarak sayısal üstünlük sağlamaya çalışacaktır. Bunu başarırsa sorun yok! Başaramazsa, seçim sonucunda elindeki medya aracılığıyla birinciliğini ilan ederek balkon konuşmasına geçecektir. At’lı Üsküdar sendromu!
Soru 2-) Muhalefet buna karşı ne yapacak?
Cevap 2-) Muhalefetin bu konuda daha önce yazdığım gibi yukardaki hamleyi boşa çıkartacak bir planı var gibi gözüküyor. Muharrem ince ve Akşener ile birlikte RTE’nin tüm girişimlerini yasadışı ilan etmek ve kendilerini yasal seçilmiş olarak ilan etmek. Ne varki muhalefet bu konuda zayıf kartlara sahip. Birincisi, ayrı ayrı seçime girdikleri için aldıkları oy her halükarda RTE’den az olacaktır. Bunun için yapılması gereken: bugün itibariyle en güçlü aday üzerinde anlaşarak diğerlerinin adaylıktan çekilmesi en ciddi hamledir(bunu yapacaklarını pek sanmıyorum). Muhalefetin en zayıf tarafı burası! Bu seçim sıradan bir seçim ve kendini ispat etme yarışı değil! Ölüm kalım savaşıdır. RTE kendini başkan ilan ettiğinde karşısında örneğin %30, %20 ve %10’luk bir blok olacaktır. İkincisi, muhalefet heterojen bir yapıya sahipken iktidar AKP-MHP den oluşan anti şeriatçı, kafatasçı ve faşist bir homojenliğe sahip. Üçüncüsü, RTE, tüm devlet gücünü oburca ve hayâsızca kullanırken muhalefetin ciddi parasal, askeri vb. güçleri bulunmamakta.
Soru 3-) Seçim sırasında yaygın ve merkezi bir saldırı ve kanlı gösteri olabilir mi?
Cevap 3-) Emekçilerin ve ezilenlerin sınıfsal bir muhalefeti(başkaldırısı )olmadığı için bir iç savaş olmayacaktır(Kürdistan’da bölgesel olaylar olabilir). Yine daha öncede yazdığım gibi yarın ki seçim önceden kuralları konmuş bir maç gibidir. Kuralı koyanlar ABD ve Müttefikleri. Kural ise NATO konsepti ilkeleridir: NATO’ya bağlı ülkelerde göstermelikte olsa A- Seçim olacak(hileye karışmayız), B- Parlamento olacak, C- Partiler olacak. Mevcut Tek kişilik yönetim anlayışı da bu kurala uygundur. Uygun olmayan muhalefete karşı kitlesel terör yapılamayacak olmasıdır. Mısır NATO ülkesi olmadığı halde burada kitlesel olaylar komünistleri güçlendirebileceği kaygısıyla ABD tarafından Mursi’nin sağ kolu Sisi tarafından alaşağı edildiğini hatırlayın.
Soru 4-) RTE, iktidarı bırakmayacak ve elindeki silahlı güçleriyle iktidarını devam ettirecek mi?
Cevap 4-) Eğer RTE son tahlilde bu gücünü kullanacak ve seçim sonucunu her halükarda kendi lehine çevirecekse bugüne kadar yapılanlar nedir? Erken seçim yapmak! Seçimlerde her türlü hileye başvurup rezil olmak! İnsanları ikna için kırk dereden su getirmek. Sonucu değiştirmek için milyarlarca para dağıtmak vb. Tüm bunlara ne gerek var ki? Nasıl olsa sonuçta elindeki gücünle, zorbalıkla, terörle seçim sonucunu değiştirirsin olur biter. Demek ki başka engeller var! Demek ki kural koyanlar maçtaki faullere göre kırmızı kart gösterebiliyorlarmış! Demek ki sahadan atılmak ta varmış! İşte bunun için gördüğümüz ve izlediğimiz zahmetlere giriyor bizim diktatör. O Hitler kadar özgür bir diktatör değil!
Türk-İslam Sentezinin ortadan kalktığı, demokratik bir Cumhuriyetin kurulması için emekçilerin öncülük ettiği sosyal yeni bir geleceğe merhaba!