Sevgili okuyucular,
Vicdanlarımızı da karartmayalım! Geçtiğimiz günlerde 3 Kürt aktivist kadın Fransa’nın başkenti Paris’te vahşi bir cinayete kurban edilmiştir.
Vicdan sahibi herkes bu Komünar kadınlara karşı duygularını bir şekilde ifade ederek, saygı çerçevesinde gerekli hassasiyeti göstermişlerdir.
Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün bu konuda hassasiyet gösteren ve duygularını dile getiren bir canımızdır. Hüseyin Aygün, Dersimli Kürt aktivist Sakine Cansız’ın ailesine taziye ziyaretinde ‘bulunduğu’ ve başsağlığı dilediği için CHP’de ‘ulusalcı’ damarın tepkisini çekmiştir. CHP içerisinde yeniden Hüseyin Aygün, ‘depremi’ yaşanması tesadüfü değildir.
CHP içinde insani duygularla, karşıtları dahi olsa empati yapmak, ‘ulusalcılara’ zor gelmektedir. Çünkü son 30 yıllık süreçte Kürtlere karşı yapılan katliamlar karşısında sadece, ‘üzgün olduklarını ifade eden ve mevcut Kürt coğrafyasında süren kirli savaşın devamlılığından medet umanların, empati yapmalarını anlamak zor olacaktır.
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çin Halk Cumhuriyeti gezisi esnasında basın mensuplarının soruları üzerine bir açıklama yapmıştır. Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Sakine Cansız’ın ailesine taziye ziyareti dolayısı ile bir açıklamada bulunmuştur. K. Kılıçdaroğlu, ‘’partimizde disiplin ve kurallar bellidir’’ diyerekten ince bir, ‘tehdit’ mesajı göndermiştir. İşin ilginç yanı, bu mesajları Çin ‘Komünist’ Partisini ziyaretin de yapmak durumunda kalmıştır. Bilinmez beklide ulusalcılar Çinlilere neden, ‘Komünist Partisi’ ile yönetiliyorsunuz, diyebilirler.
Türkiye Cumhuriyetinin geleneksel politik argümanında yer alan, 3 K Komünizm, Kürt, Kızılbaş düşmanlığı, ulusalcılardan kalma bir mirastır.
Kürt sorununun çözüme yönelik tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde empati yapmayı, katledilen 3 Kürt Kadın aktivist için, başsağlığı dilemeyi unutan, Kemal Kılıçtaroğlu, CHP’deki ‘disiplin ve kuralları’ hatırlatması manidardır.
Bu 3 Kürt aktivist kadın için, Avrupalı, Sosyalistler, Sosyal Demokratlar, Yeşiller, Komünist Partiler ve örgütlerin açıklamaları, kanaatimce CHP içindeki ‘ulusalcı’ damarı kızdırmışlardır. Bu kurumlar içinde Sosyalist Enternasyonal üyeleri de bulunmaktadır. Beklide bu konuda, Sosyalist Enternasyonale, ‘uyarı’ yazısı gönderirler.
Umarım , ‘ulusalcılar’ CHP’nin ‘disiplin kurallarını’ yukarda adı geçen kurumlara karşıda bir, ‘silah’ olarak kullanmazlar.
Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümüne dâhil hükümete, ‘kredi açtığını’ beyan etmişti. Kürtlerle empati kurmayı beceremeyen bir Parti, ne için ve neden ‘kredi’ açtı.
Yoksa Kürt sorunun çözümüne yönelik olarak hükmet e, ‘kredi’ açarken CHP’nin İş bankasındaki malvarlığından mı, ‘kredi’ açtı?
Olur ya, devletin, AKP hükümetinin paraya ihtiyacı vardır. Mesela savaşın ‘devamlılığı’ için veya birilerini satın almak için ve benzeri.
CHP Kürt sorununda sürekli olarak sınıfta kalmak gibi bir çabanın neden içinde dir? Sorusunu sormak beni üzmektedir.
Hüseyin Aygün bugüne kadar olduğu gibi bu davranışı da takdire şayandır. CHP’nin ‘ulusalcı’ damarı kabarsa da, ülkemizin buna ihtiyacı vardır.
Vicdanlarımızı karartmamak için, empati yapmayı gerekli görmekteyim.
15.01.13