Yandaş Medyanın Der Spiegel dergisine özür borcu vardır



Dünyaca ünlü Der Spiegel  dergisinin yeni sayısında 10 sayfalık özel ekle türkçe çıkacağının duyulması yandaş medyayı çok rahatsız etmiş. Sadece yandaş Medyayı değil, AKP yandaşı  ve destekçisi olan çevreleri de fazla üzmüş. Yazılanlara bakıldığında hemen anlaşılmaktadır. Gezi Parkı direnişine yönelik özel bir Türkçe ekle yayınlanacak Spiegel dergisinin  içeriğinin detayları dahi bilinmeden gösterilen erken tepkiler, Başbakan’ın „olayların ardında dış mihraklar vardır“  meşhur tezine benzemektedir.


Başta Sabah gazetesi olmak üzere yandaş medyanın sesi ve borazanı bazı yayınlar, Spiegel dergisinin   neden Mölln, Solingen ve NSU cinayetlerinde aynı duyarlılığı göstermediğini bir Yargıç edasıyla sorgulamaya kalkıştılar. Sanki kendi gazeteleri o koşullarda Alman istihbaratı ve polisinin verdikleri manupülasyon amaçlı bilgi kırıntılarının dışında hareket etmişler gibi. NSU cinayetleri esnasında kendi vatandaşları katledilirken „mafya hesaplaşması“ vb. istihbarat safsatalarını kötü bir çeviriyle okurlarına sunan aynı gazeteler değil miydi?


Yavuz hırsız rolüne kimse inanmayacaktır. Gezi Parkı direnişi boyunca basın adına sergiledikleri utanmaz otosansür anlayışına neden ihtiyaç duydukları konusunda  (bir nevi üç maymunları oynamak da diyebiliriz) cevap verecekleri yerde, tersi bir duyarlılığı Avrupa Medyasından bir yayın organı yapınca rahatsız olanların maskesi düşmüştür.


Der Spiegel
dergisini duyarlılığından dolayı kutlamak varken,  köstek olmak olsa olsa yandaş Türk medyasına yakışır.


Güneş balçıkla sıvanmaz.


Gezi Parkı direnişi boyunca  tekelci basının  yazmadıkları gerçekler  sosyal ve muhalif basının sorumlu davranışı sonucu dünya kamuoyunda yankısını en geniş şekilde duyurmuştur. Bu direnişe  gölge düşüremeyenler,  konuya hassas davrananları suçlama girişimlerine başvurmaktan geri durmamaktadırlar.


Başbakan Erdoğan düne kadar Türkiye’deki Gezi Parkı direnişini kötülemek için  sarfetmediği söz kalmamıştı. Direnişin ülke içi ve dışında etkisini kıramadığı gibi hergün  yeni iddialarda bulunarak  „ Bunların amacı çözüm sürecini sabota etmek“ , „Olayların arkasında faiz lobisi vardır“ suçlamalarında bulunarak iş çevrelerinden „demokrat ve liberal“ eğilimli bazı sermaye gruplarını açıktan hedef tahtası yaparak tehdit emişti.


Son iki gün ise, Brezilya’daki olayları örnek gösterip  yeni kehanetlerde bulunarak „Aynı güçler olayların ardında, Türkiye’de yapamadıklarını Brezilya’da yapmak istiyorlar“ diyerek daha geniş bir daire çizen Başbakan, kendisini bir dünya lideri pozisyonunda görmeye çalışmaktadır.


Sonuç olarak kendisini eleştiren tüm kesimlere karşı aşırı tahamülsüz olduğu her kesimce kabul gören Başbakan, Gezi Parkı direnişçileri dışında son olarak hedef tahtasına AB’yi, Almanya’yı, AP sosyalist grup başkanını,  BBC, CNN İnternational ve Reuters ajansını alarak perspektifini epey genişletmiş.


Başbakanın adeta ayaklı dosyası gibi davranarak en küçük bir davranışını dahi uzun uzadıya haber yapan yandaş medyanın Gezi Parkı direnişine duyarlılık göstererek 10 sayfa yer veren Der Spiegel dergisine eleştiri yerine, bir özür borcu olmalıdır.