Düşündüğü gibi yaşayan, Komünist olduğunu hiç bir zaman gizlemeyen, sol yumruğu her daim yukarılarda olan sanatın, kültürün ve edebiyatın kızıl direnişci kalemi Vedat Türkali için Teşvikiye Camii'nde cenaze töreni düzenlendi!!!...
Vedat Türkali’nin cenazesi meteryalist kültür ile değil, İslam kültürü ile son yolculuğuna uğurlandı. Teşvikiye Camisinde namazı kılınarak kaldırıldı. Kendini düşünce olarak Komünist-Meteryalist-Ateist görenler cami avlusunda islam kültürünün şartlarını yerine getirdi.
Camiden, Alkış ve sloganlar eşliğinde alınan Türkali'nin cenazesi cenaze aracına taşındı. Kitle, tarafından tabutun üzerine kırmızı flama atılırken, bir yandan da "Savaşa hayır, barış hemen şimdi" sloganı atıldı. Neden tabut kırmızı değil de islam gelenekli yeşil beze sarıldı? Bunun muhatabı kimdir? Kim karar verdi?
Meteryalist-komünist düşüncelerle hayatına yön veren, hiç bir dinin etkisinde kalmayarak dinsiz yaşadıklarını söyleyen ve dinin şartlarını yerine getirmeyenlere sormak istiyorum. Peki bir komünist öldüğünde onun düşüncelerine yakışır bir cenaze töreni neden yapılmıyor?
Vedat Türkali'nin Cenazesi neden camiden kaldırıldı, bunda bir tuhaflık yok mu?
Meteryalist kültür ile yaşayan ve komünist olduğunu söyleyen , Dinin kötülüklerinden bahseden ,Allaha inanmayan bir komünistin cenazesi camiye neden getiriliyor? Ne görevi olabilir? İmamın vaazlarını ne adına dinletilir? Cennet-Cehennem kavramıyla ne ilişkisi olabilir? Dini olmayan bir insanın dinci söylemlerde buluşması, dini vecibeleri yerine getirmesi sosyolojik bir travma değil de nedir? Halkı kandırmak değil mi? Bir kere dini olmayan bir ateistin, ya da Meteryalist olduğunu söyleyen bir komünistin cenazesi camiden kaldırılıyorsa burada bir patolojik bir vaka yok mudur? Bayramlarda bile camiye gitmeyen, namaz kılmasını bilmeyen, islamın hiç bir şartını yerine getirmeyen ama ölünce camide namazının kılınması , El fatiha demesi, elini dini vecibelerle kaldırması iki yüzlü bir tavır sergiliyorsa, devrimciler bunu sorgulamalıdır. Mezar taşına Ruhuna Fatiha yazdırması nerden bakarsanız bakın tutarsızlıktır.
Kendine Komünistim diyen bir insan; Ölmeden önce vasiyetini söylemelidir. Söylemeyen kişinin kendisi islami gelenekleri kabul etmiş oluyor. Diyelim ki kendisi vasiyetini yazmadı söylemedi ama oğlu ya da kızı komünist olduklarını söylüyorsa, o zaman iş onlara düşüyor. Yani bir komünistin ya da Ateistin düşüncesine yakışır bir tören düzenlemelidir. Bunun örnekleri var. Ateist olan Aziz Nesin, komünist olan Mustafa Kayha'nın ölüm törenleri düşündükleri gibi yerine getirildi.
Komünist-Ateist dostları da mı düşünmez. Vedat Türkali'nin cenaze fotoğraflarına bakın, islam bayrağına sarılmış tabutu ve cami önünde dizilenler, hiç bilmedikleri hatta olmak istemedikleri dünyaya ait bir tören ayini katılmaları ne kadar etiktir? Niçin yapıyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz? Neden inanmadığınız bir yerde takkiye yapıyorsunuz?
Hem düşündüğü gibi yaşadı hemde öldüğünde bir Ateist gibi gömüldü. Aziz Nesin’in mezarının nerede olduğunu bilen var mı? Ateist olduktan sonra camiye gitmeyen Aziz Nesin düşündüğü gibi yaşadı, ölmesi gerektiği gibi öldü. Önce insan keni düşüncesine saygı göstermelidir. İnsan isterse inandığı gibi yaşar, öldüğünde ise istediği gibi gömülebilir. Avrupa'da ölen devrimciler vesayetlerinde bıraktıkları gibi törenler düzenlendi, kimi yakılmalarını yazdı, kimi alkışlar ve marşlar eşliğinde tören yapılmasını istedi.
Komünistlere ve Ateistlere örnek teşkil etmeyen Mihri Belli'nin ve Yaşar Kemal'in cenaze törenleri düşündükleriyle çelişkili tuaf bir görüntülerdi. Düşüncelerine uygun güzel bir gelenek bırakmadılar. Türkiye'de komünist-Sosyalist düşüncelerinden dolayı tanınan aydınlar ve sanatçılar yaşarken dahi her türlü hakarete uğruyorlar. Ölümlerine bile seviniyorlar. Cenazelerinin camiden kaldırılmasına karşı çıkıyorlar. Ateist ve komünistlerin camilerde işi olmaz diyerek tepki veriyorlar.
Düşünsenize bir komünistin Teşvikiye Camii'nde cenaze namazı için erken saatlerden itibaren aralarında Türkali'nin mücadele yoldaşları, okurları ve sevenleri cami avlusuna akın ediyor.
Camiye gelenler Türkali'nin yeşil bezli arapça yazılı tabutuna kırmızı karanfiller bırakıyorlar. CHE tişörtlü gençler dini bir simgenin önünde saygı duruşu yapıyorlar.
Vedat Türkali'nin torunu Ceren Casalini ise törene üzerinde "Düşmana inat bir gün daha" yazılı tişörtle katılıyor. Cami, Hoca, Dualar, Dini vecibeler, Ezan, Yeşil bez, arapça yazılar? Vedat Türkali'nin düşüncesi bütün bunların neresinde? İslam geleneğini sürdürmek ne adına niçin?
Bu ne yaman bir çelişki değil de nedir?
Cenazeye çok sayıda kurum, Sendika, siyasi parti başkanları ve taraftarlarının yanı sıra Gazeticiler katıldı. Bunlarda kendilerine Sol-Sosyalist ve Komünist diyenler. Düşünsenize Türkiye'nin çok önemli bir yazarının cenaze törenine Türkçü kurumlar, Milliyetçi ve sağcı partilerden hiç kimse yoktur. Bana göre bunlar düşüncelerinde daha tutarlılık göstermiştir. Çünkü bunlara göre bir komünistin cenaze törenine katılmak ihanet olarak görülmektedir. Peki ya bizimkiler !!! Neden inanmadıkları yerlerde görülüyorlar?
İslami usullere göre cenaze töreninide yapılsa, 40 yemeği de verilse dinci ve faşistlere göre yine komünistsin yine komünistsin.
Meteryalist-komünist anlayışı benimserken veya onu rehber edinmeye çalışırken dahi içinden geldiğimiz toplumsal kültürel yahut tinsel ve "dini" törelerin kalıplaşmış yöntemsel biçimlerini bir şeylere göre "evirmeye" çaba sarf etmek işin aslını göstermiyor mu?
Komünist olan birinin camiden kaldırılmasını ailesi mi? yoksa bırakmış olduğu bir vesayeti mi var.? Bunu muhatapları açıklamalıdır. Komuoyu bilgilendirilmelidir. Düşünceleriyle yaşayan bir devrimci öldükten sonra düşüncelerinin karşısında olan metafizikci bir anlayışın yerinde son yolculuğuna uğurlanması devrimci bir duruş ve görüntü değildir. Helallik istenmesi, cami ve hoca'nın dua vaazları hiç değildir. Ölen kişinin devrimci düşüncelerine ve devrimci duruşuna en büyük haksızlıktır ve de saygısızlıktır. Yaşarken meteryalist olan bir devrimcinin ölümünde islamcı gelenekleri yerine getirmek gerici bir tavır değil midir? Meteryalistler ve Ateistler; Ölüm töreni denilen olgunun kendisini sorgulamalıdır... Yüzleşme ve hesaplaşma devrimci bir erdemliliktir.
Devrimciler alternatif cenaze törenleri düzenlemelidir. Bunun mücadelesini yapmalıdır.
Vedat Türkali, düşündüğü gibi yaşadı ama uğurlanışı düşüncesi gibi olmadı...