YALANLAR, DOLANLAR, OLANLAR VE GERÇEKLER





           Özgür, onurlu, eşit ve birlikte yaşamaktan bahsetmeyen kalmadı. İki milliyetçi parti dışında tabii. Gerçekten de öylesine özgür bir ruh yakalandı mı? Hükümetin “demokratikleşme paketi” buna uygun olacak mı? Bu paketin daha çok bir fikir çalışması olduğu, kamuoyundan gelen tepkilere göre şekilleneceği açıklandı. Kürdistan ve Türkiye, Türk ve Kürt gerçeklerine uygun bir demokratik ruh bu topraklarda yeşerdi mi? Tüm bunların verilerini siyasi parti liderlerinin söylemlerine göre test edemeyiz. Siyasetçilerin bu topraklarda içtiği su ile halk(lar)ın içtiğinin aynı olduğunu düşünmüyorum. Yeniden seçilme ve iktidar olma hırsı içinde bulunanlarla yönetilenlerin aynı güç ve ruh yapısı içinde olduğunu düşünmek doğru olmaz.

Bu topraklarda gerçekten de hiçbir güç kimlikleri, dilleri, kültürleri inkâr etmeyecek mi; buna inanmalı mıyız? Ya dinler ve mezhepler bu topraklarda eşit ve özgür yaşayacaklar mı? Çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli, çok mezhepli bir Türkiye’ye doğru yürüyen bir tarihi süreçten mi geçiyoruz? Buna tamamıyla inanmak olanaklı mı? Başbakanın, hükümetin ve bazı aydınların deyimiyle tarihi günlerden mi geçiyoruz? Bu dönemin jenerasyonu bu tarihi günleri çocuklarına, torunlarına övünçle mi anlatacak? Kendi adıma rahatlıkla evet diyemiyorum, nedense kuşkulu bir yaratılışım var, hep sorguluyorum?


            Ancak 100 yıl önce başlayan ulus-devlet politikasının iflas ettiğini CHP ve MHP gibi siyasi partilere rağmen söyleyebilirim. AKP’de bu iki siyasi partiden farklı oluşum özünde ulus-devlet politikasıyla çelişmemesine karşın nasıl bulunmaktadır? AKP’nin bin yıllık bir iddiası var: 2023’te 1.Cumhuriyet’i farklı bir 2. Cumhuriyet’e dönüştürmek. Bu 2. Cumhuriyet tam demokrasiye mi tekabül edecek? Bu konularda çok ta olumlu şeyler düşünmüyorum. Fakat 3023’leri 2071-3071’leri düşlediğini söyleyebilirim. Tabi bu gelecekleri ulus devlet içinde düşünmüş olmalıdırlar.  

Bu topraklarda yeni bir dönem olacak mıdır? Bu yeni dönemde devlet, ulus-devlet olmaktan çıkıp çok kültürlü ve çok uluslu olmayı başaracak mıdır? Bu olanaklı mıdır? Bu devlet sadece Türklerin değil başta Kürtlerin, Arapların, Lazların, Çerkezlerin, Süryanilerin, Ermenilerin ve diğer tüm etnik grupların devleti olacak mıdır? Yeni dönemde kimsenin kökeni imha ve inkâr edilmeyecek, asimilasyona tamamen ortadan kalkacak mıdır?

Ve çok önemli ama söylenmeyen (dillendirilmeyen) bir gerçek daha var: Asimile edilmiş ve rüyalarını artık Türkçe gören bizler gibi Kürtlerin yeni korkuları var: Yoksa artık rüyalarımızı Türkçe olarak göremeyecek miyiz? Tam insan haklarından, gerçeklerden, tam insan olmaktan bahsediyorum, klişe sözlerden, sloganlardan değil!

Bu yeni(?!) dönemde  ırkçılık kokan and ve sloganların modasının kalkacağına inanıyorum. Bu yeni dönemde en azından böylesi bir durum şekillenecektir. Yeni dönemde ana dilde eğitim bir şekilde şekilsel de olsa serbest olacaktır. Seçmeli ders olarak verilen ve çözüm olmayan duruma benzer şekilde Kürtçe (özel) okullar açılacaktır. Değiştirilmiş köy ve yerlerin isimleri geri verilecektir. Ve tüm bunlar yapılırken yöneten ve yönetilenin sosyal ve ekonomik dengesi aynı kalacaktır. “Kurnaz Adam” yine bizi yönetecektir. O her zaman bir kılığa girmeye devam edecektir. Zaman zaman demokrat, İslam, Kürt, Türk, milliyetçi, sosyalist, sağcı, solcu olarak bizi yönetmeye devam edecektir. Avukatsız, kimsesiz, yoksul, çarıksız, baldırı çıplaklar hep yönetilen olacaktır. Bu oligarşik düzen bu gidişle asla yıkılmayacaktır.